Sabahın 5,5'unda işim varmış gibi uyandım. Bir süre uykuyla inatlaşıp tekrar dalmayı denedim ama yok, kaçıp gitmişti kendisi. Uğurlar olsun diyerek başucu lambasını yaktım ve yeni kitabımı elime aldım. Meksikalı yazar Valeria Luiselli'yi "Kayıp Çocuklar Arşivi" ile tanımış ve hayran olmuştum. Ona dayanarak iki başka kitabını, "Kalabalıkta Yüzler" ve "Dişlerimin Hikayesi"ni de okudum ama biraz hayal kırıklığı oldular, özellikle "Dişlerimin Hikayesi". Okumaya başladığım "Sahte Belgeler" ise yazarın ilk kitabı imiş aslında ama bizde yeni basılmış, kurgu dışı bir anlatı. Yazar ilginç başlıklar attığı denemelerini toplamış, epey içine aldı beni. Kitabın yarısından çoğunu bitirdiğimde saat 8'i bulmuştu. İlk sayfalardaki denemelerde bir mezarlıkta dolaşıp şair Joseph Brodsky'nin mezarını arıyor. Mezarlardan hareketle de şöyle bir çıkarıma varıyor: "Kimbilir belki de bir insanın gerçekten sadece iki daimi ikametgahı vardır: Çocukluk evi ve mezarı. İçinde yaşadığımız diğer tüm mekanlar o ilk evin soluk birer yansımasıdır sadece, nihayetinde bir mezara ya da kül saklama kabına (bir insan bedeninin sığabileceği sayısız mekanın en küçüğü) dönüşen alelade duvarlar silsilesi." Sabahın 5,5'unda mezarlıktan bahsederek açılış yapan bir kitabı okuduğum için kendime mi kızsam, devam mı etsem bilemedim ama sonunda "Amaan herkesin gideceği yer orası" işte diyerek okumaya devam ettim.
80. sayfada bıraktım kitabı ama uyku gelmiyordu, podcast dinlemeye karar verdim. Dün başlamıştım Deniz Yüce Başarır ile Oya Baydar'ın Annie Ernaux'nun "Seneler" kitabı üzerine söyleşisine, tanıtımını görmüştüm ama Lesliyancım da önerince dinlemek farz oldu. "Seneler" beni bir türlü içine alamayan bir kitap oldu, başladım, tökezledim, ilerleyemedim ve sonunda bıraktım. Artık vaktim kısıtlı, inatlaşmıyorum kitaplarla illa bitireceğim diye, hitap etmedi mi baybay canım. Zaten şöyle bir saptamada bulundu hem Deniz Yüce, hem Oya Baydar. "Seneler"in çok farklı bir yazım tarzı olduğunu ve klasik okuyuculara pek hitap etmeyeceğini söylediler. Ben klasik bir okuyucuymuşum demek ki 😊 Sonradan yazarın "Babamın Yeri" ve "Kızın Öyküsü" kitaplarını okumuş ve sevmiştim ama "Seneler"le uyuşamadık. Fakat iyi bir sohbetti, bu kitaptan hareketle Oya Baydar'ın son kitabına geçtiler ki daha yeni bitirmiştim onu da, Baydar Ernaux ile yaşıtmış ve kitabı ben de yazsam böyle yazardım dedi.
Podcast'te bitti ama uyku yine yok, "Şaaane" nidalarını ve kahkahaları duymazdan geleyim bari diyerek Nezaket Erden podcasti açtım, biraz da onu dinledim. Beğeniyorum oyuncuyu, her ne kadar "Dirmit" ile sükse yapsa da ben çevirdiği film ve dizilerde de çok başarılı buluyorum. "Dirmit" i pandemi zamanı sanal olarak izlemiştim. Yarabbim nelere başvurmuşuz yahu, bileti alıyorduk, oyuncu gelip sahnede canlı oynuyordu, biz de ekran başında izliyorduk. Demokrasilerde ve pandemilerde çareler tükenmez 😂
Yatmaktan sıkılınca daha sonra devam etmek için Nezaket Erden'den izin istedim ve kahvaltı hazırlamaya gittim. İki gündür midemle aram yok, sanki kendisi dörde, beşe katlanmış, içine de acı biber serpmişler gibi bir duyguyla geziyorum. Hafif bir kahvaltı yapıp bir bardak çay içtim ve evin içinde biraz işlendim. Kuruyan çamaşırları katlayıp kaldırdım, biraz giysileri didikledim ve bazılarını atılmak üzere ayırdım. Toz aldım. Bulaşık makinesini çalıştırıp kahve yaptım ve "Sahte Belgeler"i açtım yine, zaten 30 sayfa kadar kalmıştı, okuyup bitirdim. Şimdi ne okusam diye kitaplığı karıştırırken yiğenimden kalma bir çocuk kitabı buldum, daha doğrusu teenage denilen gruba hitap eden, benim onlardan ne farkım var dedim ve teneffüs niyetine iki kitap arası okumaya karar verdim.
Bu filmi izlemeyi epeydir istiyordum, yönetmeni Selman Nacar'ın "İki Şafak Arasında"sını izlemiş ve çok iyi bulmuştum. MUBİ'den yayında mesajı gelince oturdum başına. Uşak'ta geçen bir mahkeme filmi, Tülin Özen avukat rolünde. İlk film kadar sevmesem de izlenebilir diyeyim, kararı siz verin. Bu arada MUBİ yıllık retrospektifimi yayınlamış ve beni seyyah, modernist, duygusal ve ağır aksak olarak nitelemiş. İlk üçünü anladım da dördüncü niteleme için Erbakan'ın sesiyle: "Hadi ordan! Hadi ordan!" 😂
Hafta sonu geldi çattı, yılın bitmesine şurada 10 gün kadar bir şey kaldı, her yıl umutlarla, dileklerle karşılıyoruz da işte bizimkisi züğürt tesellisi, yıl yine kendi bildiğini yapıyor. Güzel bir hafta sonu diliyorum sevgili takipçilerim...
Siz "züğürt tesellisi" diyerek yeni yılı karşılamaya hazırlansanız da; Ben, uykusuz bir gecede bile ,leylaklarla bahar tadında işlenmiş bir sayfada dağarcığımı zenginleştirdim. Günler kısalıp geceler uzayınca; beden yorulsa bile bazen iç sesimizi dinlemek iyi oluyor.
YanıtlaSil"Sahte Belgeler" adlı kitap benim de aklımı çeldi. Zaman la ve gözlerimle anlaşma sağlarsam okumayı düşündüm.
Sağlıkla-mutlulukla-yaşam enerjisiyle...
Çok teşekkürler ve sevgiler...
SilBu filmi be çn de bu hafta izlerim diye düşünüyorum, sevgili öğrencim erdem de oynuyor hem :-)
YanıtlaSilNilay örnek’i her dinlediğimde kulaklarınızı çınlatıyorum bir de :-)
Erdem'i çok yetenekli buluyorum, fakat filmi çok sevemedim, ilk film çok daha iyiydi. Yalnız isminizi yazsaydınız keşke, bilemedim kim olduğunuzu, teşekkürler, sevgiler...
Sil