.

.
.

25 Aralık 2009 Cuma

KAPILDIM GİDİYORUM BAHTIMIN RÜZGÂRINA


CD Çalar'da Suzan Kardeş'in "Bekriya" albümünün 1. CD'si dönüyor. Muhteşem bir ses değil belki ama o kadar sakin, o kadar huzurlu ve rahat söylüyor ki insan gevşediğini hissedip büyük bir zevkle dinliyor. Şarkılar öyle tanıdık ki, kulağımın müziğe alıştığı günden beri annemden dinlediğim şarkılar. Benim annem gençlik yıllarında hep şarkı söylerdi; bulaşık yıkarken, temizlik yaparken, yemek pişirirken. Kimi zaman radyoda çalan bir şarkıya eşlik ederdi, eğitimsiz ama güzel sesiyle. Türk Sanat Müziği'ne olan yatkınlığım ve sevgim oradan geliyor büyük olasılıkla.

Dinlediğim şarkıların herbiri ayrı bir anıya götürdü beni, sevdiğim ama kaybettiğim birilerini hatırlattı. Şu anda "Kapıldım Gidiyorum Bahtımın Rüzgârına" çalıyor. Annemin en sevdiği şarkılardan biriydi, o kadar çok söylemiş ki daha el kadar çocukken öğrenmişim. Sanırım 5-6 yaşlarında olmalıyım. Konya üstünden babamın akrabalarının yaşadığı ilçeye gidiyoruz. Konya'dan bana bir bebek alınmış, okul üniforması giymiş, şirin mi şirin bir oğlan çocuğu bu. Görür görmez çok seviyorum, üzerindeki üniformadan dolayı babam adını "Mektepten gelmiş Mehmet" takıyor. Sürekli elimde, göğsüme bastırarak taşıyorum Mehmet'i, sonra otobüse biniyoruz. Kucağımda Mehmet camdan dışarıya bakıyorum, sıra sıra dağlar, kıraç ovalar, telgraf direkleri, tek tük ağaçlar geride kalıyor. Nedense kulağımda bu hüzünlü şarkı: "Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgârına/Ey ufuklar diyorum yolculuk var yarına/Ayrılık görünmüşken yâr tutmuyor elimden/Misafirim bugün ben gurbet akşamlarına". O yaştaki çocuk için ağır ama nedense tekrarlayıp duruyorum yol boyu. Sonra varıyoruz gideceğimiz yere. Gece uzak akrabalarından birinde konaklıyoruz, Mehmet yastığımın üstünde, yorgun uykuya dalıyorum. Sabah olduğunda beni kötü bir sürpriz bekliyor. Gözümü açar açmaz hevesle elimi uzattığım yer boş, Mehmet yok. Sağa, sola bakıyoruz, yattığımız odayı araştırıyoruz ama bulamıyoruz. Fazla uzatmamamı söylüyor annem, yenisini alırız diyor. Gözyaşlarımı zaptetmeye çalışarak gidiş saatine kadar küskün oturuyorum. "Mektepten gelmiş Mehmet" daha hevesimi almadan sırra kadem basıyor, bir nevi fail-i meçhul. "Ayrılık görünmüşken Mehmet tutmuyor elimden" kısacası, malum olmuş bana. O gün bugündür ne zaman bu şarkıyı duysam önce annemi, sonra doyamadığım "Mektepten gelmiş Mehmet"i anarım burnumun direğinde ince bir sızıyla.

Sevdiğiniz ve bağlandığınız herkesin, herşeyin hep yanınızda olması dileğiyle...

Görsel: Buradan

10 yorum:

  1. okurken tüylerim diken diken oldu.benim de annemin ördüğü çok güzel bir ibiş bebeğim vardı.ben de onu çok ssevmiştim.sonra birgün sırra kadem bastı.yıllar sonra bir gün geçmişten bahsederken abim itiraf etmişti.ben ibişi çok seviyorum diye kıskanmış,onu sobaya atmış.beni taaa nerelere götürdünüz.siz çok yaşayın emi...

    YanıtlaSil
  2. Yazının sonunda gözyaşlarım düştü yanağıma. Temenniniz hepimiz için olsun .
    Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  3. Canım ben mi duygusal oldum diyordum ama başka gözyaşı dökenler de olmuş. O gün Mehmet' in kaybının sana verdiği acı, okurken aynen geçiyor insana. Şarkıyı zatan çok severdim, şimdi daha bir anlam kazandı. Son temennin için içten yürekten bir "amin" diyorum.

    YanıtlaSil
  4. sayende Sekan Çağrı^yı keşfettim. Hatta şu anda fonda o çalıyor, ben sana yazarken. Dinlediğim şarkı rüya. Ruhum sanki yukarlarda geziniyor. Çok teşekkür ederim leylak dalıcım.

    Benim Annem şarkı söylermiydi çok hatırlamıyorum ama ne zaman yüksek yüksek tepeler çalsa ağlardı. Ama ben ço söylerim. Ams çok ilginçtir ki çook eskilerden söylerim. Koklamaya kıyamam benim güzel manolyam, kanaryam güzel kuşum, haniya da benim fosforlum, karakolda ayna var . Valla kıs iş yaparken hemen bunlar geliyo aklıma heheheh.
    Çook öptüm seni

    YanıtlaSil
  5. ay bi yorum yazmıştım neredeyse hayat hikayemi yazmıştım gitti valla oof.
    Ben gelir yine yazarım leylak dalıcım yav.

    YanıtlaSil
  6. Ben de çok severim o şarkıyı :)

    YanıtlaSil
  7. temenniniz keşke hepimiz için gerçek olabilseydi..
    ayrılıkdan dolayı yorgun olan kalbimi dinlendirmek için blog okumaları yaparken, daha bi kanar oldu yaram sanki bu şarkıyla..

    benim de çok sevdiğim şarkılardan biridir...

    YanıtlaSil
  8. Bizim çocukluğumuza denk gelen dönemde ''gurbet,rüzgârlara kapılmak...içerikli şarkılar revaçtaymış anlaşılan.Bana da ''Rüzgârlara kapılmış kuru yaprak misali şarkısını söyletirlerdi.(4-5) yaşlarımda.Gurrrrbet derken dilimi damağımda tiril tiril titretmemi aleni gülerek izlerlerdi.
    Mehmet'in akibetini de merak ettim doğrusu.
    Çok öpüyorum.

    YanıtlaSil
  9. Mehmedi bende merak ettim şimdi! sanırım yerinden memnun olmuştur, hernekadar seni üzmüş olsada.
    O şarkı ve onun gibiler, gerçek türk sanat müziği harika!!! çok çok severim.
    Annelerimiz, benim annem de söylerdi en çok da "diyorlar diyorlar ateş yanmadan, denizler durulmaz dalgalanmadan" şarkısına takılmıştı.
    Hüzün de koksa bu gece bu yazıyı çok sevdim.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  10. Mektepten gelen mehmet belki de mektebe gitti olamaz mı? Bende dinliyorum şimdi Suzan Kardeş'i.
    Bu arada Laleninbahçesi ; benim Annem'de yüksek yüksek tepeler çıktımı tvde sesini açar hem oynar hemde hüzünlenirdi. Anne tarafımın en sevdiği türküdür.
    Bende genelde mutfakta çorbayı karıştırıken hep "çalın davulları çalın çaydan aşalım" diye başlarım söylemeye.

    YanıtlaSil