.

.
.

17 Mart 2010 Çarşamba

BOOOOOZAAAA!..

Bu akşam oğlum eve elinde Akman'dan alınma vişneli pasta ve bir şişe boza ile geldi. Mımm, ikisine de, hele bozaya bayılırım, üstelik Akman'dan alınmış olursa hiç dayanamam. Şişeyi elime tutuştururken "Soğuk yere koyacakmışsın" dedi ve akabinde ikimiz de gülmeye başladık. Zira sıcakta tutulmuş ve öncesinde de hayli çalkalanmış bir bozanın insanın başına neler açacağını komik bir deneyim yaşayarak öğrenmiştik.

Yıllar önce Antalya'da değil boza satan, içen hatta bilen bile yoktu, sıcak iklim nedeniyle bozanın tanınmadığını ve rağbet görmediğini düşünüyorum. Şimdiyse Akman etiketli olmasa bile pekçok pastanede ve markette boza bulmak mümkün, hatta sonbaharda ilk kez sokaktan "Bozaaa" diye bağırarak geçen bir satıcının sesini duyup şaşırmıştım. Her ne hal ise, benim yaşadığım deneyim Antalya'da bozanın bulunamadığı zamanlara ait. Öylesine boza hasreti çekmekteydim ki annem ve babam Ankara'dan her gelişte içi Akman'dan alınma boza ile dolu bir bidonu yanlarında getirirlerdi. Yine böyle bir kış günü 2,5 litrelik bir cola şişesinde benim boza geldi. Ben aileme kavuşmanın heyecanıyla bozayı oturduğumuz odada bırakmışım, oda sıcak tabii ki. Sohbet, muhabbet, yemek derken sonunda bulaşıkları toparlayıp mutfağa gittim, giderken boza şişesini de yanıma aldım. Bulaşıkları yıkayacağım ama aklım bozada. "Yahu, bir bardak içeyim, sonra yıkarım bulaşıkları" dedim. Dedim demesine de o şişenin 8 saatlik otobüs yolculuğunda salsa dansçısı gibi çalkalandığını, 1-2 saat kadar da sıcak odada rehavetle yayıldığını düşünemedim elbette. Elimi kapağa atıp şöyle bir çevirmemle birlikte kapak mermi gibi fırlayıp tavana kadar uçtu, şişeden fışkıran bozaysa duvarlara, raflara, tezgahın üstüne, yerlere, giysilerime ve o anda TV'de film izlemeye niyetlendiğim için gözümde olan miyop gözlüğüme sıçrayıp heryeri batırdı. Bir yandan şaşkınlıkla elimde hala fışkırmaya devam eden şişeye bakıyor, bir yandan ziyan olan bozaya hayıflanıyor, bir yandan da ortalığı nasıl temizleyeceğimi düşünüyordum. Sonunda boza sakinleşip şişenin kenarından hafifçe akmaya başladığında elimden bıraktım, ne mutlu ki onca dökülmesine rağmen hala ağzına kadar doluydu, mayalı içeceklerin avantajı:)) Önce gözlüğü gözümden çıkardım, kalınca bir boza tabakasıyla kaplanmıştı camları, ziyan etmeye kıyamadım bir güzel yaladım. Sonra rafta duran, boza tsunamisinden kurtulmuş bardaklardan birini kapıp doldurdum. Elime geçirdiğim tarçın kavanozunu açıp üzerine serptim, yapıştığı duvardan yavaş yavaş akmaya başlayan bozalara karşı kaldırıp "Şerefe" dedim ve diktim tepeme, ohh mis!..

Sonrası iki saat süren temizlik ameliyesi, sevindirici olan husussa iyice mayalandığı için üç gün boyunca şişenin her dolduruştan sonra anında eski seviyesine ulaşmasıydı...

Görsel: Buradan

19 yorum:

  1. Vefa 'da (İst.)içmen lazım ,hatta benimle :))
    Bende Fethiye'ye geldiğimde ilk özlediğim şeylerden biridir.Biz büroda alıp arkadaşlara ikram etmiştik de sıcak memleket insanı pek sevmiyor,yarısına kadar bile içmediler..Yani beğenmediler.Ziyanı yok ben hepsini içebilirim :)
    Bizlerde eskiler evde yaparmış, ben o zamana yetişemedim tabii..

    YanıtlaSil
  2. Burada Ma.do'larda da satılıyor pet şişelerde ve çeşitli markalarda ama en iyisi Şe.mikler marka olan. Benim de babacığım çok sever. Kış geldi mi hemen 1 boza, 250 gr.leblebi alır giderim onlara.

    YanıtlaSil
  3. Sahiden de ben hiç tadını bilmiyorum (20 yıl Antalya' da yaşarsan) ama denemek de hiç aklıma gelmemiş. En kısa zamanda deneyeyim:)))

    YanıtlaSil
  4. Unutulmaz tabii, ayni olay şarap şişesi ile aramızda yaşandı.Allahtan mutfaktaydım. 3 sene pembe desenli tavanı olan bir mutfağı kullandım.
    Kocamı geceyarısı sokaklarda ''boooooza'' diye bağırttığımı anlatmıştım değil mi?

    YanıtlaSil
  5. Koptum koptum Nurşen'cim boza hikayeni okuyunca sana yorum yazarken bile hâlâ gülüyorum.
    Üstüne üstlük canım boza istedi:)

    YanıtlaSil
  6. İzmir'de kışın sokaklarda geçer booozaaacııııı. Ama alıp içmek hiç aklıma gelmemişti. bi kış yine geçerken canım çekti nedir falan diye merkat avar tabii. Eşime söyledim aldık. 1.yudum nedir acaba diye, 2.yudum hımm değişik merak daha bastırılmamış bir halde, 3.yudumdan sonra da bardağı kesin bir şekilde yerine bırakarak "yok yok bize göre diil. mayalı hamur tadı var bunda" diyerek boza ile olan kısa ilişkimi ömür boyu noktaladım. Boza sevenler, kızmayın bana olur mu?

    YanıtlaSil
  7. Ne güldüm okurken,özellikle gözlükleri yaladığını okuyunca.Bu kadar seviyorsun bozayı yani :)
    Ben de malesef mavi balona katılmak zorunda kalacağım.Ağzımda büyüyen tadı hiç gitmiyor aklımdan.Kociş İzmirli e haliyle bozacıyı da bozayı da biliyor.Alıp getirdi birgün tadına bak mükemmel diye.Bu da mükemmel anlayışalrının ne kadar farklı olduğunu gösteriyor sanırım :)

    YanıtlaSil
  8. Sana bir yorum yazdım gelmedi her halde. Ama yine de bir bildirirsen sevinirim. Dışarı çıkarken aceleyle yazdım çünkü. Merak ettim doğrusu...

    YanıtlaSil
  9. Asucum,
    Gelmedi yorumun. Ben de diyordum Asu şimdiye yazardı birşeyler, meğer kabahat hınzır yorumunmuş. Öptüm canım...

    YanıtlaSil
  10. Buğdayım, Şirinim,
    Anladım ki sen de "Boza sevdiremediklerimizden" mişsin:))) Canın sağolsun, bu meret sonradan sevilmiyor zaten, çocukluktan alışmak lazım. Hem sen beni sev yeter, boza sevmesen de olur:))

    Şenizcim,
    Bu laflarım aynı zaman da sana da. Boza sevmeye kızmıyorum, boza sevmeyen beni sevsin yeter diyorum:)))

    YanıtlaSil
  11. Özlemcim,
    Sen seviyorsun anlaşıldı canın çektiğine göre:)
    Demindenberi sayfana girip yazını okumaya çalışıyorum ama bir türlü açamadım. Akşam tekrar deneyeceğim, sevgiler.

    YanıtlaSil
  12. Nedret Hanımcım,
    Mutfak maceralarımız ortak galiba:)) Eve o "Booza" diye bağırtma olayını biliyorum:))
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  13. Bilge'nin Annesi,
    Bir dene bakalım ama seveceğini sanmıyorum, zira bozayla sonradan tanışıp da seven hiçbir Antalyalıya rastlamadım:)) Bu arada bizim ev de Seyran'da.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  14. Çenebaz,
    Neyse ki İzmirliler biliyor ve seviyor bozayı (Şeniz hariç:)) Demek her yörenin kendine özel bir markası var, İstanbul'da Vefa, Ankara'da Akman, İzmir'de Şemikler gibi. Babanıza afiyet olsun, damak tadlarımız uygunmuş:))

    YanıtlaSil
  15. Asortiğim Krebim,
    Vefa'dan hiç tatmadım bozayı ama Akman'da ondan kalmaz sanırım. İnşallah birgün kısmet olur da İstanbul'da boza bardaklarını tokuştururuz:))
    Evet bir arkadaşım evde yapardı ama yine de alıştığım tadı alamamıştım ondan. Haklısın sıcak iklim insanları bozayı yadırgıyor.
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  16. Ben vefanın bozasını da içtim ama ı-ıh akmanın yerini tutmaz:)
    bu arada önceki postlarınızdan birinde yenimahalleye geldiğinizi yazmışsınız,süper bir yazıydı inanılmaz duygulandım...
    yolunuz yine buralar düşerse haberim olsun olur mu?:)

    YanıtlaSil
  17. Şuşucum,
    Akman'ı ve bozayı sevenler kulübüne bir üye daha kaydettik desene:))
    Yenimahalle'de mi oturuyorsunuz? Bütün çocukluğum ve ilkgençliğim orada geçti, benim için çok özeldir. Bir dahaki sefere haber veririm sana, öptüm canım...

    YanıtlaSil
  18. tarçınlı ve leblebili bozaya bayılırım .))

    YanıtlaSil
  19. leylakcığım, minik kahkahalarıma engel olmadım; çok güzel anlatmışsın bozanın etrafa saçılışını.
    Biz İzmir'deyken akşamları bir kulağımız dışarıda olurdu.Sokaktan her akşam olmasa da hafta da bir muhakkak bozacı geçerdi.Kalınca bir kalasın her iki ucuna geçirdiği kovaları sırtında taşıyarak "Bohooozaaa" diye bağırır biz de abimle birbirimizin üzerinden atlayarak balkona koşardık bozacıyı kaçırmayalım diye..
    Afiyet,bal şeker olsun. Tık yık yağ löp löp et olsun :))) ( Anneannemin lafı)

    YanıtlaSil