.

.
.

15 Mart 2010 Pazartesi

GEÇMİŞ BAHAR ŞARKILARI

Tipik sevimsiz bir Pazartesi sabahına uyandık. Karanlık, yağışlı ve tatsız. Yeter ama artık ya, bahar gelsin istiyorum, "Kuş sesleri ovalara yayılsın, insan buna hayran olsun bayılsın" istiyorum. "Kuzucuklar taze çimen arasın, balyapanlar çiçeklere konsun" istiyorum velakin kafiye bozuldu. Zaten "Arı"ya "Balyapan" diyen bir zihniyetin yazdığı şarkı sözü böyle olur işte. İlkokuldayken bahar yaklaştı mı söyletmeye başlardı bunu Firdevs öğretmenim, ellerini havaya kaldırır ve başlardı: "Kuuuuuş sesleriiii ovaaalaaraa yaaayılır". Coşkuyla devam ederdik: "İiiiiinsan buna haayraan ooluuur, baaayılır". İyiydi, hoştu da "Balyapan" da hepimiz takılırdık, "Niye arı değil örtmenim?" Kadıncağız "prozodi" nedir bilmeyen cücelere açıklama yapacağım diye helak olurdu. O yüzden tekrara geçmez sınıfça pek sevdiğimiz başka bir şarkıya başlayıverirdi: "Biz şen köylüleriz, dağlar aşarız/Toprakla uğraşır böyle yaşarız". Hele bunun bir ikinci bölümü vardı ki oraya geçildi mi gözler süzülür, bakışlar baygınlaşır, gülüşmeler başlardı: "Kızlar, kızlar, kızlar/Candan hoş kızlar/Gözleri can dolu/Gönlü hoş kızlar". Sahi nerden bilirdi ki bizim öğretmen bu yakası açılmadık şarkıları, sanırım bu da bizim şansımızdı; neredeyse nesli tükenmek üzere olan muallim mektebi mezunu bir öğretmenin öğrencisi olmak.

Bahar gelince hep hatırladığım bir başka öğretmenim daha var, Nuriye Hanım. Ortaokuldayken üç yıl boyunca Türkçe derslerimize giren, Türkçe öğretmenin dışında hayatı da öğreten, okuma aşkımı derinleştiren, hem doğasever hem doğal, akça-pakça, tombul bir hanım. Sanki sınıfta değil de evinin oturma odasındaymışcasına rahattı derslerde, kimi zaman bir sıranın kenarına iliştiğinde eteğinin altından lastikli çoraplarının içine tıkıştırdığı uzun donunun paçalarının görünmesine aldırış bile etmezdi. İşin tuhafı onun rahatlığı bize de sinerdi, ilgilenmezdik bile çorabıyla, paçasıyla. Öğretmenimiz değil de Nuriye annemizdi sanki. Bahar kokusu havada hissedilmeye başladı mı pencereyi açar, içine derin bir nefes çeker, rutin "Ohhh! Yenimahallemiz ne güzel" söyleminden sonra ağaçların hangi sırayla çiçek açtığını anlatmaya başlardı. Ben ondan öğrendim en aceleci ağacın badem olduğunu, stajımı da evimizin arkasında gözalabildiğine uzanan kırlarda gelinciklerin, papatyaların, ballıbabaların, pisipisi otlarının arasında yaptım. Kaçınız koymamıştır ki yastığının altına tüylerini sabırla kopartıp, bütün olarak soymayı başarabildiği pisipisi otunun sapını. Uykuya geçerken tuttuğumuz dilek gerçekleşmese de baharın mutluluğu yetmiştir hepimize.

Havanın kararttığı ruhum geçmiş baharlarla açıldı biraz (Sahi, "Geçmiş Bahar Mimozaları" diye hoş bir dizi vardı değil mi bir zamanlar, ismi bile izlemeye değer doğrusu). Şimdi izninizle dün yarım bıraktığım "Milk" filmini tamamlamaya gidiyorum. Sean Penn muhteşem oynamış herzamanki gibi. Sonrasında da yarın ayrıntılarını vereceğim bir etkinliğe gideceğim. Şimdilik kalın sağlıcakla, baharınız tez olsun...

7 yorum:

  1. çok güzel bir diziydi Laylak Dalıcım. Filiz Akın vardı dimi))) Mimozalar çatı İstanbul^da. Sıra erguvanlarda...

    YanıtlaSil
  2. Kuş sesleri' ni annemden öğrenmiştik. Balyapanlar üstüne söylediklerin çok hoş. Ah ilkokul öğretmenleri. Kim unutur ki onları. Ve Mimozalar.. Ben kasete çekmiştim hala saklarım. Bence oyuncularıyla konusuyla ve tüm duygusuyla hala bu günkülerle birlikte düşündüğümde ilk üçe sokarım.
    Hadi git gez gör ve anlat. Sana kolay gelsin.
    Öptüm Leylak' cım...

    YanıtlaSil
  3. Orta ve liseyi İmam Hatipte okudum ben. Fen öğretmenimiz Semra Ünal- ki kendisi çok güzel bir bayandı- teneffüslerde yanımıza gelip gömlek kollarımızı sıvattırıp güneşten D vitaminini almamız konusunda öncelikli bir görev sayardı kandine.Benim başım açıktı eşarp örtmezdim ama dışarıda başı kapalı olanlar için özellikle, şu genç yaşlarında bari okulda vitamin alsınlar diye didinirdi. Şimdi ne çok hak veriyorum kendisine.

    YanıtlaSil
  4. Yine nereye gidiyorsun Leylak Abla? Dört gözle okuyacağım.Bu hafta kardeşimin yanına Uşağa geldim.Senı okumak ıcın bol bol vaktim olacak.Öpüyorum...

    YanıtlaSil
  5. harika bir anlatım tam bahar zamanı hiç unuturmuyuz hocalarımızı neler anlatırlardı neler güzel günlermiş o günler...sevgiler...

    YanıtlaSil
  6. Öğretmenlerimiizn hayatlarımzdaki izini kim inkar eder ki zaten?
    Geçöiş Bahar Mimozaları ve Fliz Akın ne şahane diziydi değil mi?

    YanıtlaSil
  7. Okan UYseler'in yönetmenliğini yaptığı harika bir diziydi.Rutkay Aziz, Ceylan PAlay,Nurseli İdiz,Filiz Akın ve daha pek çok değer vardı. Dizinin en başındaki yaşlı nine sesi "Emsal Kalfa,Emsal Kalfaaaaa" diye bağırır ve ben de sürekli bunun taklidini yaparak muzurluğa sebep verirdim :)))

    YanıtlaSil