Dün baktık hava fazla sıcak görünmüyor, "Ankara keşif turu" zamanıdır dedik. İlk durak Cermodern'di. Niyetimiz sergiyi gezmekti ama afişteki yaratıklar gözümüze o kadar korkunç göründü ki "bu sevimsizlere bir de üste para mı vereceğiz" deyip caydık. Bu sergilerin parayla gezilmesi olayına da kılım doğrusu, sanat merkezi açmışsan bırak halk yararlansın yahu. Neyse sergiden vazgeçince Divan Cafe'ye yerleştik, sade kahvemizi söyledik, en sevdiğim taşıt aracına bakarak höpürdettik.
Fincanı çevirmedim, fal olayından hiç hoşlanmam ama kendiliğinden çıkan şekilleri göresiniz isterim:
Fincan "Haremlique" tasarımı ve ben bu şekilleri Topkapı Sarayı'na benzettim. "İnsan yaşadığı yere benzer" demiş Edip Cansever "Mendilimde Kan Sesleri" şiirinde. Kahve de kabına benzedi, Haremlique fincanında Topkapı Sarayı çıkar, Eyfel Kulesi çıkacak değil ya. Ama bu iş burada kalmadı yazının ilerleyen bölümlerinde göreceksiniz.
Cermodern'den o zamana kadar hiç uğramadığımız bir mekana, "Kore Şehitleri Parkı"na gitmek için ayrılırken masalardan birinde Behzat Ç. ekibinden Eda'yı gördük, yalnız başına oturuyordu ve su gibi duru bir güzelliği vardı.
Kore şehitlerine adanan bu anıtın yer aldığı park yapıldığında ben belki lisedeydim ve hiç ziyaret etmişliğim yoktu, bugün bir ilki, hatta iki ilki gerçekleştirmiş olduk. Kore Savaşı'nda ölenler anısına yapılan bu pagoda biçimindeki anıtta Kore'den getirilmiş toprak, temsili bir mezar ve anıtı çevreleyen levhalarda da şehitlerin künyeleri yer alıyor. Hangi amaca hizmet için savaştıklarını bile bilmeden gencecik yaşta ölenlerin anısını yaşatmaya çalışan anıt-parktan karmaşık duygularla ayrıldık.
Ve ikinci ilke doğru yol aldık; yıllarca önünde geçtiğim ve bir kez bile girip gezmediğim Roma Hamamı kalıntılarına. III. Yüzyılda Roma İmparatoru Caracalla tarafından Sağlık Tanrısı Asklepios adına yaptırılmış hamam VII. Yüzyılda bir yangında tahrip olana kadar yaklaşık 500 yıl kullanılmış.
Şimdi bakın bakalım son fotoğrafa, benim fincanda çıkan kemerli şekle benzemiyor mu? Siz bu kadar hızla çıkan fal gördünüz mü:))
Oldukça geniş bir alana yayılmış kalıntıları gezmek neredeyse iki saatimizi aldı. Ne yalan söyleyim bu kadar kapsamlı birşey göreceğimi hiç sanmıyordum ve bunca yıldır ihmal ettiğim için kendimi ayıpladım. Ankaralı bloggerler, siz de benim gibi hala gidip görmemiş iseniz daha fazla geciktirmeyin derim.
Biraz yorulsak da hayli faydalı bir gezi oldu bugünkü, yeni keşif gezilerinde buluşmak üzere...