.

.
.

26 Kasım 2011 Cumartesi

EV ALMA KOMŞU AL YA DA KOMŞU ALMA SADECE EV AL


 Komşuluk güzel birşey, seviyorum komşularımı...
Biz Ankara'dayken alt ve üst dairelerin kiracıları değişmiş, yerlerine gelenlerin hiçbirinin daha doğru dürüst yüzlerini görmedim ama haklarında çok malumat sahibiyim. Misal üst kattaki kalabalık ailenin sabah kaçta güne başladığını biliyorum, neredeyse ezanla ayağa dikildiklerini topuklarının yer döşemelerini döverken çıkardığı tok sesten anlıyorum. Böylece üst katta sıradan bir aile değil de bir ritm atölyesi bulunduğu yanılsamasıyla uyanıyorum. Saat kurma zahmetine girmeden gözümün açılmasını sağladıkları için seviyorum komşularımı. 
Derken yattığım yerden başka faaliyetlerin sesleri gelmeye başlıyor kulağıma, kalkıp uyarmamak için zor tutuyorum kendimi. Bir kere klozetin kapağını çok sert kapatıyorlar: "Gümmm!.." "Yazıktır" demek istiyorum, "böyle kapatmaya devam ederseniz çok geçmez ya çatlar, ya da vidaları yerlerinde oynar. Yoksa kapak tepeme vuruluyormuşcasına çıkan sesin beni rahatsız ettiği falan yok, kendim için birşey istiyorsam namerdim. Ha bir de muslukları böyle şarıl şarıl açmasanız, su israfı hem günah hem de faturanız yükseliverir mazallah". Beni böyle tasarruf çareleri düşünmeye yöneltip ekonomik vatandaş olmaya zorladıkları için de seviyorum komşularımı.
Derken kahvaltı saati yaklaşıyor, hazırolun rota değişecek, bu defa alttan gelecek havadisler. Önce enfes bir ekmek kokusu yükselecek evin her yanında, nasıl bir baca sistemiyse sanırsın bizim evde pişiyor. Böyle anlarda hamile olmadığıma şükrediyorum, yoksa bebeğin bir yanının eksik doğması işten değil bu imrenmeyle. Lakin kazın ayağı her zaman öyle değil, kimi zaman yanık yağda hamur kızartılabiliyor öf ki öf o zaman. Bugünün menüsü patates tavaydı mesela, yarın Pazar olması hasebiyle sucuklu yumurta beklentisi içindeyim. Gerçi bu aralar kolesterolüm biraz yüksek ama kokudan fırlamaz herhalde. Öğlen ve akşam menüleri de hep farklı oluyor alt kat komşumuzda, her öğüne ayrı yemek, her öğüne ayrı koku demek. Bazen çözemiyoruz ne piştiğini o zaman eşimle bahse tutuşuyoruz; ben lahana diyorum mesela o karnabahar. Yakında apartman çapında bir çekiliş başlatmayı düşünüyorum sözkonusu komşuyla konuşup, ne piştiğini en çok bilene bir öğün bedava yemek. Sağladığı çeşitlilikle beni "ne pişirsem" derdinden kurtardığı için seviyorum komşularımı.
Ha bu menüler bayram-yılbaşı gibi özel günlerde daha da çeşitleniyor, mesela Arife gününden bir gün önce saatler geceyarısına  (evet bir kez daha kalın harflerle yazayım: geceyarısı) yaklaşırken derinlerden gelen balyoz sesleriyle ayağa fırladık evcek. Balkona koştuk, pencereden baktık anlayamadık, çıktık dışarı baktık birkaç komşu daha ayaklanmış. Apartman zangır zangır titrerken sesin kaynağını aramaya başladık. Yandaki ve arkadaki apartmanlara kadar gidildi bir inşaat durumu falan mı var diye. Meğerse iç mihraklarmış bu durumun sebebi; alt komşunun canı bayram nedeniyle haşhaşlı çörek çekmiş. Bizim balyoz sandığımız, apartmanı temellerinden sarsan ses de kocaman bir havanda dövülen haşhaş tanelerinden ibaretmiş. Tahammülsüz komşularız vesselam, incir çekirdeğinden değilse bile haşhaş tanesinden mesele çıkartıp büyütüyoruz işi. Eh geceyarısı çekilen bu eziyetin üstüne gündüz gözüyle iki kilo zeytini "alt kata gürültü gider mi, gitse de artık ne yazar" diyerek kırmamı sağladığı için de seviyorum komşularımı.
Bir de sık sık bizim balkona düşen çamaşır meselesi var. Bu çoraptan dona, faniladan havluya kadar değişiklik gösterebiliyor. 3-4 günde bir çalan kapıda "Ablaa donumuz, ablaa çorabımız" diyen bir genç kız görünüyor. Onların çamaşır çeşitleri üzerine ihtisasımız artarken alt katımızdaki merdiven sahanlığına yerleştirdiği ayakkabılığı ile kundura çeşitlerini görüşümüze sunuyor. Tüm gizlerini bizimle paylaşıp içli-dışlı olmamıza sebebiyet verdikleri için de seviyorum komşularımızı. 
Ayrıca üsttekilerin 3-5 torunu olduğunu, en çok kovalamaca ve futbol oynamayı sevdiklerini yukardan gelen seslerden, alttakilerin 2 ergeni olduğunu  basları sonuna kadar açılmış rock müzikle aşağıdan gelen dım-tıs seslerden anlıyorum. Torunların olmadığı sessiz zamanları evin genç kızının izlediği evlenme programlarının çığlıkları dolduruyor. TV ve müzik seti açmama gerek bırakmadıkları için de seviyorum komşularımı. İyi ki varlar, hayatımı renklendiriyorlar...

Not: Fotoğrafın komşularla alakası yok, o dünkü yürüyüşten.

21 yorum:

  1. Belki de en güzelini yapıyırlari o ne der bu rahatsız olur mu diye düşünmeden ortak ayaşamı yaşamak o insanlar için kolay olmalı. Şu da var ki yaklaşımınızı beğendim bunlara sinir olmakla kendinizi harap etmektensen bunlar ile yaşamayı öğrenmişsiniz. Diğer türlü çok mutsuz olabilirdi insan.

    YanıtlaSil
  2. Sizi rahatsız eden ne varsa mizahi bir dille yazmışsınız.Komşularınız bu yazdıklarınızı okusa size kırılmadan kendilerine çeki düzen vereceklerinden eminim.
    Kalabalık yerlerde oluyor böyle şeyler.Mesela şu an size yorum yazarken sokaktan gelen yüksek sesli karışık müzik dinliyorum :)

    YanıtlaSil
  3. Şimdiki evler bir garip gerçekten. Ses inanılmaz aşağıyı, yanı, altı etkiliyor. ben de seviyorum komşularımızı. Hatta birisi taşınacak oldu, vazgeçirdik:)

    YanıtlaSil
  4. Leylakcığım, benzer şeyler bizim apartmanda da var.Ama ben artık senin gibi yapıcı bir yaklaşımda bulunamıyorum.
    Dişlerim dışarı doğru uzamış,pençelerin fırlamış ve gözümü kan bürümüş bir halde dolanıyorum.Annem sağolsun sakinleştirmek için çok çaba sarfediyor.Ama onunda yetersiz kalıp ev bastığım çok oldu :)

    YanıtlaSil
  5. Ne güzel komsularin varmis öyle. Bildigin kiskandim seni:)))
    Ben simdi hasedimden Gümmm diye catlasam yan komsumun haberi bile olmaz ki. Allah kahretmesin buranin insaatcilarini. Evde insan kesseler yandan duyulmuyor.
    Oysa ben aylinde yasadigim sürece tipki seninde yazdigin gibi komsularda ne olup bitiyor, ne pisiyor hangi dizi izleniyor hep bilirdim. Aylinde televizyon olamadigi halde hic bir diziyi kacirmadim:)
    Gerci en azindan tuvaletten gelen kokular olmasaydi da olurdu ama napcen okadarcik kusur kadi kizinda bile olur.

    Allah sabir versin gercektende zor.

    YanıtlaSil
  6. Yazı başlığını görünce devamını getireyim dedim..
    Al Leylak Al:):)

    YanıtlaSil
  7. Leylak Dalım, çalıkuşum pardon bacıkuşum, bizm apt çok gürültülü değil ama bir şey var ki yazamıyorum ah ah kulağına söylerim hehehe
    Öptüm seni çook, bi de kulakalrın bu gün ne çok çınlamıştır diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  8. İstanbul'da yaşarken çok cici bir üst komşum vardı. 25 yaşında, Yeditepe'de Güzel Sanatlar'da okuyan insandan bozma bir aygır. Mahkemelik olduk en son kendisiyle. Tehditler, küfürler gırla idi. Yarı çıplak, gecenin bir yarısı kapıma inip tehdit etmeye başlamıştı. Bir bütün geceyi onun yüzünden karakolda geçirdim. Minicik bir köpeği vardı, dünya tatlısı. Onu döverdi sürekli ve köpeğin ağlama sesinden ben aşağıda kriz geçirirdim, içim parçalanırdı. Şimdi mi? Antalya'da yaşıyorum ve saatli bomba gibiyim, her an bir komşunun başında patlayabilirim. Bu rezilliği tam 6 ay yaşadım, o yüzden hoşgörümü tamamen kaybettim. Sizin anlattıklarınızı da dişlerimi sıkarak okudum, kolaylıklar dilerim canı gönülden.

    YanıtlaSil
  9. İçim kıskançlıkla doldu taştı yine.
    Benim niçin yok böyle rengârenk komşularım. Ben de öyle çok seviyorum ki tüm bu renk desen ve kokuları, alt katımdaki sessiz ve efendi komşum gidince çok sevinmiştim hatırlarsın. Belki yerine gürültücü birileri gelir diye ümitlenmiştim. Malesef sadece ağlayan bir bebecik ve saz çalan bir ergen var. Keşke elektro saz olsaydı diye hayıflanıyorum. Allahtan sesleri televizyonlarını bastıracak kadar gür ve geç vakte kadar oturup konuşuyorlar:))
    Demeden edemiyeceğim. O yaprağın rengi ne güzel öyle vay vay vay...

    YanıtlaSil
  10. Leylakcığım ben komşularımı daha çok seviyorum senin sevdiğinden bire bin bahse girerim :)) Hele hele bahçemize düşenleri bir saysam ordan kalkıp gelirsin komşularımı bağrına basmaya :))))))))

    YanıtlaSil
  11. Yahu bunlar da bir şey mi? Hiç ilginç, egzantirik komşun yokmuş be Leylak Dalım!!! İnsanın, evin ergenleri kapısına türkürmeyen komşuları yoksa ben buna hiiiiç komşuluk diyemem kusura bakma:) Şaka bir yana da, gereçkten bundan önce oturduğumuz apartmanda, üst katımızdakileri gece geç saatte geldiklerinde apartmanda çok aşırı gürültü yapıyorlar diye uyardığımız için evin 19 yaşındaki "delikanlı"sı her geçişinde kapımıza tükürürdü, ama öyle böyle değil. O apartmanda yaşadığımız kabus dolu günleri hiç hatırlamak istemem. Hakikaten şu meşhur ev alma komşu al lafını o zaman damarlarımda hissetmiştimç

    YanıtlaSil
  12. Bize nefis tatta bu yazıyı yazmaya sebep komşuları sadece sevmiyorum hastasıyım kendilerinin:))

    YanıtlaSil
  13. Çok hoş bir yazı olmuş.Bayıldım.Sevgiler:)

    YanıtlaSil
  14. Of!ne diyeyim Leylek dalım müthişsiniz siz:))
    Üst komşularınızın benzeri bizde de var zaten yazılanlardan da belli herkesin bir komşu hikayesi varmış...
    Bir de bugün siz de olsaydınız yanımızda keşke;)))

    YanıtlaSil
  15. benim de üst komşum her gün tüm halıları, kilim ve örtüleri camlardan silkerek temizliyor.. bir elektrik süpürgesi alasım geliyor kendisine...

    YanıtlaSil
  16. Allaam komik kadın yaa. Bu nasıl tatlı bir üslupla şikayet etmece, nasıl bir had bildirmece. Komşuların adresini bulup da şu yazının çıktısını yollasam yeminle utanırlar.

    bende de vardı eski apartmanımda bu tarz komşular. Ama bilen bilir, eski istanbul teşvikiye evleri çok sağlamdır da o merdiven boşlukları tüm sesi her yere dağıtır. Artık kim ne zaman yaptı, haftada kaçlık potansiyeli var mehmet amcanın, alt kata taşınan abi viagra mı kullanıyor, kaç kere duş alıyorlar hepsini bilirdim.
    Çok yaşa leylakcım gece gece iyi güldüm.

    YanıtlaSil
  17. ahah donlarına mukayyet olsunlar canım, mecbur muyuz elalemin donunu toplamaya:))

    YanıtlaSil
  18. sen çok yaşa Leylak ne güzel yazmışsın :)

    YanıtlaSil
  19. Sizi çok iyi anlıyorum. Aynı sıkıntılardan mustaribiz. Allah yardımcınız olsun.

    YanıtlaSil
  20. Sevgili Leylak dalı,
    Sesler bu kadarlarsa iyiymiş:)))
    apartmanımızda ki duvarlar o kadar ince ki..... alt kat ve hatta onun yanındaki dairenin tüm seslerini ve detaylarını duyuyoruz :)))
    Şöyle ki, gecenin sesliliğinde , yatak odasında, alt kattaki komşunun yemek masasına koydugu bıcağın sesi geliyor:))

    YanıtlaSil
  21. annemahsustan.blogcu.com29 Kasım 2011 12:22

    : ) hem düşündürücü hem de gülümsetici olmuş, bir an kendimi düşündüm, 1,5 ve 2,5 yaşında iki çocuk var evde ve ister istemez ne kadar dikkat etsem de aşağı kata gidiyordur sesleri. umarım ses izolasyonu çok iyidir yoksa aynı duyguları alt kattaki komşum da bizim için düşünüyordur.

    YanıtlaSil