Ne mi yapıyorum? Ne yaptığımı kendim de bilmiyorum. Bu yıl leyleği havada falan da görmedim ama leylek kadar kilometre yaptım sanki. İki gündür şöyle geçiyor günler:
-Ne götürsek, ne götürmesek?
-O çanta bu ayakkabıyla olmaz, mecburen yanımıza bir çanta daha alsak (işin içinde düğün var ya).
-Bu tshirti yedeklesek de mi saklasak, yedeklemesek de mi saklasak?
-Alışverişe gitsek, ne alsak, ne almasak?
-Fiyatta uzlaşmaya çalışırken sesini yükselten satıcıya çemkirsek, yetmedi bir daha çemkirsek.
-O sinirle fırından yeni çıkmış Ankara simidine saldırsak, yanında ayran mı içsek kola mı içsek?
-Kitapçıda geçen haftaki alışveriş sırasında rastlaşıp şakalaştığımız kişiye bir daha rastlayıp şakalaşsak.
-Başka bir mağazada bu defa tezgahtara kızıp çemkirsek, gün itibarıyla bütün satıcıların bize karşı olduğunu düşünsek.
-Almayı düşündüğümüz obje için bir sürü yol gitsek, sonunda dükkanın kapanmış olduğunu görsek, sinirden çatlasak.
-Başkasının karıştırıp dağıttığı sonra da çekip gittiği mağnetler için kibar görünmeye çalışan personel tarafından "Ben yardımcı olsam?" şeklinde üstü kapalı uyarılsak, yeterince çemkirdiğimizi düşünüp bu defa çemkirmesek.
-Tam eve yaklaşmışken en önemli şeyi almayı unuttuğumuzu farketsek, geri dönsek.
-Başka şeyler almak için gittiğimiz aynı parfümeri mağazasında her alışverişte "nemlendirici" alma konusunda ısrar edilsek ve neden nemlendirici kullanmadığımızı her seferinde açıklasak.
-Tek parça halinde eve dönmeyi başarıp ütü yapmaya kalksak, ütünün fişini taktığımız anda elektrik kesilse, 1 saat tekrar gelmesini beklesek.
-Bu kadar dolaştıktan sonra dizimizin ağrısı azsa, sabaha kadar uyuyamasak.
-İstanbul'a gitsek, hepsini unutsak, dizimizi biraz daha ağrıtıp dönsek.
-Maddeleri sıralayıp bitirdikten sonra neden çoğul kullandığımıza şaşıp şaşıp kalsak...
Not: Fotoğraf Bafa Gölü'nden. Müşteriden kalan ekmeklerin davetsiz misafirleri.
-Ne götürsek, ne götürmesek?
-O çanta bu ayakkabıyla olmaz, mecburen yanımıza bir çanta daha alsak (işin içinde düğün var ya).
-Bu tshirti yedeklesek de mi saklasak, yedeklemesek de mi saklasak?
-Alışverişe gitsek, ne alsak, ne almasak?
-Fiyatta uzlaşmaya çalışırken sesini yükselten satıcıya çemkirsek, yetmedi bir daha çemkirsek.
-O sinirle fırından yeni çıkmış Ankara simidine saldırsak, yanında ayran mı içsek kola mı içsek?
-Kitapçıda geçen haftaki alışveriş sırasında rastlaşıp şakalaştığımız kişiye bir daha rastlayıp şakalaşsak.
-Başka bir mağazada bu defa tezgahtara kızıp çemkirsek, gün itibarıyla bütün satıcıların bize karşı olduğunu düşünsek.
-Almayı düşündüğümüz obje için bir sürü yol gitsek, sonunda dükkanın kapanmış olduğunu görsek, sinirden çatlasak.
-Başkasının karıştırıp dağıttığı sonra da çekip gittiği mağnetler için kibar görünmeye çalışan personel tarafından "Ben yardımcı olsam?" şeklinde üstü kapalı uyarılsak, yeterince çemkirdiğimizi düşünüp bu defa çemkirmesek.
-Tam eve yaklaşmışken en önemli şeyi almayı unuttuğumuzu farketsek, geri dönsek.
-Başka şeyler almak için gittiğimiz aynı parfümeri mağazasında her alışverişte "nemlendirici" alma konusunda ısrar edilsek ve neden nemlendirici kullanmadığımızı her seferinde açıklasak.
-Tek parça halinde eve dönmeyi başarıp ütü yapmaya kalksak, ütünün fişini taktığımız anda elektrik kesilse, 1 saat tekrar gelmesini beklesek.
-Bu kadar dolaştıktan sonra dizimizin ağrısı azsa, sabaha kadar uyuyamasak.
-İstanbul'a gitsek, hepsini unutsak, dizimizi biraz daha ağrıtıp dönsek.
-Maddeleri sıralayıp bitirdikten sonra neden çoğul kullandığımıza şaşıp şaşıp kalsak...
Not: Fotoğraf Bafa Gölü'nden. Müşteriden kalan ekmeklerin davetsiz misafirleri.
yoğurdu sarımsaklasak da mı yesek sarımsalamasak da mı?
YanıtlaSilsen dizine dikkat et ablacığım.sinir katsayın da sıcaktan yükselmiştir.
Leylakcığım,
YanıtlaSilNasıl teselli vereyim bu sıralamada yaşananlara bilemedim.
Üstelik, haftasonu İstanbul'da hava sıcaklığı fena, diyeyim sadece de, felaket tellalı olmayayım. Iyy!
kuzummmm, ben sana Koru programı yapacağım çaresiz:))) yoksa buralar fene sıcak hehehehay bi teyze vardı fene sıcak fene soğuk derdi çok sıcak diyeceğine heheh...Olmadı yatarız ağaçların altına hehehe ...
YanıtlaSilLalecim,
YanıtlaSilKoru programı yap koru beni:)))
Sadece oralar değil buralar da fena sıcak, güya Antalya'dan kaçtık. Düğün de en sıcak zamana denk geldi ne yazık ki.
Fene sıcak olursa dediğini yaparız Lalecim, ağaçlar bekleyin bizi:))
Ekmekçim,
YanıtlaSilFelaket tellallığı yapsan da yapmasan da sıcak olacağı belli, bu düğüne gelinecek o da belli:) Çaresiz katlanacağız amma velakin biliyorsun ki ben bir Antalya vatandaşıyım, fazla sıcak komaz bana, nelerini gördüm nelerini:)))
Bence de ıyyy:)))
Kara Kitapçım,
YanıtlaSilSarımsaklısı daha lezzetli oluyor galiba:)
Sıcaktan ziyade yorgunluk etkiledi diyelim ama yapacak bişey yok:))
Öptüm seni...
Kolay gelsin ama zor bir günmüş. Fotoya da bayıldım.
YanıtlaSilNemlendirici kakalamaya çalışan tezgahtarın fırçası eksik kalmış:))
YanıtlaSilİyidir İstanbul, gezer açılırsın biraz. Dizleri de takma kafaya, battı balık yan gider. Sevgiler.
ankara simidinin yanında peynir ve çay gider :))))
YanıtlaSil,kolay gelsin sana canım
Önceki postta seni dizin için uyarmıştım,ama sen daha gitmeden, dizini ağrıya alıştırma çabasına mı girdin :)
YanıtlaSilUmarım eğlenmene engel olmaz,ki hiç sanmıyorum.Kahkahaların bile yeter ve o süper taklitlerin..
Ayıptyır söylemesi sen tüm bu gıcık durumları yaşarken ben Çamlıca' da püfür püfür dantel motifleri yapıyordum:))Yaşasın kötülük...
YanıtlaSilHele sen bi İstanbul' a gel...
Çenebaz,
YanıtlaSilÇok teşekkürler. Ben her yolculuk öncesi böyle iki ayağa bir pabuç durumları yaşarım:))
Nedukcum,
YanıtlaSilSürekli fırça atarak gezdiğim için nemlendirici kakalamaya çalışana fırça yetmedi:)
Valla aynen dediğin gibi, ben fırsat varken eğleneyim, gelince ağrırsa ağrısın dizim:)))
Maviannecim,
YanıtlaSilTeşekkürler. Bende bayılırım simit+çay+peynir kombinasyonuna ama sokakta olunca olmadı:))
Buğdaycım,
YanıtlaSilSen tahmin edebiliyor musun dizim ağrıyor diye eğlenemeyeceğimi:)) Oturduğum yerden oynarım valla:))
öptüm canım seni:)
Asucum,
YanıtlaSilAyıp ayıp hiç yakıştıramadım:))
Gmailine bir bakarsan sevinirim, mail attım sana.
Leylak Hanım,diz ağrılarına henüz yüz vermiyoruz,yani siz de benim gibisiniz..Bizi bırakalım,benim 71 yaşındaki annem diz ağrısından bazen ağlıyor,o bile yüz vermiyor ona rağmen.Siz eğlenmenize bakın,insanlar moralle kanseri yeniyor,diz ağrısını ne yapmaz:)))Sevgiler..
YanıtlaSilSevgili Laylak Dalı niçin nemlendirici kullanmıyorsun kuzum?
YanıtlaSilhoş ben de kullanmıyorum ama sebezsiz tamamen...
Fundacım,
YanıtlaSilçok gencim ve cildim bebek cildi gibi ondan kullanmıyorum deeermişim:))
şaka bir yana acaip terliyor yüzüm nemlendirici sürünce sonra da leke oluyor güneşten, o yüzden hiç kullanmam.
Sevgili Lezzetli Somunlar,
YanıtlaSilValla ben de hiç yüz vermiyorum, ne yapalım Allah başka dert vermesin. Bir yaştan sonra olacak bunlar, kızamık olacak halimiz yok ya:))
Sevgiler...