Dün bana para vermekte cimrilik yapan Bankamatiklerden intikamımı aldım, hiçbirine yüz vermeyip doğruca daldım bankadan içeri, kuruşuna kadar saydılar paramı avucuma. Ardından amorti çıkan Milli Piyango biletimi verip paramı aldım ve bayiin hemen yanındaki YKY Kitabevi'ne girip kitaba çevirdim: "Özdemir Asaf: Çiçek Senfonisi". Böylece bütün şiirleri piyangodan çıkmış oldu, harika. Diyor ki üstad:
"Her insanın bir öyküsü vardır ama her insanın bir şiiri yoktur."
Merak ettim, acaba ben şiiri olan insanlardan mıyım, keşke olsam...
Sonra Sakarya Caddesi'nde dolaştım, balıkçıların arasında. Nedense bana en çok deniz kokusu getiren balığı seçtim, barbunya. Ve zargana ile tanıştım.
Hakan Günday'ın "Zargana" diye bir kitabını okumuştum, neye benzer bu balık diye merak ederdim, gördüm, rahatladım. Sıfır beden mankenlere benziyor, ince, uzun, itici bir görünüşü var, sipsivri de bir burnu. Nasıl temizlenir, neresi yenir anlamadım, yılan gibi birşey, ıyk.
Balıkların temizlenmesini beklerken her gördüğümde bana Cevdet Çağla'nın güzelim şarkısı "Şu göğsüm yırtılıp baksan dikenler aynı güldendir/Şikayet bilmeyen kalbim kanar hep aynı eldendir"i hatırlatan tahta heykelin yanına gittim. Acaba yontucusu aynı şarkıyı geçirmiş midir aklından heykeli yaparken? Bu heykeller geçen yaz Sakarya Caddesi'nde kurulan atelyelerde yapıldı ve caddenin
muhtelif yerlerine yerleştirildi, o zaman daha parlak ve daha güzeldiler.
Yağmur, rüzgar biraz zarar vermiş ne yazık ki, yine de şenlendiriyorlar bulundukları mekanı.
Biz balık, heykel bakınırken dikkatimizi çekti, insanlar bir yere odaklanmışlar, kimi fotoğraf çekiyor, kimi seyrediyor. Ne oluyor diye biz de girdik aralarına, bir baktık Şarlo ve Çiçekçi Kız dolaşıp duruyor ortalıkta. Arkasında da 5-6 kişi ellerinde "Şarlo tekel işçisinin yanında, biz de Şarlo'nun yanındayız" yazan pankartlarla takipte. Şarlo kılığındaki komik bıyıklı ince uzun genç ve yanındaki kepini gözlerine kadar indirmiş, kolunda çiçek sepeti taşıyan refakatçisi caddedeki satıcıların herbirine ayrı ayrı uğrayarak Türk-İş Genel Merkezi'ne doğru yollandılar. Satıcılar çok komikti, kimi Şarlo'nun eline hamsi tutuşturuyordu, kimi elma. O da eline verilenleri hiç konuşmadan ilk kez görüyormuş gibi inceleyip iade ediyordu. Durum öyle komik hale geldi ki satıcılardan biri: "Yenge niye hiç konuşmuyor bizimle?" diye soruverdi. Ah, yurdum insanı, bu balıkçılar çok alemler, ben balık tezgahlarının fotoğrafını çekerken de biri: "Hangi televizyon?" diye sordu. "Ev televizyonu" cevabını alınca da "Yenge sen de pek hazırcevapmışsın be, ben de aklım sıra seni kafaya alacaktım" dedi, iyi mi, hayranım samimiyetlerine Sakarya esnafının...
Biz balık, heykel bakınırken dikkatimizi çekti, insanlar bir yere odaklanmışlar, kimi fotoğraf çekiyor, kimi seyrediyor. Ne oluyor diye biz de girdik aralarına, bir baktık Şarlo ve Çiçekçi Kız dolaşıp duruyor ortalıkta. Arkasında da 5-6 kişi ellerinde "Şarlo tekel işçisinin yanında, biz de Şarlo'nun yanındayız" yazan pankartlarla takipte. Şarlo kılığındaki komik bıyıklı ince uzun genç ve yanındaki kepini gözlerine kadar indirmiş, kolunda çiçek sepeti taşıyan refakatçisi caddedeki satıcıların herbirine ayrı ayrı uğrayarak Türk-İş Genel Merkezi'ne doğru yollandılar. Satıcılar çok komikti, kimi Şarlo'nun eline hamsi tutuşturuyordu, kimi elma. O da eline verilenleri hiç konuşmadan ilk kez görüyormuş gibi inceleyip iade ediyordu. Durum öyle komik hale geldi ki satıcılardan biri: "Yenge niye hiç konuşmuyor bizimle?" diye soruverdi. Ah, yurdum insanı, bu balıkçılar çok alemler, ben balık tezgahlarının fotoğrafını çekerken de biri: "Hangi televizyon?" diye sordu. "Ev televizyonu" cevabını alınca da "Yenge sen de pek hazırcevapmışsın be, ben de aklım sıra seni kafaya alacaktım" dedi, iyi mi, hayranım samimiyetlerine Sakarya esnafının...
Evet, Şarlo ve Çiçekçi Kız esnafla muhabbet halinde. Bunlar geçenlerde İstanbul'da ulaşıma yapılan zammı protesto için de böyle bir gösteri yapmışlar okuduğuma göre.
Alışveriş bitti, gün güzeldi. Günü güzelleştiren en önemli şey de bir çiçekle yenen öğle yemeğiydi. Kısacık bir öğle tatiline sığdırılan uzun bir sohbet eşlik etti yemeğe. Sardunya, teşekkürler canım, mutlaka tekrarlayalım...
Sen şiirin ta kendisisin Leylak' cım.
YanıtlaSilYaşadığın günü önemsiyor, onu anlatılmaya daha iyisi başkalarının da zevkle izleMesine değer kılıyorsun. Ben de evimin dışında iyi bir gözlemciyimdir. Bunu yapmayanlar da bence seni okuduktan sonra etraflaRINA BAKMANIN GÖRMENİN, ANLAMLAR YÜKLEMENİN ZEVKİNE YARACAK. yAŞAMLARI DAHA DA RENKLENECEK BÖYLECE.Yanlışlıkla büyüğe takılmış parmağım.Düzeltmiyorum işte. Ne diyordum...Evet seni okumak çok hoş. Bir de Cevdet Çağla' nın şarkısı. Bir de o heykel. Ve hepsi çok hoş.
Sevgiler canım...
Büyük harfle yazılan yazıya çok alındım, öncelikle onu belirteyim, ne yani bağırıyor musun bana:))))) Korktum:((
YanıtlaSilAsucum harikasın ya, pek güzel şeyler yazmışsın, şımardım:) Cevdet Çağla'nın o şarkısı en sevdiğim şarkılardandır. Nasıl güzel sözlerdir bunlar, ne duygu adamlarıymış bu insanlar, nereye gittiler?
aşurede hem gözüm hem aklım kaldı, kader utansın...
iyi geceler...
:) senin şiirin 'yaramaz çocuk' ama henüz yazılmadı.. İyi fotoğraf gözün olduğundan belli iyi gözlemci olduğun. Ankara'da olmamakla ben çok şey kaçırıyormuşum gibime geliyor sanki? Ah o eski şarkıların gözü kör olsun (mu)?
YanıtlaSilÖptüm gittim.
Ne çok 'olmak' sözcüğü kullanmışım..
Şiir okuyanın şiiri vardır leylakcım, senin yazıların zaten birer şiir.
YanıtlaSilKopya çekmedim, hissettiklerim bu:)
Zargana aslında çok güzel bir balıktır, gerçi görünümü iticidir ama lezzeti gerçekten iyidir.
Ankara bu günlerde benim çok ilgimi çekiyor canım, tekel işçilerinin direnişini saygıyla izliyorum ve bir ara yanlarında yer alıp konuşmayı çok istedim.
Yürekten sevgiler...
oooh piyangonun büyüğü sana çıkmış Leylak Dalıcım.
YanıtlaSilZargana olan tezgahlara bakmam bilei nasıl huylanırım anlatamam. Kılçığı yeşildir.Al bakalım bu da şiiri :))
BEN BİR ZARGANA BALIĞIYIM
BEN BİR ZARGANA BALIĞIYIM...
.
Sen;
Sen hiç sabahın ilk saatlerinde
Karanlıkları henüz yırtmadan güneşin ışığı,
Bir tekneden baktın mı bir tanem
Denizde yakamozlar yaratan zargana balıklarına…
Hiç gördün mü?
Kapkara deniz suyunda ki ay ışığı parıltılarını
Hiç duydun mu o esrarlı yakamozun sesini?
Şırıltılar atarak ilerlerken zargana balıkları
Teknenin kenarında sana ortak gibi
Karanlıkların esrarında...
Ama sonlarını düşünmeden ilerlerken
Teknenin kenarında yakamozlar saçarak
Az sonra bir tuzakta buluşacaklarını...
Tıpkı benim gibi
Tıpkı yüreğimdeki yakamozlar gibi...
Düşeceğimi düşünmeden senin tuzağına
Bilmeden yaklaşıyorum yaşamımın uzağına...
Yakamozlar saçarken yüreğimdeki titreşimler
Senden aldığı ay ışığı misali
Sevginin kucağında can vermek için yarışıyor sanki zamanla
Tekne sen, ay ışığıda senden geliyor..
Sabahın karanlığını yırtmadan güneşin sımsıcak ışıkları
Sevdam okyanus sanki küçücük Karadeniz sahillerinde
Ecelim beklerken beni
Bilmeden.. bilemeden yarışıyorum seninle sanki....
Hani?
Tekne sendin.. ay ışığı senden geliyor ya hani?
Seni sevindirmek için
Yakamozlar saçıyorum ya sana şirin görünmek adına....
Ecelimin sonuna sevinçle koşuyorken karanlık sularda
Bakışlarımı göremezsin, sevgimi duyamazsın bilmeden..
Ölüme koşarak gidiyorum sevgilerimi sunarak sana
Tuzağına düşeceğim anı beklerken sen
Sana sevgilerimle son bakışlarımı atıyor olacağım ben...
Çünkü;
Yakamozlarımın beni ele verdiğini bilmiyorum...
Bir zargana balığıyım ben....
metin kaya ilhan
Başlık içimi açtı''Güzel bir gün''. Çok sevindim. Hep güzel geçsin günlerimiz.
YanıtlaSilPiyango biletini çiçek açsın diye mi almıştın? Ben yok olup gidinceye kadar bilet almayı tercih ederdim doğrusu. Çabuk pes etmişsin Leylak'ım.
Cevdet Çağla'nın şarkısıyla ne güzel örtüştürüvermişsin tahta heykeli helâl olsun.
Balıklarla pek aram yok daaa şu pastanın tarifi yayan geliyor galiba. :-(((
Dikkat ediyorum ki, Ankara senin ruh durumuna paralel olarak güzelleşip çirkinleşiyor.Böylece benim Ankara'mı bana her haliyle anlatmış oluyorsun.Çok güzel anlatıyorsun hem de.Sanırım leylaklar açarken orada olamayacağım ama üzülmüyorum. Sen orada olursan leylak kokularını bana yollarsın yazılarınla nasılsa. O leylakların kokusu sana şiir için ilham vermez mi?
YanıtlaSilne güzel bakıyorsunuz hayata.her sabah okuyorum sizi,içime güneş doğuyor.günleriniz hep güzel geçsin.
YanıtlaSilSayende benim de günüm güzel oldu. Yine güzelleştirelim mi günleri? Arayı açmadan;)
YanıtlaSilSardunya
ne ironi.
YanıtlaSilsen kar eden devlet kurumunu üç otuz paraya sat. satın alanlar 2 sene sonra üç katına bir başkasına satsın !
sonra kar eden fabrikaları kapat, işçilere de yetim hakkı yiyen muamelesi yap. iyi de herkes bu kadar salak mı ?