Kumrumuz Yağmur arkasında ölü kardeşini ve toz zerresi boyutunda yüzlerce kuş bitini yadigar bırakarak uçup gitti, yolu açık olsun. Benim payıma ise kumru naaşını yok etmek, tüm balkonu ilaçlayıp kırklamak, kuşların ikameti sırasında giydiğim ne kadar giysi varsa hepsini yıkayıp paklamak ve artık bitsel mi sinirsel mi olduğunu anlamadığım nedenlerle bir süre kaşınmak düştü. Şimdi ortalık sütliman; kuş yok, bit yok, gübre yok, kaşıntı yok. Şu andaki sıkıntı 36 dereceyi bulan ve Nisan sonuna yakışmayan sıcaklık. Bir nevi kavruluyoruz, neyse ki evlerin içi henüz ısınmadı. Dışarı çıkmayarak idare ediyoruz.
Hafta sonu bahçeden, bu defa açmış olarak mevsimin son leylakları geldi, tarafımdan bolca koklanarak eskitildi :) Yanıbaşıma yerleştirip Isabel Allende'nin son kitabını okudum, iki sevdiğim bir arada hesabıyla.
Bu ara kendimi avareliğe vurdum; Survivor izleyip Candy Crush Saga oynuyorum. Tabletle oynadığım ve facebook bağlantısı kurmadığım için de ikide bir canlarım bitiyor ve mecburi molalar veriyorum. O vıjjk, patır, çatır sesleri, "sugar crush" nidaları pek hoşuma gidiyor, sitiresim yok oluyor :) Canların birikmesini beklerken de muhtelif filmler izliyorum. Son haftada üç film izledim, üçü de güzeldi ama sıralama yap derseniz "Gözetleme Kulesi" en başa yerleşir. Tüm ekip başarılydı ama kısacık rolüyle Laçin Ceylan'ın oyunculuğu en fazla akılda kalandı.
Nisan ayının son saatleri de bitmek üzereyken Mayıs güzellikler getirsin dileğiyle huzurdan ayrılıyorum. Sevgiyle kalın...