Antalya'ya veda etme zamanı yaklaşırken etkinlikler son hızla devam etmekte. Hava bana resmen kıyak yaptı amiyane deyimle. Bu kadıncağız evinde taş çatlasa 1,5 ay kalabilecek bari güneşli günler görsün dedi sanırım Tanrı. Burada bulunduğum sürece birkaç günü geçmedi serin ve yağışlı hava, bitmek bilmeyen bir pastırma yazı yaşadık. Bugün de yazdan kalma bir gündü ve bunu değerlendirelim istedik, arkadaşlarla park içindeki denize nazır cafelerden birinde buluştuk. En yenisi 20 yıllık olan 10 arkadaş toplandık, aşağıdaki manzarayı izleyerek kahveler, çaylar içip sohbet ettik. Kasımın sonuna yaklaştık ama hala terasta oturup gözümüze giren güneşten rahatsız olabildik. İkindi üstüydü ve güneş doğruca benim üstüme vuruyordu, sizce bunun anlamı nedir, ikindi güneşi kimin üzerine gelir acaba, övünmek gibi olmasın? Bilen parmak kaldırsın. Ben alçakgönüllü bir kadın olduğum için daha fazla açıklama yapmak istemiyorum, arif olan anlar:)))
Akşam ikinci bir etkinlik daha vardı, bugün sona eren Piyano Festivali'nin son konserine, Miriam Mendez ve grubunun Flamenco ağırlıklı gösterisine gittim. "Mozart Sueno Flamenco" adını taşıyan gösteride Miriam Mendez piyanoyla Mozart'ın bazı eserlerini flamenco tarzında yorumlarken arkadaşları da kendisine gitar, klarnet, keman, çello ve vurmalı sazlarla eşlik ettiler. İki de kadın vokalist vardı, sesleri ve flamenko alkışıyla katıldılar gösteriye. Kadınlardan hayli şişman olan ve kırmızı bir şal ve bir çift parlak kırmızı küpe taşıyanın çığlık gibi, insanın içine işleyen çok etkileyici bir sesi vardı. Bu ikili kısa bir flamenco dans gösterisi de sundular aralarına Miriam Mendez'i de alarak.
Bir bölümde Türk Marşı'nı da seslendiren Mendez bu çalışmayı gözleri bağlı olarak yaptı. Zaten kadın piyano çalmıyor adeta onunla oynuyordu, arkası dönükken, sağa-sola bakarken, eğilip doğrulurken sıradan bir iş yaparmışcasına tuşlara basıyordu, gördüğüm en kıvrak virtüozlerden biriydi. Sahneye gri bir Endülüs tarzı elbiseyle çıktı-aslında kırmızı yakışırdı bu gösteriye-ayakları da çıplaktı. Piyanonun soğuk madeni pedallarına çıplak ayakla nasıl bastı anlayamadım, kesin ilerleyen yaşlarında böbrek sorunu çekecektir.
Olağanüstü gösteri 2 saate yakın sürdü ve plaket töreni ile sona erdi. Çıkışta fuayede kapanış kokteyli vardı, bir kadeh şampanya yuvarlayacak kadar iştirak ettik. Antalya günleri sanatsal açıdan çok verimli oldu benim için, 1,5 aylık süreye 9 sinema filmi, 3 tiyatro oyunu, 1 bale, 3 konser, birkaç sergi, bir panel ve bir imza günü sığdırdım ve çok mutlu oldum. Umarım devamı gelecektir...
Çok severim çok isterdim gitmek ruhun beslenmiştir canım
YanıtlaSilValla süperdi Edacım, FB yenilgisine bile fazla aldırmadım konserin etkisiyle:))
YanıtlaSilCevap veriyorum
YanıtlaSilAkşam güneşi güzele, sabah güneşi tembele gelirmiş!
:P
Bir de yahu, maçı BJK kazanmadı mı?
Ne yenilgisi?
:)))
Geç dalganı bakalım Ekmekçim, fırsat bu fırsat. ama Sezar'ın hakkını Sezar'a vermişsin o bakımdan tepriik ederim. Zaten bilmesen şaşardım, sen Herşeyibilenkadınsın ya:) Yalnız sabah güneşinin sidikliye geldiği konusunda bir duyumum vardı, kurutmak için:)
YanıtlaSiloğluna Allah kavuştursun, hayırlısıyla gitmiş neyse ki, sevgiler, iyi geceler...
Akşam güneşi gideceği yeri adı gibi bilmiş.
YanıtlaSilGüzel bir hafta sonu geçirmişsin Leylak'çım. sevindim. İstanbul' lu ortalama insanın bütün bir sezonda hatta çoğunluğun bütün ömrü boyunca göremiyeceği etkinliği sen kısacık zamana sığdırdın. Şeytan diyor Git Antalya' ya yerleş. O zaman ayağım da sorun olmaz. Atlar atlar taksiye giderim her yere. Belli mi olur...Belki...
Neyse hayal kurmayı bırakalım. Iyi geceler canım...
Aaa, ne iyi olur Asucum be, hadi yerleş valla:) Zaten bu kadar çok etkinliği bu kadar kısa süreye sığdırma sebebim antalya'da olmam. Büyük bir şehirde mümkün mü, her bakımdan zor. Nitekim ankara'ya gidince oturucağız evimizde hanım kızlar gibi (sankim durabilirmişim de)
YanıtlaSilTekrar iyi geceler diliyorum...