Sabah gelişen bir durum keyfimi kaçırdığı için tatsız gittim kızkardeşle dün gerçekleştiremediğimiz buluşmaya. Onu görmek iyi geldi ama bulutlar dağıldı. Önce Dost Kitabevi'ne girdik, raflar arasında dolaşıp gözümüzü ve ruhumuzu şenlendirdik. Ben "Yeni Çıkanlar"ı incelerken o listesindeki kitapları seçiyordu diğer standlardan. Bu kez kendimi tuttum, evde okunacak yeterince kitap olduğu için saldırmadım raflara ama yine de dayanamayıp Yiğit Okur'un yeni çıkan romanı "Sıfırlamak"ı alıverdim.
Kitapçıdan çıkınca Yüksel Caddesi'nde yürüdük biraz. Yakında yıkılacak olan "Mülkiyeliler" binasını fotoğrafladık hatıra olarak kalması için. Bu gidişle şehirde çocukluğumuza ve gençliğimize ait anısı olan hiçbir mekan kalmayacak.
Sonra da bir başka Ankara markası mekana, "Flamingo Pastanesi"ne oturup yukarıda görülen balbademli ve krokanlı dev boyuttaki pastaları hiç utanmadan gövdeye indirdik. Şu anda vicdan azabıyla kıvranmaktayım:)))
Kızkardeşle vedalaştıktan sonra para çekmek için bir bankamatiğe yanaştım ve neyse ki sorunsuz hallettim bu kez işlemi. Parayı çekerken Bankamatik maceralarımı düşündüm. Öyle sorunlar yaşadım ki yıllar içinde; parayı ele geçirememekten kart kaptırmaya, önümde ve arkamdakilerle tartışmaktan güvenlik görevlisi eşliğinde para çekmeye, kartı makinenin üzerinde para çekimine hazır vaziyette unutmaktan farklı bankaların kartlarını farklı Bankamatiklerde kullanma çabalarına kadar kendimden ve etraftakilerden kaynaklanan yığınla macera. Ama bir tanesi var ki unutulur gibi değil, yeri gelmişken anlatayım:
4-5 yıl önceydi, anneme kötü teşhis konmuş ve ek birtakım tetkikler yapılmaktaydı yani moralimin yerlerde gezindiği bir dönem. Üzüntüden yüz hatlarım yer çekimine ayak uydurmuş, sıkıntım 100 metre öteden bile belli oluyor, hasılı nursuz bir surat sergilemekteyim. O vaziyette hastaneden çıkıp para çekmek üzere banka içine konmuş bankamatiklerden birine girdim. İçerde iki kişi vardı, ben girerken bir tanesi işlemini bitirip çıktı. Bankamatiğe yanaşmadan kapı kenarında beklerken para çekmeye çalışan kadın sandığım kişinin bir travesti olduğunu anladım ama o kadar derdimle meşguldum ki işleminin çok uzun sürdüğünün bile farkına varacak durumda değildim. Gel gör ki o benim yüzümdeki ifadeyi, asık suratımı işleminin gecikmesi nedeniyle kendine bir tavır olarak algılamış olacak ki çalan tep telefonunu açıp ne yaptığını soran karşıdaki kişiye söyle söyledi:
"Ne yapıcam ayol, bankamatikten para çekmeye çalışıyorum ama burada menopozlu bir karı var bana tafra yapıp duruyor."
O kadar üzgündüm ki bırak kızmayı gülemedim bile...
Kızkardeşle vedalaştıktan sonra para çekmek için bir bankamatiğe yanaştım ve neyse ki sorunsuz hallettim bu kez işlemi. Parayı çekerken Bankamatik maceralarımı düşündüm. Öyle sorunlar yaşadım ki yıllar içinde; parayı ele geçirememekten kart kaptırmaya, önümde ve arkamdakilerle tartışmaktan güvenlik görevlisi eşliğinde para çekmeye, kartı makinenin üzerinde para çekimine hazır vaziyette unutmaktan farklı bankaların kartlarını farklı Bankamatiklerde kullanma çabalarına kadar kendimden ve etraftakilerden kaynaklanan yığınla macera. Ama bir tanesi var ki unutulur gibi değil, yeri gelmişken anlatayım:
4-5 yıl önceydi, anneme kötü teşhis konmuş ve ek birtakım tetkikler yapılmaktaydı yani moralimin yerlerde gezindiği bir dönem. Üzüntüden yüz hatlarım yer çekimine ayak uydurmuş, sıkıntım 100 metre öteden bile belli oluyor, hasılı nursuz bir surat sergilemekteyim. O vaziyette hastaneden çıkıp para çekmek üzere banka içine konmuş bankamatiklerden birine girdim. İçerde iki kişi vardı, ben girerken bir tanesi işlemini bitirip çıktı. Bankamatiğe yanaşmadan kapı kenarında beklerken para çekmeye çalışan kadın sandığım kişinin bir travesti olduğunu anladım ama o kadar derdimle meşguldum ki işleminin çok uzun sürdüğünün bile farkına varacak durumda değildim. Gel gör ki o benim yüzümdeki ifadeyi, asık suratımı işleminin gecikmesi nedeniyle kendine bir tavır olarak algılamış olacak ki çalan tep telefonunu açıp ne yaptığını soran karşıdaki kişiye söyle söyledi:
"Ne yapıcam ayol, bankamatikten para çekmeye çalışıyorum ama burada menopozlu bir karı var bana tafra yapıp duruyor."
O kadar üzgündüm ki bırak kızmayı gülemedim bile...
Çatladım gülmekten :)
YanıtlaSilkoyun can derdinde kasap et derdinde...
Hey Allahım :)
Pastaya bittim.. ekrana dalasım geldi.. benim en sevdiğim şey pasta...Bankamatik anın da süper.. :))
YanıtlaSil:)))))))))))))
YanıtlaSilAyy kızz harika anlatmışsın ayollll.
( burda serçe parmağımı sallıyorum )
:))))))))) Çok hoş bir anı Leylak Hanımcım.
YanıtlaSilÜç nolu fotoğrafın üzerinden akanlar gibi eriyip aktım. Ağzımdaki sıvı yoğunluğu hat safhada. Şaka şaka:-))Ama görüntü enfes.
YanıtlaSilKeşke bankamatikler bir gün dile gelse de önlerinde yaşananları anlatsa. Daha neler neler vardır kim bilir?
neeeeyyy o bina yikilcak mi :O
YanıtlaSilharika cok güzel oldu!
manyaklar!
Üzgünüm kendimi tutamadim!
yani manyak kelimesini yikma izni verenlere söyledim :)
YanıtlaSilneden yıkılıyor Mülkiyeliler binası? çok üzüldüm:-(
YanıtlaSilKitap raflarında kaldı gözüm.Bankamatik maceralarımız benzer.Mülkiyeliler binası için üzüldüm.Bu zihniyet Cumhuriyetimizin tüm kurum ve kuruluşlarını yıkarak gözden çıkaracaklarını sanıyor.
YanıtlaSilSelam ve sevgiler.
Sevgili arkadaşlar,
YanıtlaSilMülkiyeliler Binası'nın yıkılması konusundaki tepkilerinize bir açıklık getireyim. Binayı belediye değil Mülkiyeliler Vakfı yenilemek amacıyla yıkıyor. Fakat epey tartışma var bu konuda. Bir kısım mülkiyeler ve Mimarlar odası karşı çıkıyor, şehrin tarihine damga vuran, anısı olan bir yer olduğu için o şekilde kalmasını istiyorlar. Vakıf ise daha modern ve işlevsel olması amacıyla yıkıp yenilemeyi düşünüyor. Sonuç kararı son anda bir değişiklik olmazsa yıkılması yönünde, bakalım bekleyip göreceğiz ama insanın içi acıyor.
nedir bu eskiyle alıp veremedikleri. zenginlik göstergesi çirkin avm yapmaktan başka bir şeyden aldıkları yok.
YanıtlaSiltabi bir de yayaları yok sayıp sadece araçlar için etrafı çirkinleştirme projeleri var,es geçmemeli :(
sonuç ruhsuz, görmemiş mekanlar...