.

.
.

7 Ocak 2010 Perşembe

SIRA SIRA ODALAR, BİRBİRİNİ KOVALAR

"Sıra sıra odalar, birbirini kovalar."
Nedir, bildiniz mi? Tren diyorsunuz ama değil işte. Bu odalar bildiğiniz odalardan değil. İçindeki bütün eşyalarıyla, aksesuarlarıyla, mimari ayrıntılarıyla hayata geçirilmiş bu odalar 7 cücelerin yaşayabilmesi için bile çok küçük. Belki "Parmak Çocuk" sığabilir oraya.

Bugün Kale civarındaki Rahmi Koç Müzesinde "Hayallere Sığmayan Minyatür Odalar" sergisini gezmeye gittik kızkardeşle. Topu topu 2 karış yüksekliğinde, 2 karış eninde ve belki 3 karış derinliğindeki camekanlı dolaplarda sergilenen bu maketler aklımı başımdan aldı. Maket demek yanlış aslında, fazlaca teknik bir deyim. Bunların her biri birer sanat eseri. Çeşitli dönemlere ya da çeşitli kişilere ait odalar aslına uygun olarak birebir ölçülerde küçültülüp hazırlanmış. Eşyalardaki ayrıntılara inanamıyorsunuz. Küçük tırnağınızdan daha minik bir objenin üzerinde orijinalinde ne varsa aynen işlenmiş.

Odaların yaratıcısı Henry Kupjack adında bir Amerikalı. Bazı eserlerde babası Eugene Kupjack'ın da katkısı var. Yeteneğine, hayal gücüne, sabrına ve detaycılığına hayran olmamak elde değil. Bir küçük kız olsam bu odaları gördükten sonra günlerce uyku uyuyamazdım, "benim olsa, bebeklerimin evi olarak kullansam" diye.

Bu oda bir tiyatro kulisi. En ufak bir ayrıntı unutulmamış. Fotoğrafta gördüğünüz makyaj aynalarının kenarındaki ampuller ancak yarım santim büyüklüğünde, tuvalet masalarının üstünde üç milimlik bir ruja kadar hiçbirşey eksik değil.

Bu fotoğraftaki Thomas Jefferson'un yazıhanesi ve yatak odası. Bu çalışmayı sanatçının babası Eugene Kupjack 1964 yılında gerçekleştirmiş.

Bu gördüğünüz ise Thomas Kupjack'in kendi dairesinin birebir küçültülmüş modeli. Uygulama bakımından mükemmel ama dekorasyon anlayışı açısından hiç benim zevkime uygun değil :))


2001 yapımı bir minyatür oda, yine Thomas Kupjack'a ait, XVI.Louis'in yemek odası. Masa örtüsünün kenarındaki milimetrik ölçülerdeki güller ve kurdeleler bile unutulmamış.

Fotoğraftakiler gibi pekçok minyatür odayı görme ve hayran olma şansını yakaladığım için mutluyum. Ne yazık ki görüntüler ışığın yetersizliği ve cam arkasından çekilmesi nedeniyle kaliteli olamadı. Bunlar fikir vermek için zaten, sergi 14 Şubat'a kadar devam ediyor, Ankara'da yaşayan dostlar hâlâ görmediyseniz gidin ve siz de hayran kalın...

Not: Bugün 2010'un ilk haftası bitti. Şurada 51 hafta kaldı yeni yıla, az kalmış, ağacı süslemeye başlasam mı ki?

8 yorum:

  1. Çok mükemmel minyatürlermiş. Beyaz merdivenli evi ben çok beğendim. Gerçi merdiven duvara dönmeyeymiş daha iyi olurmuş:)

    Keşke ben Ankara'da olsaydım. Gerçi senin sayende gezmiş gibi oldum. Eline sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Bu minik işlere hiç aklım ermezdi eskiden beri. Okulunu da okusam, en kral ustasını da bulsam sabır ve ayrıntı işi hassas iş bu minyatür benim gibi heyacanlı tiplere göre değil. Ama dehşetle ve hayranlıkla izledim. İnanılır gibi değil. Yapanın sabrına ve yeteneğine helal olsun.

    :))) Sendeki bu noel ruhu sanırım kimselerde yoktur. :)) Malzemeyi yumuşaklardan seçeceksin unutma.:))

    YanıtlaSil
  3. dehşet-ül vahşet çalışmalar.
    gerçi bunlarla uğraşıcam diye kafayı sıyırmak var işin sonunda.

    YanıtlaSil
  4. Ah prenses fotoğraflardan hiçbirşey anlaşılmıyor aslında, akıllara seza birşeydi, çok beğendim. aslında İstanbul'daki Rahmi Koç Müzesi'nde de açılmış bu sergi ama kaçırmışsın, ben de iyi denk geldim buradakine.Aslında maketlerin herbiri aslına sadık olarak bir odayı örnek olarak yapılmış, çok ilginçti çok.
    iyi geceler ve sevgiler...

    Asucum,
    Hepsini eve getirip evcilik oynamak istedim, aklım kaldı valla. Nasıl bir sabır, nasıl bir emek işidir akıl erecek gibi değil.
    Evet, malzemelerin hepsi süngerden olacak bu defa canım, merak etme sözünü dinliyorum:))
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  5. Sürüden ayrılan koyun,
    Çalışmalar dehşet gerçekten ama adamcağız 70'li yıllardan beri bunlarla uğraştığına ve halen sağlıklı olduğuna göre pek sıyırma sözkonusu değil galiba:)

    YanıtlaSil
  6. Hârikaymış gerçekten.Nasıl haberimiz olmadı.Biz kaçırdık, bâri söyleyeyim de oğlum gitsin.Teşekkürler bu bilgi için.

    YanıtlaSil
  7. İstanbulda da sergilendi ama gidememiştim tembellikten.. sayende görmüş gibi oldum.. teşekkürler.. kültür yumağı...

    YanıtlaSil
  8. Nasıl bir sabır ve yetenek varmış öyle. Hayran olmamak imkansız..

    Umarım gezme fırsatım olur..

    YanıtlaSil