.

.
.

11 Temmuz 2010 Pazar

TEMİZLİK İŞLERİ 2

Dün daha önce internetten bulup anlaştığım bir temizlik şirketinin görevlileri ve makineleri sabahın köründe bizim eve çıkartma yaptı. Telefonda konuştuğum kişi firmanın sahibiydi ve bana ödeyeceğim küçük servete karşılık 5 temizlik görevlisi ve sanayi tipi makineler vadetmişti. Ben "Hüsniye Hanım", bu vaade ve ödeyeceğim paraya aldanarak özel üniformalı (hatta rengi bile belirlemiştim kafamda, üzerinde siyah harflerle firmanın adı yazan turuncu iş önlükleri), çakı gibi 5 eleman ve Uzay üssünde görülebilecek makineler umarken kapıdan içeri 3 kavruk genç kadın ve arkasına bastığı yumurta topuklu, sivri burunlu ayakkabılarını çıkarma gereği duymayan çakal görünümlü bir genç adam girdi. Sanayi tipi makineler ise tek tekerleği kırık bir halı yıkama makinesi, 5 adet pembe plastik kova, ordan burdan yırtılmış bezler ve birkaç tane en adisinden bulaşık süngeri idi. Olacaklar önceden belliydi ama "görünüşe aldanmamalı", "zarfa değil mazrufa bak", "ummadığın taş baş yarar" tarzı atasözleri bana bunlara çok meraklı ilkokul öğretmenim tarafından bolca belletildiği için "dur bakalım, daha baştan moral bozmayalım" dedim ve temizlik faaliyeti arkası basık kunduralı gencin pembe kovalara su doldurup deterjan eklemesiyle başladı. Tamam ev sürekli oturulmadığı, düzenli temizlik yapılmadığı için biraz fazla bakımsız ve kirliydi ama bu durum önceden belirtilmiş ve normalde ödediğim paranın beşte birine temizlikçi kadın alabilecekken bu sebeple şirket tercih edilmişti. Arkası basık kunduralı genç, kadınlara gerekli talimatı verdikten sonra odalardan birinin duvarını silmeye başladı, ufak bir bölümü sildikten sonra da bezi göstererek "ne kadar kirliymiş, bak silinen yer nasıl temiz oluyor apla" dedi. Sabır telkinlerim fayda etmedi ve kendisine "temiz olsa onca para verip seni çağırmazdım" şeklinde bir çemkirme uçurdum ve "kem küm" tarzındaki cevaplarını dinlemeden odayı terkedip diğer kadınların ev içinde sigara içme önerilerini de şiddetle reddettikten sonra yatışmak için kendime çay aldım. Bir süre sonra anladım ki normalde temizlik elemanı olan bu genç adam kendini bir nevi değnekçi pozisyonuna atamış ve iş yapmaktan ziyade kadınlara emir verip laf üretmekle zaman geçirmeye karar vermiş. Günboyu yorulmadan nasıl çalıştıklarına akıl erdiremediğim sıskacık üç genç kadın evin muhtelif yerlerinde hararetle çalışırken bizim yakışıklı elinde sigarası, bir yandan gevezelik edip bir yandan güya iş yapmaktaydı. Lakin "bitirdim" diye çıktığı her bölüm ya bizzat ben, ya da diğer kadınlar tarafından yeniden temizlenmekteydi. Kurumsal bir temizlik faaliyeti gerçekleştirdiğim için öğle yemeğinin şirket sahibine ait olduğunu düşünsem de bereket tedbirli davranıp bir gün önceden yeterince yemek yapmıştım. Nitekim öğlen vakti gelince bu işin günahını da benim ödeyeceğim anlaşıldı. Sorun etmedim, sonuçta benim için çalışıyorlardı ve zaten yemek yedirmesem içime sinmezdi. Hazırladığım sofraya kadınlardan yalnızca ikisi ve sürekli kaytaran arkası basık kunduralı genç oturdu. Üçüncü kadınsa bir başkasının evinde yemek yiyemediğini söyleyerek aç karnına çalışmaya devam edip benim vicdan tellerini titretti zaten kısa bir süre sonra da evinden gelen telefonla izin isteyip bir saatliğine kayboldu. Bizim sivri burun kunduralı çakma külhanbeyimiz ise "apla eline sağlık, ben bekar olduğumdan ev yemeğine hasret kalmışım" diyerek tabağına konanları götürdü, servis tabağı ve servis kaşığıyla sofraya koyduğum bir başka yemeği ise tabağına almak gereğini bile duymadan "hatırı kalmasın" diyerek 5 parmağıyla ekmeğini bandıra bandıra yiyip artık etti. Cinlerim yavaştan tepeme üşüşüp dururlarken ve temizlik ahalisi yemek sonrası rehavetiyle sigara tellendirirlerken şirketin sahibi çaldı kapıyı. 5. sınıf gazino şarkıcılarının iş bitirici menajerlerine benzeyen patronu görünce elemanların niteliği konusunda şaşırmamam gerektiğini anladım ama artık iş işten geçmişti, anlaşmayı yüzyüze yapmak lazımmış. "Nasıl, bir şikayetiniz var mı?" sorusuna ben kadınların hatırına susmayı tercih edecektim ki böyle kaytarmalara hiç tahammül edemeyen oğlum ardarda şikayetlerini sıraladı. Patron kem küm ettikten, elemanları tek tek denetimden geçirip çakma külhanbeyinin kulağını da biraz büktükten sonra mutfağa yerleşip en çok çalışan kadın temizlikçiye talimatlar vermeye başladı. Bu esnada da masanın üstündeki tabakta duran kavun dilimlerini "buyrun" denmesini bile beklemeden iki parmağının yardımıyla midesine postalamaktaydı. Ben "nasıl bir şirket seçmişim" diye saçımı başımı yolaraktan sağ salim temizliğin bitmesi için duaya başladım. Zılgıtı yedikten sonra "apla" hitabını "hanımefendi"ye çeviren çakma külhanın "bitirdim" diye çıktığı balkonun kapalı bölümünü ise arkasından 3 kadın 1 saat daha uğraşarak ancak temizleyebildiler, tabii patronun gözetiminde.

Daha anlatsam sayfalar dolacak. Sonuçta yaptığım bu hatadan dolayı kendime söylenerek yolladım şirket elemanlarını ve sanayi tipi (!) alet edevatlarını. Kalan dağınıkları toplayıp unutulmuş yerleri temizleyebilmek içinse geceyarısına kadar uğraştım. Yatağa yattığımda ayaklarımı hissetmiyordum. Kıssadan hisse: Eğer temizlik için şirket çağırmayı düşünüyorsanız denemiş birinden öneri almadıkça kesinlikle böyle bir işe girişmeyin. Siz en iyisi güvendiğiniz temizlikçi kadınınızı üstüste birkaç gün alın, inanın daha ucuza gelecek ve daha memnun kalacaksınız.

14 yorum:

  1. Tek diyebileceğim 'geçmiş olsun'
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. Vay kıyamam sana. Evde eşyalar tamam mı bari, sayım yaptın mı?
    Evde tek kadına bile tahammül edemeyen ben, kovardım kesin onları.
    Geçmiş olsun, ne diyeyim. Hayattan alınacak bu dersin de varmış demek ki? Sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. Vallahi geçmiş olsun.
    Dediğiniz gibi güvenilen biri ile bir iki gün çalışmak daha iyi.
    <:))

    YanıtlaSil
  4. Yaa ben zaten internetten bulunan ve daha önce hiçbir tanıdığımın tecrübe etmemiş oldugu şeylere güvenmiyorum. Anca tavsiye edilecek ki kabul edeceğim. İyi ki canınıza- malınıza bir zarar gelmemiş. Ne olur ne olmaz...

    YanıtlaSil
  5. Kıyamam, kıyamam, kıyamam.

    YanıtlaSil
  6. İnsanın parasıyla rezil olması böyle birşey herhalde ,bizimde aklımızda olsun.Geçmiş olsun,sevgiyle...

    YanıtlaSil
  7. Vallahi bence de geçmiş olsun Nurşen'cim.
    Temizlik işlerinin ana fikri kendi işini kendin gör artık bencde:))

    YanıtlaSil
  8. Sevgili Leylağım,ne diyeyim geçmiş olsun, ben dedim yardıma gelelim diye. Bir taraftan Bilge, bir taraftan bendeniz gelecek yaza kadar hallederdik:))Neyse sıkma canını o halde bile kadınları düşünmüşsün ya, kıyamam ben sana. Kendine iyi bak, öğüyoruz...

    YanıtlaSil
  9. Ben de bir temizlik firması mağduresi olarak aramıza katılmanı tebrik eder devamının son bulmasını dilerim :))) Geçmiş olsun Leylakcığım.Ben de saçımı başımı yolmuştum.Üstelik eskisinden daha da kirletip gitmişlerdi kahrolasıcalar !

    YanıtlaSil
  10. kuzuuum çok geçmiş olsun sana...Annem bulaştırdılar gittiler derdi bu gibiler için... her temizlikçin ardında temizliğe dvam ettiğim için hiç şaşmadım ama seninkiler gibi pişkinlerine de rastlamadım hiç...
    Artık uzat bacaklarını güle güle kirlet

    YanıtlaSil
  11. Ne diyim, güle güle kirlenin :))

    YanıtlaSil
  12. lezzetlisomunlar serap12 Temmuz 2010 18:17

    Geçmişler olsun gerçekten.Ben evime hiç almaya teşebbüs etmedim bunları ama banka hayatımın son iki yılı operasyon yönetmeni olarak geçtiği için (yani 'tuvalet kağıdından bile sorumlu içişleri bakanı' diyelim) o kadar iyi biliyorum ki ne mal olduklarını.Alın birini vurun ötekine..Çaycısı ayrı derttir,temizlikçisi ayrı dert..Şubede fare olsa size gelirler 'nasıl yakalayalım' diye..Allah bir daha göstermesin size de bana da..

    YanıtlaSil
  13. Sevgili arkadaşlarım,
    Hepinize çok teşekkürler. Bu kötü deneyimi paylaşmak istedim ki aman temizlik şirketi tuzağına düşmeyesiniz. Temel'in dediği gibi "Bu da bana bir der olsin da!.."
    Sevgiyle kalın...

    YanıtlaSil
  14. tam türk işi.

    tanıdık bir temizlik firması var. olmaz ya, bir daha lazım olursa çekinmeden haber edin.

    YanıtlaSil