Okunmayı bekleyenler kulesine sürekli yenileri ekleniyor, doymak bilmeyen ruhumla durmaksızın kitap alışverişinde olunca eriyeceği de yok bu kulenin. Zaten fotoğraftakiler buzdağının görünen yüzü, raflar arasında nice okunmadık kitap beni bekliyor.
Bugün içlerinden birini seçmek için bakınırken aklıma geldi. Birkaç yıl önce kablo TV arızası için eve gelen teknik ekibin çırak konumundaki ergeni kitaplığın olduğu odanın kapısında donup kalmış ve "Anaaa kitaplı ev, ne çok kitap var yav. Hepsini okudun mu apla?" diye sormuştu. Bu soruyu çok duydum ayrıca çocuğun sorması normal geldi. O zamana kadar öyle ummadığım kişilerden yöneltilmişti ki "Hepsini okudun mu?" sorusu. Bir kitaplıktaki kitapların hepsini okumak elbette mümkün değil, ayrıca her kitap okumak için değildir. Başvuru kitapları vardır, sözlükler vardır, ansiklopediler vardır, kataloglar vardır, antolojiler vardır ve henüz okunmasına sıra gelmemiş kitaplar vardır. Benim okuma macerama konu olan kitaplar farklı yollar izlerler, farklı gruplara ayrılırlar, kabaca tasniflersek:
-Bir solukta içilen kitaplar: Zaten o kitabın çıkmasını sabırsızlıkla beklemişsinizdir; piyasaya verilir verilmez alınır, hemen o gün okunmaya başlanır ve bir solukta bitirilir. Mesela Barış Bıçakçı kitapları benim için bu gruptadır.
-Yudumlanan kitaplar: Yazarıyla ilk kez tanışıyor olabilirsiniz ya da bildiğiniz bir yazarın ilk kez okuyacağınız kitabıdır. Ağır ilerler, her satırından ayrı bir zevk alınır, dönüp tekrar okunur, duvara bakılıp sindirilir. Bir süre elden bırakılıp tekrar geri dönülür ama mutlaka bitirilir ve damakta hiç geçmeyen bir tad kalır. "Lizbon'a Gece Treni" bu tür bir kitaptı.
-Sindirimi zor kitaplar: Yıldırım gibi çarpar, ezberinizi bozar, fırlatıp atmak ister hatta atarsınız ama öyle lezzetlidir ki çekeceğiniz mide ağrısına razı olur sonuna kadar gidersiniz.
-Tiryakilik yapan kitaplar: Bunlar insanın kanına bir girdi mi değişik aralıklarla birkaç doz alınması gerekir. Okursunuz, önce kalbinize sonra kitaplığınıza yerleştirirsiniz. Ve sık sık yerinden rahatsız edip bir kez daha, bir kez daha okursunuz. Füruzan'ın pekçok kitabı benim için bu kategoridedir.
-Atıştırmalıklar: Sürekli sağlıklı beslenmekten usandığınızda ele alınır bunlar, fındık-fıstık gibi, cips gibi, çekirdek gibi anlık rahatlatıp sonra vicdan azabı yapan cinstendir. Genellikle yorgunken, sıcak yaz günlerinde ya da plajda tüketilir. Benim bununla ne işim olur diye düşünülür ama yine okumaya devam edilir.
-Alerji yapanlar: İlk sayfada belli olur, derhal kesmek gerekir.
-Organik olduğu söylenenler: Pahalıdır, süslüdür ama her zaman beklenen sonucu vermeyip yanıltıcı olabilir.
-Yenmez-yutulmaz olanlar: Ne kadar zorlasanız da boğazınızdan geçmez. Kaldırın atın hatta kitaplığa bile koymayın, midesi sağlam birine hediye edebilirsiniz.
-Sonradan iştah açanlar: Bazı yazar ve kitaplar yaşa bağlı olarak farklı özellik gösterebilir. Bir dönem sevmediğiniz ya da hazımsızlık yapan bir kitabın ya da yazarın ilerleyen zamanlarda bağımlısı olabilirsiniz.
Belki sizin de ekleyecekleriniz vardır, ne dersiniz?