.

.
.

13 Aralık 2009 Pazar

GRİP, TRİP, KİTAP, ÖKSÜRÜK, HAPŞURUK, ÇAY, IHLAMUR VS

Dün hasta olacağımı bile bile sokağa çıkmanın acısı bugün çıktı. Akşamki kırgınlığı yorgunluğa bağladım ama sabah başım yastıktan zor kalktı. Daha öksürüğü halledememişken bir de hapşuruk eklendi. Şimdi sağ gözüm çeşme misali akıyor, boğazımda binlerce karınca yürüyor, burnumun içi de asit dökülmüş gibi. Artık bilmiyorum bunun adı nezle mi, soğuk algınlığı mı, domuz, deve, öküz, dinozor ve benzeri cinsten bir grip mi, yaşayıp göreceğiz. Hangisi ise gelmiş artık, geri çevirmek geleneksel Türk konukseverliğine sığmaz. Kendisini en iyi şekilde ağırlamaya çalışacağız. İkramlarımız arasında çay, çorba, ıhlamur, yeşil çay, bala belenmiş zencefil, karaturp içine doldurulmuş bal ve benzerleri olacak. Aslında fazla yüz vermemek gerekli bu defa "ikramlar iyiymiş, ben biraz kalayım burada" deyip yerleşebilir de. Arada parasetamol ve pastil de vermeli ki bir an evvel çekip gitsin.

İlacın etkili olduğu dönemlerde biraz ayakta dolaşıp iyi kötü çamaşır, yemek işlerini hallediyorum ama etki süresinin dolmasına yakın battaniye altına sığınıp kitap okuyorum. Alev Alatlı, Ayşe Kulin, Nurşen Mazıcı ve Liz Behmoaras ile yapılmış söyleşilerin birleştirilmesiyle oluşturulmuş bir kitap "Yalnız Değilsin". İtiraf edeyim kitabı almamdaki itici güç Alev Alatlı. Kendisine bayılırım; tüm kitaplarına, engin bilgisine, hayata bakışına hayranım. Onunla tanışmam 16-17 yıl öncesine dayanır. Bir gün, o zamanlar evimizin arka sokağında kurulan pazara gitmiştim. Köylülerin kendi bahçelerinden topladıkları ürünleri getirip sattıkları bölümde tezgahlar arasında dolanırken bir genç dikkatimi çekti. Marul, maydanoz gibi yeşilliklerin sıralı olduğu tezgahın arkasında bir portakal kasasına tünemiş kendinden geçmiş bir şekilde kitap okuyordu. Öyle ki fiyat soran alıcıların bile farkına varmadığı oluyordu. Hal böyle olunca yaklaştım ve kitabın adına baktım, "Viva La Muarte-Alev Alatlı" yazıyordu beyaz kapağın üstünde siyah ve kırmızı harflerle. Hiç duyduğum bir isim değildi yazarın adı ve hatta ilk anda bir yabancı eser sandım. 17-18 yaşındaki bir pazarcı çocuk bu kadar kendinden geçerek bu kitabı okuyorsa benim bunu bilmiyor olmam büyük ayıp diye düşündüm. Elimdeki poşetleri mutfağa bıraktım ve çarşıya gidip ilk rastladığım kitapçıya daldım ve iyi şans ki buldum kitabı. O akşam başladım ve zorunlu haller dışında elimden bırakmadan 2 günde bitirdim. İnanılmaz bir bilgi birikimiydi. Bunun "Orda Kimse Var mı?" adlı 4 kitaplık bir serinin ilk kitabı olduğunu, ikinci kitabın da piyasada olduğunu öğrenince hemen bir kitapçı ziyareti daha yaparak "Nuke Türkiye" adlı ikinci kitabı da edindim. "Valla Kurda Yedirdin Beni" ve "Okey Musti, Türkiye Tamamdır" isimli diğerleri çıkana kadar da sabırsızlıktan çatladım ve o arada yine yazara ait bugüne kadar okuduğum en güzel romanlardan biri olan "Yaseminler Tüter mi Hala?" yı da okuyup bitirdim.

Bu dört kitap roman tekniğiyle yazılmış olsa da romanın çok ötesinde birşey. Kahramanı olan öğretim üyesi Günay Rodoplu'nun ekseninde Alev Alatlı ele almadık konu bırakmıyor; tarafsız bir gözle sosyal demokrasiden, ekonomiye, Kürt meselesinden ülkücülüğe, Türkiye ile Batı ülkeleri ilişkilerine, aydınlardan din adamlarına kadar incelenmedik mevzu, konu olmadık kişi kalmıyor. Kişisel kanaatim bu 4 kitabı ciddi anlamda sindirerek okuyan bir kişinin üniversite bitirmiş kadar malumat sahibi olacağıdır. "Orda Kimse Var mı?" serisini hatmettikten sonra ciddi anlamda tiryakisi olduğum Alev Alatlı'nın bütün kitapları kitaplığımda yerini alıp büyük bir zevkle okundu. Bir derya olarak nitelediğim bu kadın iki kitaplık "Schrödinger'in Kedisi"nde Quantum Fiziğine, üç kitaplık "Gogol'un İzinde" serisinde ise Rusya'ya el attı ve engin bilgi birikimiyle beni şaşırtmaya devam etmekte.

Hasta yatağında okudğum "Yalnız Değilsin"in Alev Alatlı ile ilgili olan kısmını bitirdim ve yine hayran oldum. Arkadaşlar eğer okumadıysanız önerim en azından "Orda Kimse Var mı?" serisindeki kitapları okumanızdır. Çok şey kazanacağınıza eminim. Ben şimdi battaniyemin altına dönüp kaldığım yerden, Ayşe Kulin ile devam edeceğim, tabii ki ıhlamur eşliğinde.

11 yorum:

  1. 1-Griple ilişkin sana zarar veriyor. Zaaf gösteriyor, senden uzaklaşmasına izin vermiyorsun.
    Üstelik gerçekten çok iyi ağarlıyorsun. Biraz fazla kalınca da sıkılıp kurtulmaya çalışıyorsun.
    Artık şuna ümit vermesen diyorum.
    2-Kitaplarla olan ilişkine bayılıyorum. Onları seçme şekline, verdiğin değere,gösterdiğin ilgiye hayranım.
    Bence grip, tüm ikramlarına rağmen gidiyorsa bence kitaplarını kıskandığı içindir. Onları eline alınca herşeyi unutuyorsun çünkü.:))
    Kendine iyi bak Leylak' cım, lütfen...

    YanıtlaSil
  2. geçmiş olsun . leylakcığım. kendine iyi bak .

    YanıtlaSil
  3. Geçmiş olsun. Antalya havasından sonra Ankara havası biraz sert gelir tabii. Bu arada Ankara'ya gelir gelmez kendini alışveriş merkezlerine atarsan böyle olur. Kitap, dinlence, ıhlamur (özellikle limonlu ıhlamur) faydalı olur. Tekrar geçmiş olsun.

    YanıtlaSil
  4. Şu arka arkaya geçmiş olsun dileklerini aldığım Adsız arkadaşlarım isimlerini de yazıverseledi beni pek mutlu edeceklerdi. ipucu da yok ki kim olduğunuzu çıkarayım:) Yine de teşekkürler...

    Asucum, griple aramızda düzeyli bir ilişki kuruldu, beni bırakmak istemiyor:) valla iyi bakmaya çalışıyorum ama bir türlü paçayı toplayamıyorum, nedir anlamadım. Neyse artık ilaç, kitap ıhlamur idare edeceğiz.
    Sevgiler, iyi geceler...

    YanıtlaSil
  5. Geçmiş olsun Leylak öğretmenim:)
    Okumak ne güzel değil mi? Okumayı günlük yaşantımızın bir parçası haline getirmiş şanlı azınlıklardanız galiba..Sıhhatler ve sevgiler size..Zehr@

    YanıtlaSil
  6. Çok geçmiş olsun, grip veya soğuk algınlığı adı ne ise haddim olmayarak bir önerim var. Elma sirkesi, sulandırılmış sirkeyle gargara yop sık sık, sonra burnuna çek, biraz yakar ama gerçekten iyileşmene yardımcı olur. Birde akşamları yatarken bir bardak suya bir yemek kaşığı karıştır ve iç. İki gün içinde mikroplar arkalarına bakmadan kaçacaklardır.
    Kitap seçimin Asumancığımın da söyediği gibi harika! Bu seriyi duydum daha doğrusu eşimden duydum "alalım" deyip duruyordu. Bende " önce elimizdkiler" deyip geçiyordum, senden duyunca üstüne düşmek gerektiğini anladım.
    Ayşe Kulin'i ben çok severim, gerçek yaşamları kurgulaştırdığı için belki de. Şimdi elimde son kitabı "Türkan" var. Elimde vakitsizlikten sallanan Cumhuriyet bitince ilk okuyacağım.
    Neyse kitap mailine dönüştü bu yorum.
    Sevgiler ve kendine iyi bak...

    YanıtlaSil
  7. Geçmişler olsun, hastalığa bile kitap okumaya fırsat yaratıyor diye seviniyormuşsunuz gibime geldi:))

    YanıtlaSil
  8. Çok geçmiş olsun, kendine iyi bak. Alev Alatlı hiç okumadım. Ama çok canım çekti yazını okuyunca. Keşke uyurken de okuyabilek ne iyi olurdu:) Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  9. önce Adsız arkadaşlardan başlayayim. Beni dışardan takip edenler çok hoşuma gidiyor, ama kimler , nereden yazıyorlar diyede meraktan ölüyorum tabi.

    Geçmiş olsun Leylak Dalım. Bu hastalık gider gibi yapıp geri gelir devamlı. Sen İmuneks kullanmayı denedin mi? kızlar kullanıyorlar ve çok memnunlar dağlara taşlara tık tık , hiç hastalanmadılar. Bana sende iç demişlerdi ya dinlememiştim onları.

    Kitabı geçen gün gördüm ama almadım ahhhh . Ama önce pazarcı çocuğun kitabı alınacak, okumazssam çatlarım. Ha bu arada senin Ayşe Şasa hakkındaki yazından sonra küçük bir araştırma sonucu Fusus el-Hikem'e ulaştım. Tabi şimdi kitabı bulmak , bulsanda okumak olanaksız ama azcık daha araştırınca Ersin Balcının çevirisine ulaştım.145 sayfalık bir çeviri. Ve Ayşe Şasa'yı düştüğü o bunalımdan çıkarıp, Garamafon Avrat gibi senaryoları yazmaya ulaştıran kitabı merak ettim ve okumaya başladım. Yani sen bir şey yazarken , benim başıma işler açıyorsun böyle::))) Kitabın dili yinede günüz türkçesinden farklı, ama azcık divan edebiyatı okumanın faydasını gördüm:)))

    Seni çook öptüm Leylak Dalım.

    YanıtlaSil
  10. adsızlar neden merak ediliyor bilmem . biraz merak edin bakalım. . biraz iyileşebildiniz mi İYİ GECELER.

    YanıtlaSil
  11. bu duruma düşmemek için özellikle çam balını öneriyorum size :) anladıgım kadarıyla dogal beslenmeye de önem veriyorsunuz zaten. çam balı düzenli tüketildiğinde vücudun bağışıklık sistemini güçlendiriyor, üst solunum yolu hastalıklarına karşı koruyor. antioksidan etkisi de var tabii. ihmal etmeyin, tavsiyemdir :)

    YanıtlaSil