.

.
.

25 Aralık 2024 Çarşamba

LEYLAK GÜNLÜKLERİ 21 / 25 ARALIK

 





Saat olmuş 21.00, ben hâlâ günlük yazacağım. Bütün gece ayak ağrısı çektim. Ne buz, ne jel fayda etti, midem iyi değil bu aralar ağrı kesici de almak istemedim, uyudum uyandım ağrı çektim. Sabah Kocam Bey birtakım ilaçlar yazdırmak için aile hekimliğine gitti, ben de kahvaltı hazırladım. Sonra biraz "Aylaklar" kıraat ettim. Canım yemek yapmak istemedi, ev halkının yüzde 50'sini akşama menemen yemeye ikna ettikten sonra hazırlandım. Önceden belirlenmiş bir buluşmamız vardı Sevdacığım ve Frog Prensimiz ile. Lakin ayağım ağrıyordu, kendisini buzladım, jelledim ve mecburen bir ağrı kesici aldım, en rahat spor ayakkabımı da giyip çıktım yola. Kargoya bırakmam gereken bir iade vardı ama kargo bildiğim yerden taşınmıştı, pas geçtim gecikmemek için.

Buluşma mekanına en geç gelen ben oldum, ki gecikmeyi hiç sevmem, neyse ki oturmuş ve sohbete başlamışlardı, hemen dahil ettim şahsımı. Her derde derman Sevdacım ayak ağrıma iyi gelecek bantlar getirmişti, nasıl kullanacağımı da anlattıktan sonra kahve içtik, yetmedi tatlı yedik, yetmedi bol bol güldük ve adet olduğu üzere yeni yıl dilekleriyle vedalaştık.

Eve giderken şaşkınlıkla ayağımdaki ağrının hafiflediğini fark ettim, suçlu seyahatteyken ve dün giydiğim botta mı acaba diye düşündüm, aslında son derece rahat bir ayakkabı ama ne hikmetse ne zaman giysem ağrı artıyor. Hatta Hollanda'ya gitmeden önce yeni alsam rahat olmaz diye Antalya'dan kargo ile getirtmiştim, malum yaz geçirecektik ama evdeki hesap çarşıya uymadı, yazlık ayakkabı ile de oraya gidilmezdi. Sanırım ağrının olduğu kısmı mutlu etmeyen bir bölge var tabanında, geçici izne ayıracağım anlaşılan botu bir süreliğine.

Menemenli akşam yemeğinden sonra Sevda'nın bantlarıyla ayağımı deli bağlar gibi bağladım, elime "Aylaklar"ı almış okumaya başlamıştım ki gelen bir telefon sinirimi bozdu. Sitemden nefret ederim, sitem edenden de. Akşam akşam huzurumu kaçırdı arayan kişi. Şu aşağıdaki eski fotoğrafı da gelen telefonun üstüne "mış gibi" yaparak koyuyorum, zira evde kolonyadan başka alkol yok bu aralar 😀


Güzel geçen gününüze limon sıkan insanlar olmaması dileğiyle...


3 yorum:

  1. Ay yine zorlanıyorum bugün yorum bırakmakta blogspot’a.
    30 ocak yazmışım, yanlış olmuş. 30 aralık tabii kastım. Oğlak’ta yeniay var o gün, önceki gün noktayı koyarım. :)

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar.
    Geçmiş olsun efendim. Ayakkabıların kalıpları eski ayakkabı kalıpları değil. İmalatçılar hırsızlık yapabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Yani bir başka deyişle sinekten yağ çıkarmaya çalışıyorlar. Haliyle hırsızlık yapılarak çalınan malzemenin mekirini zavallı ayaklarımız çekiyor. (mekir=zarar)
    Maalesef hayat işte öyle tek düze değil. Tam huzura konsantre olmuşken, araya birileri girip, huzuru kaçırabiliyorlar. Bu hepimizin başına gelerek, yaşadığımız sıradan şeyler oldu artık.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  3. Benim teorim şu öğretmenim: ülkedeki gergin ortam herkesin sinirlerini bozdu. O yüzden de çoğu kişi bu stresle başa çıkamadığından ve asıl neden olan kişilere posta koyamadığından yakınındakilere patlıyor. Sitem ediyor, kırıyor, döküyor...Ben de muzdaribim bundan. Bu ara çevremdekiler için yumruklanacak un çuvalıyım gibi hissediyorum bazen!

    YanıtlaSil