Şehir değiştirme, eve alışma, çocuklarla hemhal olma, sıcaklardı, nemdi, bayramdı seyrandı derken Eylül'ü de yiyip bitirdik. Bu kargaşada pek okuyabileceğimi sanmıyordum ama tahminimin ötesinde bir okuma yaptım, sanırım 11'i buldu, emin değilim, aşağıda paylaşırken belli olur. Gelelim kitaplara:
-Eylül ayının ilk kitabı bir yerli polisiye idi, Ayşe Erbulak'tan "Cinayet Sınıfı Başkanı". Bana biraz aceleye getirilmiş gibi geldi ve öyle pek merak ve heyecan yaratmadığı gibi eğlendirmedi de. Yerli polisiye severim aslında ama bunu sevemedim. Erbulak'ın diğer kitapları daha iyi idi.
-Margaret Mazzantini'yi "Sen Dünyaya Gelmeden" ile tanımış ve sevmiş idim. Çok etkileyici bir savaş romanı olarak kalmıştı aklımda, öyle ki filminin çevrildiğini duyunca koşturarak gitmiş ama hayal kırıklığı yaşamıştım, o etkileyici, kitaba ruhunu veren savaş sahnelerinden eser yoktu. Mazzantini'nin bundan önceki kitabı "Kimse Tek Başına Kurtulamaz"da bende hayal kırıklığı yaratmış hatta artık okumamaya karar vermiştim ki "Parıltı" çıkınca dayanamadım. Gay olduklarını kendilerine bile itiraf etmekten neredeyse kaçınan ve her ikisi de evlenip aile kurmuş ama birbirinden vazgeçemeyen iki erkeğin hikayesi Parıltı. Okunası...
-Serhan Ergin'in yazdıklarını hevesle alıp okumaya başlıyor ama zorla bitiriyorum. İlk kitabı bana Barış Bıçakçı'yı anımsatmıştı, ikinci kitabı "Deniz Gülümsüyordu Uzaktan" ise aslında daha kısa olsa daha güzel olabilecekken gereksiz uzatmalar ve aynı konu etrafında dönüp durmalarla bıktırıcı olmuş. Yeni aşklar, eski aşklar, sıla özlemi, aile, kentsel dönüşüm, rant benzeri konular bolca işlenmiş kitapta. Alaçatı, Çeşme, Ildırı ve civarı başrolde. Meraklısına ilginç olabilir, ben pek sevemedim.
-Ian McEwan sevdiğim bir yazar, son olarak "Çocuk Yasası" ile fethetmişti kalbimi. "Sahilde"yi kızkardeşim önerdi, kitap da ona ait zaten. Kitap yeni evlenip sahildeki bir otelde balayına çıkmış bir çiftin bir gününü hatta bir gecesini anlatıyor. 60'lı yılların baskıcı ortamının bireyleri nasıl etkilediğinin de ortaya çıktığı o gece geri dönüşlerle harika bir dille anlatılmış. Ian McEwan'ı sevenler kaçırmasın derim.
-Selim İleri'yi severim, hemen tüm kitapları da elimden geçmiştir. "Sona Ermek" beni biraz sıktı, açık söyleyim. Yazarın etkilendiği yazarlar, yarım bıraktığı kitaplar üzerine bir denemeler serisi gibi olmuş. Bu aralar Selim İleri okumak istiyorsanız başka bir kitabını tercih edin derim.
-Bu ay okuduğum ikinci hayal kırıklığı polisiyesi. İlk kez okuduğum bir yazar ve biraz Agatha Christie havası buldum ama tabii ki aslı taklitten daima daha iyidir. Kısacası sevmedim.
-Ayşegül Kocabıçak genç ama yetenekli bir yazar. Daha önce çıkan iki kitabında kısacık ama çok çarpıcı öykülerini okumuş ve sevmiştim. "Run Gülizar Run" yazarın ilk romanı ve oldukça düşündürücü bir konusu var. Dar
bir çevrede günlüğüne ve okuduğu kitaplara sığınan Gülüzar yaşadığımız
ülkede çoğu kadınların ve kız çocuklarının karşılaştığı sorunlarla
yüzyüze. Akıllı ve uyanık bir kız olduğu için yaşadıklarını sorguluyor
ve içinden çıkamadıkça mutsuz oluyor. Gülüzar'ın günlüğünü okuyan kadınlar
kendilerinden ve çocukluklarından mutlaka bir şeyler bulacak, tavsiyemdir.
-Sinemaya ilgi duyup da Sevin Okyay'ı sevmeyen var mıdır? Doğal ve sıcak hali ile aramızdan biri gibidir O. Pınar İlkiz, Okyay ile yaptığı nehir söyleşiyi "Hakikaten" adıyla kitaba çevirmiş. "Hakikaten" Sevin Okyay'ın en çok kullandığı kelimelerden biriymiş ve kitaba ismini vermiş. Bu tatlı kadını merak ediyorsanız okuyun derim.
-İran'da şahın
devrilmesinden sonra devrimden çok şey bekleyen, ancak Humeyni iktidarı
sonrası ülkeyi terkedip Almanya'ya sığınan bir ailenin öyküsü "Geceleri Sessizdir Tahran". Tüm aile
bireylerinin ağzından sırayla okuyoruz öncesini ve sonrasını; hayal
kırıklığının, göçmenliğin, kimlik arayışının hikayesini. Harika bir
kurgu ve çok okunası. Yazarın yaşına ve hiç İran'da yaşamamış olmasına
bakılırsa daha da okunası, Hep Kitap çok iyi kitaplar basıyor, bu da bu ay okuduğum en iyi kitaptı diyebilirim...
-Talin Azar'ın "Kuklacı"sı geri dönüşlerle bir aile hikayesi anlatıyor, başrollerden birinde de Cahide Sonku var. Eski İstanbul'u, azınlık ailelerinin yaşadıklarını, hırsın ve egonun nelere sebep olabileceğini merak edenler için ilgi çekici olabilir.
-Ayın son kitabı "Sen Gittin Gideli", Napoli Romanları'nın yazarı Elena Ferrante'ye ait. Kitap değil belki ama kahramanları ruhumu sıktı ki nasıl sıkmak. İnsan bir kitaptaki çocuklar dahil tüm kahramanlara sinir olabilir mi, bir tek zavallı köpek Otto'yu sevebildim, gerisi tahammül ötesiydi. Eşi tarafından geç bir kız uğruna terkedilen bir kadının hezeyanlarını okuyup durduk başlarda, sonlara doğru durulduğunda bile sempatimi kazanamadı kadın, adam zaten çöp :) Kitap kötü değil ama kahramanları yüzünden fırlatıp atmak ihtiyacı duydum zaman zaman, o kadar söyleyim, alakasız kapağa da ne demeli bilemedim.
Cümleten iyi okumalar diyorum, Ekim sonunda görüşmek üzere...
Hahahaha,
YanıtlaSilSahiden şimdi sen söyleyince fark ettim Elene Ferrante'nin kitabının kapağını. Ne alaka?
İran'dan uzanan göçmen hikayesi ise merakımı uyandırdı. Okuduklarımdan bu ara pek bir şey anlamasam da geçen aylarda okuduğum iyi kitaplara sayıyorum. :)
O İranlı kitap çok iyi, tavsiye ederim.
SilKapağa gelince iyice saçmaladılar, sallıyorlar kafadan kolay ne bulurlarsa...
ben çaktırmadan bu listelerden kitaplar alıyorum, çok sinsiyim! :)
YanıtlaSilBuyurunuz efendim, dükkan sizin :)
SilGeceleri Sessizdir Tahran benim de listemde. Çok merak ediyorum da zaten içimiz bunalıp dururken bir de komşu ülke halklarının dramlarına tanık olmak ister miyim? Bilemiyorum ..
YanıtlaSilsizin sayenizde goodreads i kullanıyorum. Çok da arkadaşıma tavsiye ettim. Arktık kitaplarımı bilinçli alıyorum. Bir de uyuya kalmasam. Çünkü okuma saatlerim sadece geceleri bu aralar. Bir hikayenin ilk sayfasındayım yaklaşık 10-15 gündür. ilk sayfayı da hep en baştan okuyorum.
YanıtlaSilTeşekkür ederim sizden bilmediğim kitaplar öğrendim merak ettiğim kitaplar oldu.İnşallah alıp okuyacağım :)
YanıtlaSil