Dün günün yarısını çalışarak tükettikten sonra attım kendimi sokağa kalan yarısında. Aslında atmasam ya da yürümeyi bu kadar abartmasam iyiymiş, şu anda bacağımı bir sandalyenin üzerinde istirahate bırakmış dizimdeki dehşetli ağrının geçmesini beklemekteyim. Buz tatbikatı ve Voltaren merhem takviyesiyle ağrımı azaltmaya çalışıyorum.
Yoruldum?
Evet.
Kilo aldım?
Evet.
Dizimi zorladım?
Evet.
Yaşlandım?
Hiç de bile, yaşlandıysa dizim yaşlanmıştır, o da dizimin sorunu benim değil:))
İlk durak ülkemizin kâdim bankası Ziraat idi. Oturduğum koltukta sıramın gelmesini beklerken karşı duvarda asılı çerçevedeki, dedem kadar aşina olduğum Mithat Paşa'nın fotoğrafı ile gözgöze zaman geçirdim. Beyaz sakalları ve uçları kıvrık bıyıkları kendisine bir Hulusi Kentmen babacanlığı katsa da yakışıklı adammış rahmetli. Kimbilir gençliğinde ne canlar yakmıştır finansal faaliyetlerinden fırsat bulduysa. Elektronik tabelada elimdeki numara yanınca veda ettim Paşa'ya ve işimi bitirip "Ankara'ya hoşgeldim" bozasını içmek için Akman Pastanesi'ne yollandım. Akman bıraktığım gibi duruyordu şükür, garsonlar bile yaşlanmamış ben görmeyeli. Sarışın olanı yoktu yalnız, ya izinli ya da işten ayrıldı. Yerleştiğimiz portakal rengi masada bozamı içip dayanamayıp ısmarladığım Akman klasiği sosisli sandviçimi yerken yandaki çiftin konuşması çalındı kulağıma. Çiftin erkek olanı, kızıl saçlı, çilli, uzun kirpikli ve hayli hoş olan dişi olanına bir Saadettin Kaynak şarkısının sözlerini okuyordu:
"Kirpiklerinin gölgesi güllerle bezenmiş
Rabbim yaratırken seni bir hayli özenmiş
Bir noktası var gamzelerinde o da benmiş
Rabbim yaratırken onu bir hayli özenmiş"
Yaşı oldukça küçük olmasına rağmen sevgilisine Saadettin Kaynak şarkısıyla övgüler düzen bu genç adamı şiddetle takdir ettikten sonra Akman'dan ayrıldım ve bir alt sokaktaki Dost Kitabevi'ne gittim. Yüksel Caddesi ve Konur Sokak'ın cıvıltısını özlemişim. Ağzım kulaklarımda girdim kitapçıya, uzun uzun inceledim standları ve tatilden getirdiğim cilalanmayı bekleyen taşlarımla birlikte poz veren fotoğraftaki 5 kitapla çıktım. Lale fena halde meraktadır, yazayım isimlerini:
-Seçme Sapan Şeyler/Ferhan Şensoy
-İstanbul'da Kan Var/Mustafa Ziyalan
-Savaş Çağı Umut Çağı/Oya Baydar
-Çimen Türküsü/Truman Capote
-Bahçedeki Gidonları Kromajlı Pırpır da Neyin Nesi?/Georges Perec
He he, sonuncunun ismi çok güzel değil mi? Georges Perec'e bayılırım, çılgın adam. "Yaşam Kullanma Kılavuzu"nu okuyan var mı, harikadır.
Daha bir sürü şey yaptım ama bu post uzayıp gider. Son olarak biraz geç keşfettiğimi utanarak itiraf edeceğim "Ümmüşen"in iki albümünü de satın aldığımı belirteyim. Aslında size "Aritmetik Sevda"yı dinletmek isterdim ama bulamadım. "Yarim İstanbul'u Mesken mi Tuttun" ile idare edin, bu türküyü her dinlediğimde koca göbeği, yanağındaki kahverengi beni ve içleri gülen gözleri ile büyük dayımı hatırlarım, yattığı yerde huzurla uyusun. Bakalım size kimleri ya da neleri anımsatacak?
"Yarim İstanbul'u Mesken mi Tuttun/Ümmüşen"
Yoruldum?
Evet.
Kilo aldım?
Evet.
Dizimi zorladım?
Evet.
Yaşlandım?
Hiç de bile, yaşlandıysa dizim yaşlanmıştır, o da dizimin sorunu benim değil:))
İlk durak ülkemizin kâdim bankası Ziraat idi. Oturduğum koltukta sıramın gelmesini beklerken karşı duvarda asılı çerçevedeki, dedem kadar aşina olduğum Mithat Paşa'nın fotoğrafı ile gözgöze zaman geçirdim. Beyaz sakalları ve uçları kıvrık bıyıkları kendisine bir Hulusi Kentmen babacanlığı katsa da yakışıklı adammış rahmetli. Kimbilir gençliğinde ne canlar yakmıştır finansal faaliyetlerinden fırsat bulduysa. Elektronik tabelada elimdeki numara yanınca veda ettim Paşa'ya ve işimi bitirip "Ankara'ya hoşgeldim" bozasını içmek için Akman Pastanesi'ne yollandım. Akman bıraktığım gibi duruyordu şükür, garsonlar bile yaşlanmamış ben görmeyeli. Sarışın olanı yoktu yalnız, ya izinli ya da işten ayrıldı. Yerleştiğimiz portakal rengi masada bozamı içip dayanamayıp ısmarladığım Akman klasiği sosisli sandviçimi yerken yandaki çiftin konuşması çalındı kulağıma. Çiftin erkek olanı, kızıl saçlı, çilli, uzun kirpikli ve hayli hoş olan dişi olanına bir Saadettin Kaynak şarkısının sözlerini okuyordu:
"Kirpiklerinin gölgesi güllerle bezenmiş
Rabbim yaratırken seni bir hayli özenmiş
Bir noktası var gamzelerinde o da benmiş
Rabbim yaratırken onu bir hayli özenmiş"
Yaşı oldukça küçük olmasına rağmen sevgilisine Saadettin Kaynak şarkısıyla övgüler düzen bu genç adamı şiddetle takdir ettikten sonra Akman'dan ayrıldım ve bir alt sokaktaki Dost Kitabevi'ne gittim. Yüksel Caddesi ve Konur Sokak'ın cıvıltısını özlemişim. Ağzım kulaklarımda girdim kitapçıya, uzun uzun inceledim standları ve tatilden getirdiğim cilalanmayı bekleyen taşlarımla birlikte poz veren fotoğraftaki 5 kitapla çıktım. Lale fena halde meraktadır, yazayım isimlerini:
-Seçme Sapan Şeyler/Ferhan Şensoy
-İstanbul'da Kan Var/Mustafa Ziyalan
-Savaş Çağı Umut Çağı/Oya Baydar
-Çimen Türküsü/Truman Capote
-Bahçedeki Gidonları Kromajlı Pırpır da Neyin Nesi?/Georges Perec
He he, sonuncunun ismi çok güzel değil mi? Georges Perec'e bayılırım, çılgın adam. "Yaşam Kullanma Kılavuzu"nu okuyan var mı, harikadır.
Daha bir sürü şey yaptım ama bu post uzayıp gider. Son olarak biraz geç keşfettiğimi utanarak itiraf edeceğim "Ümmüşen"in iki albümünü de satın aldığımı belirteyim. Aslında size "Aritmetik Sevda"yı dinletmek isterdim ama bulamadım. "Yarim İstanbul'u Mesken mi Tuttun" ile idare edin, bu türküyü her dinlediğimde koca göbeği, yanağındaki kahverengi beni ve içleri gülen gözleri ile büyük dayımı hatırlarım, yattığı yerde huzurla uyusun. Bakalım size kimleri ya da neleri anımsatacak?
"Yarim İstanbul'u Mesken mi Tuttun/Ümmüşen"
heheheheh çatladım gerçekten de... Oya Baydar'ın Erguvan Kapısında kaldım ben...ondan sonra başka kitabını okumamışım hatta şu generalli olanını bile okumadım... Dün akşam Ttail için kitap seçerken baktım da tam 21 kitap var sırada okunması gereken ve eylül ayına kadar kitap almayı yasakladım kendime... söz valla söz...Ama şu komik isimli kitap var ya bak onu merak ettim heheheh belki onu alırım hadi ...
YanıtlaSilBiz de bu mevsimde artık boza neyin kalmaz... taaa ekime kadar falan...hadi gittim ben.. . iyi geceler
hoşgeldiniz Ankara'ya:)
YanıtlaSilÇimen Türküsü'nü okumuştum.
YanıtlaSilSeveceksin, sanırım.
:))
Merhaba..Siz Ankara'nın güzelliklerini yazmışsınız..Ben de bugün İstanbul'un güzelliklerini ifade etmeye çalıştım.Şarkı da çok güzel..sevgiler..
YanıtlaSilSevgili Leylak, kocaman bir hoşgeldiiiin sana, iyiki geldin. Çok özledik biz seni, ama yorma kendini bu kadar, kıyamayız sana. Kendine iyi bak, öpüyoruz...
YanıtlaSilAnkara'ya dönmenize sevindim. Nedense ben, Ankara yazılarınızı daha çok seviyorum.
YanıtlaSilKuaförde yaşanan Aşk-ı Memnu konuşmasından sonra pastanede yaşanan Saadettin Kaynak şarkısı güzel oldu doğrusu:) hoşgeldiniz
YanıtlaSilBende çok özledim Ankara'yı.Hele yüksel caddesini,dost kitabevini..Ahh ahhh :)+
YanıtlaSilHoşgelmişsin Ankara'ya komşum! Güzel günler geçiresin...
YanıtlaSilKitapların çok güzel serin Ankara havasında iyi okumalar Nurşen'cim:))
YanıtlaSilAh pek çabuk dönmüşsünüz Antalya'dan..Bu kadarcık mıydı?Yaz boyu kalacaksınız diye düşünüp burada hevese kalmıştı bu zavallı blogger'ınız..Neyse hoş gitmişsiniz..Bu arada Ankara'yı pek bilmem ama tek gelişimde kaldığım otel Konur Sokak'taydı..Anılarımı tazelediniz..
YanıtlaSilnurşen ciğim hoş geldin ankaraya . haber verseydin akmanda beraber içerdik bozayı hemde görüşmüş olurduk . enkısa zamanda görüşmek üzere semra abla
YanıtlaSilBencede sen degil dizin yaslanmistir:)
YanıtlaSilBirde yazin ortasinda boza mi var Ankarada?
Hemen orayami gelsem ne?
Sevgiler
Pazar günü Ankara'daysanız bir etkinliğe katılmak ister misiniz?
YanıtlaSilNarince,
YanıtlaSilNasıl bir etkinlik bu? Belki uygun olursam katılabilirim.
Süntercim,
Sen benim halimden nasıl anlıyorsun, tabii ki dizim yaşlanmıştır değil mi:))
Boza akman'da her daim bulunur, kışın ılık, yazın buzz gibi. Hemen gel, karşılıklı içelim.
Semra ablam,
Hoşbuldum, arayacağım seni telefonla.
Lezzetli Somunlar,
Yazın Antalya çekilmiyor inanın, bir süre Ankaradayım.
öZLEMCİM,
sağol, sana da sıcak antalya havasında kolaylıklar:)
Sevgili Tijen,
Hoşbuldum, sağolasın. Hepimiz için güzel bir yaz olsun dilerim...
Yurdanur,
Sizin için de dolaşayım oraları. Birazdan yinhe Dost Kitabevine gideceğim, selamınızı söylerim:)
Sevgili Özlem Öztürk,
Hoşbuldum, bu aralar pek yazı girmiyorsunuz. Hadi yazın birşeyler de okuyalım.
Şenizcim,
Hoşbuldum şekercim, senin için Ankara yazıları geliyor:)
Sevdacım,
Hoşbuldum canım, mecbur bir süre yorgunluk olacak ama ne yapalım sağlık olsun...
Sevgili Selma,
Ankara ne kadar güzel olsa da istanbul'la kıyas edilmez. Ne yapalım biz de elimizdekiyle idare edeceğiz artık:)) sevgiyle...
Ekmekçim,
Sen beğendiysen ben de severim mutlaka:)
Sergun,
Hoşbulduk canım, sınavda kolaylıklar diliyorum bu arada...
Ay Lalem,
YanıtlaSilSeni unutmuşum özür, burda boza her dem var, bi koşu gel içelim seviyorsan:)
Akman bozası, Ankara'mda her daim!
YanıtlaSilSoft Bowl kek kalıpları Ankara'ya geliyorlar, Çayyolu'nda olacak. İlgileniyorsanız yer ve saati bildireyim size.
YanıtlaSilnarince.narince@gmail.com