Öğretmenliğimin ilk yıllarıydı, Öğretmenler Günü yeni kabul edilmiş ve kutlanmaya başlanmıştı. Sanırım ikincisiydi, okulun salonunda tören yapılmış sonra derslere kaldığımız yerden devam için sınıflara girmiştik. Sıraların arasında dolaşarak konuyu anlatıyordum ki önüme uzanan kolla irkildim. Kolun bir ucunda uyanık bakışlı esmer bir genç kız, öbür ucunda ise gazete kağıdına özensizce sarılmış yassı bir paket vardı. Şaşkınlıkla öğrencinin yüzüne baktığımda "Öğretmenler Gününüz kutlu olsun Hocam" diyerek paketi bana uzattı. "Teşekkür ederim ama ben bunu kabul edemem" dediğimde ise neredeyse ağlamaklı bir yüzle ısrarını sürdürdü. Öğrenciden hediye kabul etmeme yolundaki ilkemi bu yüz ifadesi ve paketin gazete kağıdına sarılmış zavallılığı nedeniyle bozup kerhen de olsa hediyeyi alıp teşekkür ettim.
Dersten sonra açtığım pakette bir çift dizüstünden lastikli, kalın naylondan kadın çorabı vardı, hayatımın hiçbir döneminde kullanmayacağım türden birşey. Arkadaşlara çorabı gösterip "Galiba yoksul bir öğrenciydi, kırmamak için aldım ama çok huzursuz oldum" dediğimde bir hanım öğretmen kızı ve ailesini tanıdığını, hiç rahatsız olmamamı, babasının tuhafiyeci olduğunu, çorabı da dükkandan alıp getirmiş olabileceğini söyledi ve beni rahatlattı. Çekmecelerden birinde unutulmaya terkettiğim çorap da zaman içinde tasfiye edilen eşyalar arasına karışıp gitti.
Aradan yaklaşık 20 yıl geçti. Laf arasında kayınvalidemden yaşadıkları kasabaya yeni bir cami hocası geldiğini ve karısının benim öğrencim olduğu haberini aldım ama ne ismi çağrışım yaptı ne de fazla önemsedim. Bu haberden bir süre sonra kayınpederimi kaybettik. Cenaze günü her taziye evinde olduğu gibi eşimin ailesinin evinde de acının eşlik ettiği yoğun bir koşuşturma ve kalabalık vardı. Mutfakta, başsağlığına gelmiş insanlara çay vs. yetiştirmek için uğraşırken içeriye esmer, iri yarı bir hanım girdi ve "Kolay gelsin Hocam, başınız sağolsun" dedi. Anladım ki bahsedilen cami hocasının karısı ve benim eski öğrencim bu ve tesadüf odur ki yukarıda bahsettiğim kişinin ta kendisi. Meğer baba mesleğini devam ettirip sahip olduğu minibüsle yakın köylere tuhafiye eşyaları pazarlamakta imiş. Biraz sohbet ettik, sonra birlikte kalabalık salona geçtik. Tam oturmuştuk ve içeriye yeni girdiğimiz için bakışlar bize çevrilip bir sessizlik oluşmuştu ki eski öğrencim bana dönerek herkesin duyabileceği bir sesle şöyle dedi:
"Hocam, hatırlıyor musunuz? Hani bir Öğretmenler Günü'nde size kimse hediye getirmemişti de ben getirmiştim. Siz de ne çok sevinmiştiniz değil mi?"
Hediyeyi hatırlıyordum da hayatımda bu kadar utandığımı hatırlamıyordum.
Siz siz olun eğer bir prensibiniz varsa kimsenin görünüşüne aldanıp ya da merhamet edip bunu bozmayın, yoksa yıllar sonra bile hiç ummadığınız bir biçimde size geri dönebilir, kabul ettiğiniz uyduruk bir hediye bile başınıza taş gibi düşebilir...
Not: Öykü Atölyesi için yazılmıştır.
Ah Leylak Dalım ne güzel bir anıydı bu. Çok doğru söylüyorsun bazen iylikten maraz doğuyor böyle.
YanıtlaSilKızlarıma hediye kabul etmemelri konusunda ta baştan uyarmıştım. Neyseki ikisinin okulunda da çiçek dışında hediye almakda vermek de yasak.
sevgiler sana Öğretmenler günün şimdiden kutlu olsun.
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilÇok anlamlı bir hikaye Leylak' cım. Çok da güzel kaleme alınmış. Bence yararlı bir hediye olmuş.
YanıtlaSilYaşamının en önemli deneyimi bence.Okuyan bizlere de unutulmaması gereken bir ders.
Bu arada ben de bir çıkarım yaptım okuduklarımdan:
Her hediye umulduğu kadar mutlu etmiyebilir insanı.
Hatta mutsuz da edebilir. :)))
Ellerine sağlık,
Sevgiler...
Sevgili Nurşen,
YanıtlaSilGüzel öğretmenim benim, eski öğretmenim benim.
Bir çorap, ne olursa olsun bir hediye işte. Belkide öğretmen olarak aldığın tek hediyenin sana acısiyle dönmesi senin prensiplerinin darbesi olmuş. Oysa canım öğretmenim bugün öğretmenlerimizin aldığı hediyeler!!!
Sanırım toplumumuzun değişmesiyle sen gibi olan kalan öğretmenlerimiz azınlıkta.
Gerçi velilerimiz de öğretmene hediye almanın yollarını unutmuş olarak işi çığrından çıkarmaktalar.
Torunum daha birinci sınıfda, bir resim yapmış öğretmeni ile kendisi. Öğretmenler günü için değil, içinden geldiği için. Kızım çok güzel olmuş buna birde evde çerçeve yapalım öğretmenler gününde öğretmenine verelim dedi. Bizlerde senin prensibinde yetiştik yetişdirdik çünkü.
Diğer veliler ise öğretmenler günü için çocuk başına 20 tl toplayalım toplu hediye alalım, bunu ayrıca verirsiniz demişler.
İşte Canım toplum buraya geldi ben artık bu toplumda yaşama zorunluluğundan çok yoruluyorum.
Sevgiyle kal canım...
Nurcuğum,
YanıtlaSilNe kadar haklısın, hele ilkokullarda bu hediye işi aldı başını gidiyor. Ben öğretmene kürk hediye edenini bile duydum. Sonra gel de o sınıfta öğretmenden öğrenciye eşit davranış bekle. Ne yazık ki toplumda pekçok şey kokuştu. Ben de senin gibi çok yoruluyorum.
İyi bir hafta dileğiyle...
Asucum,
Gerçekten hiç unutamadığım ve çok üzüldüğüm bir olaydır bu. Sırf çocuğu kırmamak adına kabul ettiğim ve asla kullanmayacağım birşeyin yıllar sonra abartılarak herkesin içinde başıma kakılması çok zoruma gitmişti. Ama hayat bu, beklemediğin şeyler olabiliyor. Temel'in dediği gibi "Bu da bana bir ders olsin"
Sevgiler canım...
Lalecim,
Allahtan kızların okullarında böyle bir yasak getirilmiş, saflık edip benim durumuma düşmezler:))
Berbat bir duyguydu hala aklıma geldikçe kızarıyorum. Millet beni ne sanmıştır:((
Sevgiyle...
ah canım ya.....
YanıtlaSilhayat bazen nasılda dönüp,
uğrayıveriyor eskilere :)
Sevgili örtmen arkadaşım, şahsında bizde emeği olan bütün öğretmenlere saygılar, uzun yolculuğa çıkmış olanların üzerine de nurlar yağsın.
YanıtlaSilYaşadığında çok enteresan ama hayat bu değil mi? Okuyabilene anlayana
çok güzel bir anı teşekkürler paylaştığın için
YanıtlaSilBence hediyenin ne olduğu önemli değil,anlamlı olan birilerinin sizi düşünüp,emek harcaması.Paylaşım da çok güzel olmuş.
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilAslında,çok hoş bir hediye...Bu bayan,zamanında sizden aldığı eğitimin sonucunda,insanca bir davranış sergileyip,hediye almış.Sonrasında pek eğitilmemiş olacak ki,her sonradan görmüşlerin davranışını sergilemiş ve olduğu gibi löp konuşmuş...Cahilin kusuruna bakılmz...Ama onda iz bıraktığınız kesin....