.

.
.

15 Ekim 2017 Pazar

GÜN 18



Bu aralar sabahın rutin işlerini bitirdikten sonra kanepeye uzanıp açık pencereden mavi gökyüzüne, esintiyle kıpırdayan çınar yapraklarına ve sallanan perdelere bakarak hiçbir şey düşünmeden yatıyorum. Bazen birkaç sayfa kitap ya da tabletten biraz şeker patlatma da eşlik edebiliyor bu keyfe. Bir zaman sonra artık o pencere kapalı olacak, çınar yaprakları bahara kadar ağaca veda edecek ve mavi gökyüzünün yerini ara ara bulutlar alacak, o yüzden tadını çıkarmak lazım hâlâ havalar yazdan kalma iken. 

Cumartesi günü  de bu pencereli kanepeli keyiften sonra aniden aşka gelip elektrik süpürgesini çıkardım. Elektrik süpürgesi dediysem şu günlük kullanılan uzun saplı, hafif ve genellikle Fakir olanlardan :) Diğerini daha kapsamlı bir temizlikte kullanıyorum ya da bu iş için gelen yardımcı kadın kullanıyor. Taktım fişe ve başladım süpürmeye, bir yandan da düşünüyorum. Ben çok küçükken evde elektrik süpürgesi yoktu. Annemin en çok istediği ev araçlarından biriydi bu ama alınana kadar birkaç yıl geçecekti. Özellikle de bayram arifelerinde ya da bahar temizliği gibi büyük temizliklerde pek hasretini çekerdi. Sonunda çözüm bulundu. İki sokak ötede oturan bir aile dostumuz vardı, Ayşe Teyze. Aynı zamanda babamın ilkokuldan sınıf arkadaşı olduğu için kardeşimle bana hitap ederken "Halasının Kuzusu" derdi. İşte onların vardı elektrik süpürgesi, sanırım Hoover marka: "Ho ho ho Hoover/Süpürür, döver/Heryeri temizleyen/Hoover Hoover Hover". Zaten başka da marka yoktu henüz piyasada, görünüm de tek tip. Yeşilimsi bir bej rengi, süpürge kısmı şişmanca ve irice bir üçgen, upuzun bir sap ve sapın alt tarafında, açıkta toz torbası. Hatırladığım bu. Evet, buldum Google'de aratıp, doğru hatırlıyormuşum:


İşte böyle günlerde Ayşe Teyze'nin Hoover'i bize evci çıkardı. Babam kutsal emaneti almaya gider ve Ayşe Teyze'nin tembihleri eşliğinde dönerdi: "Aman dikkatli kullanın", "Nermin çok dikiş diker, yerde iğne olmasın, toz torbasını deler", "Uzun süre çalıştırmayın, motor yanar" şeklinde tembihlerdi bunlar. Böyle günlerde zaten evde yaşanan büyük kaosa bir de elektrik süpürgesi sorunsalı eklenirdi. "Oraya basma", "Koltuğa oturma yeni sildim", "Dolaşıp durmayın ortalıkta", "Temizle, kafanı çevir yine kirlensin", "Sen de boş durma, tozları al" gibi havada uçuşan sinir katsayısı yüksek sözcüklere, "Bakın bakayım yerde iğne var mı?", "Sen dokunma süpürgeye, ben çalıştırırım", "Ay, ısındı mı ne?" şeklinde endişe katsayısı yüksek olanlar da eklenirdi. Annem önce ot süpürgeyle halıları süpürürdü Hoover'in tombul uyluğuna iğne batmasın diye :) Ardından törenle elektrik süpürgesi çalıştırılırdı, normalde temizlik yaparken nerelere kovalayacağını şaşıran annem aletin başına bir iş gelirse diye ilk yardım ekibi olarak babamı mutlaka yanında isterdi. Sonra halılar üzerlerinden geçen Hoover'in sağladığı temizlikle mutlu olur muydu bilmem ama annem mutlu olurdu, süpürge özenle toparlanır ve yine babam eşliğinde evine yollanırdı. Annem bu temizliği çok severdi ama benim hayallerimde ve koku hafızamda şu vardır. Nedendir bilmem çocukluğumda daha çok kar yağar ve daha çok yerde kalırdı, muhtemel ki vasıta ve bina azlığından. Arka balkona yığılan tertemiz karları annem bir küreğe toparlar, salonun ortasında serili emektar, göbekli kırmızı halının üstüne serper ve ardından süpürmeye başlardı. Karın ıslaklığıyla halı parlar, hele de süpürge yeniyse ortaya temizlikle birlikte tuhaf, hoş bir koku yayılırdı. Bayılırdım o görüntüye de, kokuya da.

Nereden nereye geldim ya, klavye gevezeliği böyle bir şey olsa gerek. Ne diyordum, hah elektrik süpürgesi açmış ve ortalığı süpürmüştüm, evet. Bütün odaları süpürdükten sonra "Acaba toz da alsam mı?" diye küçük bir tereddüt yaşayıp vazgeçtim :) Gidip mutfağı toparladım ve yaprak sarmaya karar verdim. Yapraklarla biberleri ve içi hazırladım, bir tepsiye yerleştirdim, "This Is Us"un 3. bölümünü açtım ve geçtim tepsimle karşısına. Onlar geçmişle gelecek arasında gidip gelirken ben de biberleri doldurdum, yaprakları sardım ve diziyle senkronize olarak bitirdim. Tencereyi ocağa, kitabımı da elime alıp köşeme çekildim. 

Doğrusu sarmalarım nefis olmuştu, akşam yemeğinde lüplettik :) Yemekten sonra kendime bir kadeh şarap koydum, biraz badem kavurdum ve yine kitabıma döndüm. Bir cumartesi günü de böylece tarihe karışmış oldu...

3 yorum:

  1. Bu süpürgenin aynısı bizde de vardı ve babam onu eve getirdiğinde annem bayram yapmıştı sevinçten. O kadar önemliymiş elektrik süpürgesi.

    YanıtlaSil
  2. Ne kadar güzel yazıyorsunuz. Kitabınızı mutlaka okuyacağım. Merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil
  3. Görsel beni de çocukluğuma götürdü, bizde de vardı aynından...

    YanıtlaSil