.

.
.

19 Aralık 2024 Perşembe

LEYLAK GÜNLÜKLERİ 15/ 19 ARALIK

 





Dün akşam kız kardeşle saat 10.30'da Koton Mağazası'nın önünde buluşmak için sözleşmiştik. Koton yani eski Gima, Ankaralıların Karamürsel'den sonraki ikinci buluşma yeriydi. Zemin katında Gima'nın yer aldığı, şimdilerde sıradan bir rezidansın yüksekliğine ancak ulaşabilen bina bir kuşak Ankara halkı için hala Gökdelen'dir. Arsasının ilk sahibi Uybadın Köşkü olan bina o güzelim köşkün satılıp yıkılmasından sonra inşa edilmiş, Ben çocuktum yapıldığında, Gökdelen'in uyandırdığı heyecandan ziyade terasındaki Set Kafeterya ilgi çekiyordu. Ankara'nın belki de ilk self servis restoranıydı. Çatısında ise gizemli "Club X" vardı, elit kesimin devam ettiği bir gece kulübüydü. Oraya gitmişliğim yok ama Set Kafeterya ve Gima uğrak yerlerimizdendi. Ayrıca hızla üst katlara çıkan asansörü de ilgimizi çekerdi. Gima'yı çok severdim, tek başına bir AVM gibiydi, her çeşit ihtiyaç maddesini bulmak kabildi. Akşamları, aydınlık, ışıl ışıl olurdu, bölümler arasındaki devasa aynalar da ışıltıyı arttırırdı. Hatta çocukluğumda babamla mağazada gezerken babam fark etmeden aynaya çarpmış, sonra da dönüp kendi kendinden özür dilemişti, yıllarca dillendirip gülmüştüm buna 😂 Bina Emekli Sandığı'na aitti ve resmi adı Emek İş Hanı idi ama halk arasında Gökdelen olarak bilinirdi. Sonra satıldı, bir süre atıl kaldı, Gima zaten piyasadan çekilmişti. Mağazalar kör gözler gibi boş kaldılar birkaç yıl. Nihayet son sahibi binayı tekrar canlandırdı ve Gima'nın yerine Koton açıldı. 

Sizlere gök delemeyen Gökdelen'imizi yeterince anlattıktan sonra henüz oraya ulaşamamışken kız kardeş arayıp Dost Kitabevi'nde olduğunu söyledi, Koton'a gerek kalmadan bir başka uğrak yerinde, Dost'ta buluştuk. Fazla oyalanmadık, niyetimiz Sıhhiye'ye uzanıp kuaför malzemesi satan dükkanların olduğu sokağa uğramaktı. Yok kuaför salonu açmak gibi bir arzumuz söz konusu değil, sadece en hesaplı fiyattan bulacağımız organik saç boyasını temin etmekti, nitekim piyasanın neredeyse yarı fiyatına aldık ve gri yüzlü binaların boy attığı sokaklardan geçerek İzmir Caddesi'ne geldik. İzmir Caddesi'ni severim, pek çok anım vardır. Yıkılan Balin Otel, kurlar boyunca gittiğim Alman Kültür Merkezi, kapısında rahmetli Örsan Öymen'e rastlayıp okulla ilgili derdimizi döktüğümüz Milliyet binası, kısıtlı öğrenci bütçemizle giysilerimizin çoğunu temin ettiğimiz Kocabeyoğlu Pasajı, jean pantolonların orijinallerine ulaşabildiğimiz Ertuğ Pasajı ki bizim için orası Amerikan Pasajı idi. Cadde biz görmeyeli çiçeklenmiş, sıklamenler, menekşeler renklendirmiş kaldırımları. Biraz nostalji yaptıktan sonra Moda Cafe'ye girip kahve içtik.


Kahve molası sonrası yürüyüşe devam ettik, İzmir Caddesi'nin diğer bölümüne geçtik. Buraya ne zaman gelsem gözüm şu binaya takılır ve hüzünlenirim:

Ağaçların arkasında görünen "Kuaför" yazan pencerenin olduğu daire bir zamanlar seyahat acentesi idi. Yüksek okul üçüncü sınıfta iken stajımı orada yapmıştım. Kendisi de orada çalışan çok sevdiğim bir okul arkadaşım önayak olmuştu, gencecik yaşta kaybettiğim ve hala yasını tuttuğum Lerzan. Üç ay boyunca her gün gidip gelmiştim. İnternetin olmadığı o yıllarda uçak biletleri oralardan alınır, turlar düzenlenirdi. Bir dünya turu bileti için bir hafta uğraştığını bilirim çalışanların. Memleketimizin o zamanlar yegane havayolu olan THY ile direkt telefon hattı vardı. Bir-iki hafta sonra benim şehirlerarası uçak bileti kesebileceğime karar verdiler, kaldırdım almacı, karşıma çıkan THY görevlisine bilgileri verdim. Bir süre sonra karşımdaki kadın "Konfirme" dedi. Daha önce böyle bir görüşme yapmadığım için afallayıp ne diyeceğimi şaşırdım, almacı kapatmayı bile akıl etmeden panikle: "Lerzaaan konfirme diyor bu, ne yapayım" demişim. Lerzan'ın kahkahasını zor zapt edip "Teşekkür et, kapat" deyişi hala aklımda. Huzurla uyuyordur dilerim güzeller güzeli arkadaşım. 

Birlikte yürüyüş dolmuş duraklarında sona erdi, kız kardeşe veda edip evin yolunu tuttum ve bilin bakalım gelirken ne aldım, sonunda:

Kokina alanlarınız çok olsun...

4 yorum:

  1. Sayenizde çocukluğumun Ankara'sında gezindim. :) Kokinalar çok güzel.

    YanıtlaSil
  2. Ay evet yahu! Gökdelen denirdi o binaya. :))
    Gima yaşıyor, İstanbul'da bir kaç semtte şubesi var, muhtemelen isim hakkını aldılar sadece, bildiğin düz market çünkü. :)
    Kokinalarını güle güle seyret, yeni yıla uğur getirsin. :)

    YanıtlaSil
  3. Kokinacı geldi haanımm. :) Sevgili Ekmekçikız'la "kokinaların kökeni" üzerine uzun uzun yazıştık! :D Ben dayanamayıp iki hafta önce almıştım, biraz saldılar kendilerini ama yine de çok can pek cananlar. Sizinkiler şa-ha-ne duruyor! :) Benden de bir "konfirme"! :) Ruhu şad olsun arkadaşınızın..

    YanıtlaSil
  4. Değişmeyen ne kaldı diyoruz. Keşke olumlu değişimler çoğunlukta olabilse.
    Kokinaları alırken dikkat gerekiyor. Kırmızı meyveleri iple bağlanmış olarak satılmayanlar zehirli olabiliyor.
    Sağlıkla-mutlulukla.

    YanıtlaSil