Ankara'ya geldik ve "Balkon Bahçe"yi faaliyete geçirdik. İlkbaharda giderken geçen yıldan kuruttuğumuz doğal domates tohumlarını toprağa serpmiştik. Yokluğumuzda sağolsun kızkardeş onları ayırıp saksılara geçirmiş. Geldiğimizde bizi büyümüş domates fideleri karşıladı. Ayırma işlemi biraz geç olduğu için henüz çiçekteler ama yakında meyve vermeye başlayacaklarını umuyoruz hevesle. Sabah balkona çıktım teftiş ettim çiçekleri, fotoğrafladım, yaprakları okşadım, mis gibi domates kokusunu kokladım, bu yıl biraz daha fazla ürün verip bizi sevindirmelerini rica ettim, kırmayacaklarını düşünüyorum.
Sonra biraz caddeyi izledim balkon demirine yaslanarak. O sırada gördüm bastonuna dayanmış, adımlarını zorla atan, her adımda acıyla yüzünü buruşturan yaşlı teyzeyi. 20 metrelik yolu 10 dakikada ancak alabildi, her adımda duruyor, bastonsuz sağ eliyle beline destek yapıyor ve yardım ister gibi etrafına bakıyordu. Bizim evin hizasını biraz geçtiğinde caydı devam etmekten ve zorlukla aksi istikamete çevirdi yönünü. Umutsuzca etrafına bakılırken neyse ki apartmanın altındaki berber salonunun kalfası anladı durumu ve koştu yardımına. Bir sandalye çıkardı dükkanın önüne ve koluna girdiği teyzeye oturması için destek yaptı. Yaş ve hastalık huylarda, alışkanlıklarda bir değişiklik yapmıyor olsa gerek ki adımlarını zorlukla atan teyzemiz oturmadan önce pat pat vurarak minderdeki tozları temizledi, sonra da iri kalçasını zorlukla yerleştirdi sandalyenin oturağına. Kalfa ile aralarında geçen diyalogdan duyabildiğim kadarıyla eczaneye ilaç almaya gitmek niyetiyle çıkmış teyzem ama gücü yetmemiş. İyi kalpli genç, yaşlı kadını oturttuktan sonra eczaneye yollandı ilaçlar için. Sandalyede oturan teyzem bacaklarını dinlendirmenin rahatlığıyla yan taraftaki çiçeklikte ekili fesleğenleri okşamaya ve akşam sefası tohumlarını toplamaya koyuldu. Çektiği acıya rağmen hayatla bağını koparmamasını takdir ettim, bir yandan da günlerdir ağrıyan dizimin ilerde böyle bir duruma yol açıp açmayacağı konusunda endişelere garkoldum. Teyzeyi izlerken çıktı yan apartmanın altındaki ortopedik ürünler satan dükkanın kapısından, anne, baba ve 7-8 yaşlarındaki oğullarından oluşan aile. Küçük çocuğun ayağında ağır olduğu her halinden belli, kalın tabanlı botlar vardı ve buna rağmen çok zor yürüyebiliyordu. Bir ona bir teyzeye baktım ve farkettim ki teyze de çocuğa bakıyor, muhtemelen en azından yaşlılığında yürüme zorluğu çektiğine şükrediyordu, tabii ben de. Daha fazla dayanamadım küçüğün o sıkıntılı adımlarını izlemeye, ellerimde domates kokusu, kafamda 15 dakikada alınmış hayat dersi ile girdim içeriye...
Sonra biraz caddeyi izledim balkon demirine yaslanarak. O sırada gördüm bastonuna dayanmış, adımlarını zorla atan, her adımda acıyla yüzünü buruşturan yaşlı teyzeyi. 20 metrelik yolu 10 dakikada ancak alabildi, her adımda duruyor, bastonsuz sağ eliyle beline destek yapıyor ve yardım ister gibi etrafına bakıyordu. Bizim evin hizasını biraz geçtiğinde caydı devam etmekten ve zorlukla aksi istikamete çevirdi yönünü. Umutsuzca etrafına bakılırken neyse ki apartmanın altındaki berber salonunun kalfası anladı durumu ve koştu yardımına. Bir sandalye çıkardı dükkanın önüne ve koluna girdiği teyzeye oturması için destek yaptı. Yaş ve hastalık huylarda, alışkanlıklarda bir değişiklik yapmıyor olsa gerek ki adımlarını zorlukla atan teyzemiz oturmadan önce pat pat vurarak minderdeki tozları temizledi, sonra da iri kalçasını zorlukla yerleştirdi sandalyenin oturağına. Kalfa ile aralarında geçen diyalogdan duyabildiğim kadarıyla eczaneye ilaç almaya gitmek niyetiyle çıkmış teyzem ama gücü yetmemiş. İyi kalpli genç, yaşlı kadını oturttuktan sonra eczaneye yollandı ilaçlar için. Sandalyede oturan teyzem bacaklarını dinlendirmenin rahatlığıyla yan taraftaki çiçeklikte ekili fesleğenleri okşamaya ve akşam sefası tohumlarını toplamaya koyuldu. Çektiği acıya rağmen hayatla bağını koparmamasını takdir ettim, bir yandan da günlerdir ağrıyan dizimin ilerde böyle bir duruma yol açıp açmayacağı konusunda endişelere garkoldum. Teyzeyi izlerken çıktı yan apartmanın altındaki ortopedik ürünler satan dükkanın kapısından, anne, baba ve 7-8 yaşlarındaki oğullarından oluşan aile. Küçük çocuğun ayağında ağır olduğu her halinden belli, kalın tabanlı botlar vardı ve buna rağmen çok zor yürüyebiliyordu. Bir ona bir teyzeye baktım ve farkettim ki teyze de çocuğa bakıyor, muhtemelen en azından yaşlılığında yürüme zorluğu çektiğine şükrediyordu, tabii ben de. Daha fazla dayanamadım küçüğün o sıkıntılı adımlarını izlemeye, ellerimde domates kokusu, kafamda 15 dakikada alınmış hayat dersi ile girdim içeriye...
Bazen o küçük anlar nasıl da hayat dersi veriyor değil mi insana?
YanıtlaSilDomates fidelerini görünce ben de olsam sevinirdim sanırım:)
Domatın kokusunu buradan da duydum diyebilirim...not: Ağaçtaki o çorap duruyor mu hala :)))
YanıtlaSilYaşasınn!! ''Balkondan Haberler''programı başladı..Özlemiştik hani:))Sevgiler Zehr@
YanıtlaSilEskiden hiç anlamazdım çiçeklerle tohumlarla uğraşan insanları. Çocukken ve gençken. Hiç ama hiç. Aslında 13-14 yaşındayken, değişik renkli gece sefası tohumlarını ortadan ikiye kesip birleştirerek ekip iki renkli gece sefası yapma deneyimim olmuştu ama daha çok biyoloji deneyi kıvamındaydı yaptığım. Şimdi durum çok farklı. O balkondan ben de istiyorum. Hatta bahçe istiyorum ben küçük bir bahçe. Sevgiler çok istanbul'dan...
YanıtlaSilne zaman vıdı vıdı kendi kendime söylensem ben de buna benzer bir şeyler görüyorum. hani sopa misali. gurp diye yutuyorum son sözleri...
YanıtlaSilSizin gördüklerinizi ben yaşıyorum. İbret ala ala.Yoğurt, süt ihmal edilmesin lütfen.
YanıtlaSilLeylak dalıcım , bazen sokakta böyle beli bükük, yüzleri neredeyse yere değecek kadar bükük yaşlılar görüyorum, ah diyorum ya Annem de yaşasaydı da böyle günlerini görebilseydim...
YanıtlaSilBen o meşhur ağrıyan ayağıma dün akşam kocaman bir porselen kaseyi düşürdüm ve şahdım şahbaz oldum:))) Çook öptümm
uzun süre eşimin anneannesiyle aynı apartmanda oturdum.Hayret verecek derecede yeniliğe açık bir kadındı,kadın(çok şükür hayatta)Ama biz şimdi taşındık.En çok benim topuklu ayakkabı sesini özlüyormuş.....
YanıtlaSilYaşamı böylesine gören gözlerle görebilirsek ne kadar çok ders alabiliyoruz değil mi.
YanıtlaSilherşeyin başı sağlık bedenimiz bize nasıl dayanıyor bazen şaşırıyorum o kadar hor kullanıyoruz ki onu
YanıtlaSilsağlıklı günler dileklerimle...