Vay canına, son haftaya girdik bile, Graliçam ne iyi ettin bu şalanjı, özlediğimiz blogları okur olduk sayende.
Sabahın tüm rutin işlerini bitirmiş evin içinde "ah minnak parmağım, vah minnak parmağım" diye dolanırken pedikürcüm aradı, "gel bir bakayım şu minnağa" dedi. Hem ben, hem minnak hazırlanıp çıktık. Önce kuaföre uğradık, sonra pedikür salonuna yollandık. Vahim bir durum yokmuş, minnaka bakım yapıldı, temizlendi, nisbeten rahatladı. Gitmişken minnakın pomatları yüzünden bozulan ojeler yenilendi, böylece ayrıldık.
Hazır yakına gelmişken Müze'ye gitmeye karar verdim. Müzemizin yeni misafiri (aslında misafir değil, kesin dönüş) Herakles Lahdi'ni göreyim dedim. Müzeye gitmeyi çok severim, hem sergi alanı şahanedir, hem de bahçesi ve baharda üstünden mor salkımlar sarkan kameriyeli bölümü. Önce satış mağazasına baktım, kayda değer bir şey bulamadım. İşletmesi el değiştirmiş ve yeni satışa sunulan ürünler kitsch ötesi, üstelik çok pahalı. Mor, turuncu, yeşil, bordo renkte tanrı kafaları var yahu, rengarenk büst replikaları yapmışlar, alıp çöpe atasım geldi. Onun yerine kendimi dışarı attım. Baktım yan taraftaki sergi salonunda Antik Takı Sergisi var, gezeyim bari dedim. Orada da ilginç bir şey bulamadım, fiyatlar da el yakıyordu, "Hadi canım, seni müze paklar" diyerek müzekartımı okutup girdim içeri.
Müzede en çok Tanrılar, Heykeller ve Lahitler Salonlarını severim, doğruca oraya daldım zaten. İnanılmaz güzellikte ve görkemde heykeller sergilenir, hemen hemen hepsi Side ve Perge kazılarından. En sevdiğim heykel aşağıdaki "Dansöz":
Sonra devam edelim efenim:
Bakmayın kolunun olmadığına, kendisi baştanrı olur, Zeus Hazretleri :)
Apollon
Ve ülkesine kesin dönüş yapan Herakles Lahdi
1960'larda Perge kaçak kazılarından yurtdışına kaçırılan ve İngiltere'de restorasyonu yapıldıktan sonra İsviçre'ye sokulmak istenirken gümrüğü takılan lahit yapılan anlaşmaların sona ermesiyle bir süre İsviçre'de sergilenip Türkiye'ye iade edildi geçenlerde. Hakikaten güzel bir lahit ama biraz sonra göreceğiniz kadar değil bence.
Ve Herakles yani Herkül
Kendisi de lahdi gibi uzun süren bir yurtdışı macerası sonrası birkaç yıl önce vatana avdet etmişti.
Yukarıda bahsettiğim lahit, bu nasıl ince bir işçiliktir, aşağıda detay çekimler:
Mermer bu kadar ince nasıl işlenir, insanın aklı almıyor
Güzeldi valla, geçen yıllarda Opera sanatçıları Lahitler Salonu'nda konserler verirdi, nasıl güzel bir ortam olurdu anlatamam. Son zamanlarda yapılmaz oldu.
Müzeden çıktıktan sonra eve kadar yürüdüm, ara ara bir yerlere oturup dizime şefkat gösterdim. Mahallenin marketine uğrayıp makarna, şalgam suyu, ekmek ve mercimek aldım, kendimi eve zor attım. Makarna pişirmek ve sofra kurmak dışında da başka bir işe el sürmedim, yoruldum yahu :)
Efendim perşembe günü buzdolabımızı ziyaret için yeni bir eleman gelecek, kendisi bugün arayıp randevu aldı, buzdolabına sormadan olur dedim ama umarım kızmaz. Gariban dolap da bıktı bu işten, dolabın sahipleri de. Görelim bakalım ne söyleyecek bu seferki. Haydi kalın sağlıcakla...
Aaaa hala devam mı ediyor problem :(( İnşallah bu son olur.
YanıtlaSilİst Arkeoloji Müzesinde de her ayın son günü konser olurdu dur bir bakayım devam ediyor mu, müzeyi de epeydir ziyaret etmemiştim canım çekti
YanıtlaSil