Bloglar arasında bir tur yaparken şurada yukarıda gördüğünüz fotoğraflara rastladım. Blog sahibinin affına sığınarak bugünkü postuma ekliyorum. Gözüm gönlüm açıldı adeta. Leylağı ne kadar sevdiğimi söylememe gerek yok sanıyorum. Ne yazık ki bunca zamandır griliğine katlandığım Ankara tam renklenmeye başlamışken onu terkedeceğim. Leylak zamanını bekleyemeyeceğim, evimi çok özledim zira. Antalya iklimi ise leylak yetişmesine uygun değil, mevcut birkaç ağaç cılız çiçekler açıyor ilkbaharda ve ben koca şehirde bu ağaçların yerini tesbit edip leylak avına çıkıyorum. Sağolsun arkadaşlarım ellerine bir şekilde geçirdikleri leylakları görev aşkıyla bana taşıyorlar. Ve can-ı gönülden inanıyorum ki bundan önce bir kez daha dünyaya geldiysem ben kesin leylak ağacıydım. Şu vazodaki demeti elime geçirebilseydim eğer yüzümü çiçeklerin arasına gömer ve saatlerce o pozisyonda kalabilirdim. Çalıştığım okulda çok iyi niyetli, naif bir arkadaşım vardı. Leylak sevgimi bilir ve benim için birşeyler yapmak isterdi. Gelgelelim şehirde bu çiçeği bulmak mucize kabilinden birşey olduğu için kadıncağız bana sürekli leylak sabunu taşırdı. Evde onun bana getirdiği sabunlardan yüklüce bir stok oluşmuştu. Banyoya her giriş çıkışta leylak koklar gibi içime çekerdim sabunların kokusunu ama yetmezdi, illa çiçeklerin de yüzüme gözüme sürünmesi lazımdı ki leylak kokladığımı anlayabileyim.
Bugün Ankara'da baharın da ötesinde bir hava vardı adeta yaz başlangıcı. Kestaneciler tezgahlarının yarısını çağlaya ayırmışlar ki çağla baharın müjdecisidir kişisel kanaatime göre. Mart ayı girer girmez ben de çağla beklentisine girerdim çocukken ve çok geçmez babam elinde küçük bir kesekağıdı ile gelirdi eve; yılın ilk çağlaları. Babaların kızlarına turfanda çağla getirmesinden daha güzel bir sevgi gösterisi var mıdır? O çağlaların tuzlu tadından daha güzel bir lezzet var mıdır? Vardıııır; babaların turfanda caneriği getirmesi ve onun tuza batırılmış ekşi lezzeti, başa güreşir doğrusu.
Bugün Ankara'da baharın da ötesinde bir hava vardı adeta yaz başlangıcı. Kestaneciler tezgahlarının yarısını çağlaya ayırmışlar ki çağla baharın müjdecisidir kişisel kanaatime göre. Mart ayı girer girmez ben de çağla beklentisine girerdim çocukken ve çok geçmez babam elinde küçük bir kesekağıdı ile gelirdi eve; yılın ilk çağlaları. Babaların kızlarına turfanda çağla getirmesinden daha güzel bir sevgi gösterisi var mıdır? O çağlaların tuzlu tadından daha güzel bir lezzet var mıdır? Vardıııır; babaların turfanda caneriği getirmesi ve onun tuza batırılmış ekşi lezzeti, başa güreşir doğrusu.
Çağla, erik derken manav muhabbetine gireceğiz yakında. En iyisi bu konuyu burada keseyim ve en son okuduğum daha doğrusu yalayıp yuttuğum kitaptan sözedeyim: "Apartman Haikuları/Metin Üstündağ". Geçen gün kitap fuarından aldım ve o gün bitirdim. Harika bir kitap, müthiş bir yaratıcılık. "Haiku" aslında bir Japon şiir tarzı. Üçlü dizelerle yazılan ve (5-7-5) lik 17 heceden oluşan, birinci ve üçüncü dizenin kendi arasında kafiyeli olduğu bir şiir türü bu. Metin Üstündağ da apartman hayatını haikularla dile getirmiş. Okurken gülmekle ağlamak arasında şaşıp kalıyorsunuz. İşte bir örnek:
"e peki bütün evler
kare ya da dikdörtgense
niye diyoruz ki daire"
Bir tane daha:
"hayat gazozumuza ilaç atıyor
boş senetler imzalattırıyor
ömrümüzü iğfal ediyor"
Bu da sonuncusu, devamını kitabı alıp okuyun. Hiç pişman olmazsınız.
"anne, baba, çocuk ve
uzaktan kumandadan oluşuyor artık
çekirdek aile"
Haydi size kıyamadım, bir tane de bonus:
"her yan araba, her taraf bina
insanlar piknik yapmak için
bir maydanoz gölgesi arıyor"
"e peki bütün evler
kare ya da dikdörtgense
niye diyoruz ki daire"
Bir tane daha:
"hayat gazozumuza ilaç atıyor
boş senetler imzalattırıyor
ömrümüzü iğfal ediyor"
Bu da sonuncusu, devamını kitabı alıp okuyun. Hiç pişman olmazsınız.
"anne, baba, çocuk ve
uzaktan kumandadan oluşuyor artık
çekirdek aile"
Haydi size kıyamadım, bir tane de bonus:
"her yan araba, her taraf bina
insanlar piknik yapmak için
bir maydanoz gölgesi arıyor"
Ankara günleri bitiyor demek, vallaha bende sıkılmaya başlamıştım kasvetli havasından siz neler çektiniz soramıyorum :))
YanıtlaSilŞimdi bizlere Antalya'lardan narenciye kokulu yazılar yollarsınız değil mi?
Not: İzmir de çalabadem çıktııı bahar geldiii derken yanında da minik erikler gözükmeye başladııı...
önce sondan, dizeler süper...
YanıtlaSiltuzlu baden, buzlu badem, kabuklu badem, kavrulmuş badem. Hepsine bayılırım. Hatta sözün var, sizin şu badem ağaçları ürün vermeye başlasın bademlerim senden...
Demek gidiyorsun artık Antalya ^ya artık...
Ben de her oturduğum evin bahçesine leylak ağacı dikmiştim. Çocukluk evimin karşısındaki bahçe de bir leylak ağacı vardı şaşrsın leylak Dalıcım; sanırsın bir ulu ağaç.
Öptüm seni çook
içim açıldı resimlerle..
YanıtlaSilbağ bahçe leylaklar arasında büyüdüğümüzden, leylakların anılar arasındaki yeri çok naiftir bizlerde de.....
şimdi bahçemizde şu an filizleniyor, küçük ağacım.
yanında erguvanlarımda hali hazırda..
ben mutlaka bunları seninle paylaşacağım kısmet se......
dizelere pek gülümsedim ..
hem acı- hem gerçek işte..
sevgiyle nurşenciğim.
haikular çok güzelmiş,leylaklar ve yanındaki çikolatalar da öyle. :)))
YanıtlaSilben de arka bahçeye leylak ağacı dikmeyi istiyorum.madem bursa'da begonvil olmuyor ben de leylak ekeyim de gözüm gönlüm şenlensin.
Şimdi bana Antalya yazılarını okurken derin bir iç çekmek ve Ankara' da ki etkinlikleri öğrenmek için yeni bir yol bulmak kalıyor sanırım:(((
YanıtlaSilaaa bir de annemin Antalya' da karşı komşusunun Leylak ağacı var ama dediğin gibi cılız çiçekler veriyor. Onun dışında dilediğin tüm çiçekleri bulabileceğin bir yer biliyorum. İçine girince başka bir dünyada oluyorsun. Öyle şık bir çiçekçi değil, kocaman bir üretim serası. Görmek istersen haberim olsun, yaaa çok kıskandım seni beni de götüüüüüürrr...
YanıtlaSilSen bence de gerçekten bir Leylak Ağacı idin,mis gibi kokan,bol bol çiçek veren.
YanıtlaSilBize öyle güzel çiçekler armağan ediyorsun ki öyle düşünmemek elde değil.Öpüyorum.
O ne güzel resimler öyle.Leylakların mis kokusu buraya kadar geldi resimlerden çıkıpta. BAhar bahar dedik ama İstanbul'da buzzz gibi bir hava. Ama gelirken baktım da bütün ağaçlar çiçek açmış leylak renginde. Sana Antalya'da harika zamanlar diliyorum Leylakcığım. Tabii bize de aktaracağın harika yazılarının merakıyla bekliyor olacağım.
YanıtlaSilSevgilerle..
Resimlere bayıldım.Leylak en sevdiğim çiçektir.Bazı yörelerde Zarzalak derler. Bahar gibi güzel günler diliyorum.SEvgilerrrrr.....
YanıtlaSilAh demek leylakları koklayamadan döneceksin.Ankara'nın en sevdiğim tarafıdır leylakları ve nergisleri.Benim için de kokla diye ısmarlayacaktım. Ben de nerede bulursam parfümünü alıyorum. Kızım bulur getirir bazen.Öyle severim ki bitmesin derken bayatlatırım bazen:)))
YanıtlaSilGeçenlerde bir yerde daha bu kitaptan alıntılar okumuştum..açıklaman çok yararlı oldu ... haiku ne demek acep diye merak etmiştim...
YanıtlaSilleylakları çok severim
YanıtlaSilkokusu taaa buraya geldi canım
dizelere bayıldım
bilirsin devlet dairesi denilir
ben de çocukken
daire gibi bir yerde çalışıyorlar sanırdım :))))