.

.
.

24 Ekim 2010 Pazar

PAZAR'IN "EN"LERİ...

Bugün gözümü açtığımda saat 12'ye geliyordu. Kendime tok ve güçlü bir "Maşşallah" çektim. Malum sözdür, bilirsiniz: Kavun, karpuz ve (leylak) yata yata büyür. Ben de kalktığımda boyca değilse de enlemesine giderek büyüdüğümü farkedip mutlu oldum. "Ağırlığınca altın" ödüllü bir yarışma açılırsa katılıp zengin olma hayalleri kurarak mutfağa yöneldim. Ödül miktarını biraz daha arttırmak arzusuyla güzel bir kahvaltı hazırladım. Sonrasında da elime kahvemi alıp kanepeye yayıldım. Yaşasın miskinlik...

Pazar'ın Kitabı: Miskinliğime ve kahveme eşlik eden kitap Mario Levi'nin yeni çıkan "İçimdeki İstanbul Fotoğrafları" oldu. Yazar dedesinin ölümü üzerine kendi iç dökümlerini İstanbul'u fon alarak anlatmış kitapta. Semt semt dolaşarak kendine kendini anlatıyor.

Pazar'ın Keki: Kitabın üçte birini tamamladıktan sonra miskinlik kotamı doldurduğuma kanaat getirip tarçınlı kek yapımına giriştim. Esasen süper komik bir silikon kalıbım var, yepisyeni. Hemi de balkabağı biçiminde. Gel gör ki bu evdeki fırına sığmıyor, mecburen yarısını kullanıyorum, ölçüleri de kafadan atıyorum ve her seferinde ölçülü keklerden daha kıvamında ve lezzetli sonuçlar alıyorum. Bu seferki de misler gibi oldu, aferin bana...

Pazar'ın Reçeli: Keki hazırlayıp fırına atınca aşka geldim. Dün bahçeden toplanmış çekirdeksiz Ege üzümleri geldi bize. Tanelenmiş olanları reçel yapmaya karar verdim. Annoya'nın hesabı üzümün yanısıra aklıma ne gelirse, canım ne isterse koydum reçelin içine; rendelenmiş ayva, karanfil, bir limonun suyu ve kavrulmuş file badem. Sonuç üzümden dolayı benim damak tadıma fazla şekerli gelse de reçel olarak hoş oldu doğrusu. Bir aferin daha bana...

Pazar'ın Araması: Bir nedenle "mutluluk" sözcüğünün Azeri dilindeki karşılığını merak ettim ve internette bulduğum Azerice sözlükte "mutluluk" yazıp arama yaptırdım. Sözlük kelimenin karşılığını yazmadığı gibi çok kızdı bana ve şu sözlerle azarladı:
"Ahtardıgınız mutluluk sözü lugetimizde yohtur. Lütfan eylence yerine eylence ahtarmayın. Bu şekilde tapmayabilersiz. Siz düzgun yazdıysanız demak ki mutluluk lugetimizde mövcut deyil."

Ve son olarak Pazar'ın Şarkısı: Bütün bunları yaparken bu şarkıyı dinledim ve eşlik ettim. Belki daha güzel söyleyenler vardır ama ben Suzan Kardeş'in yorumunu tercih ettim, çünkü evinin mutfağında söylüyormuşcasına doğal. Linki tıklayın ve siz de hem dinleyip hem söyleyin:
Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın

16 yorum:

  1. Bence tam pazara yakışır bir pazar olmuş :) hala gülüyorum azeri çeviriye :)))yine kibarca paylamış hiç olmazsa..Şimdi gece gece keki gördüm canım çekti iyi mi..Hiç üzüm reçeli yemedim eminim çok güzel olmuştur.Sonuca bakınca ama hiç miskin bir pazar olmamış :)sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Bu kek de çok güzel görünüyor.Tarif istiyorum...
    Ama çok yormuşsun bugün kendini.Biraz da istirahat.

    YanıtlaSil
  3. Mutluluğun Azericesi "xoşbəxtlik" miş, yani hoşbeştlik. Kek de, reçel de çok güzel görünüyor, ellerine sağlık. Mario Levi'yi yazar olarak çok seviyorum. Daha önce Lunapark Kapanı, Karanlık Çökerken Neredeydiniz romanlarını okumuştum. Bunu da listeye alalım bakalım.

    YanıtlaSil
  4. Hımm kitabı merak ettim her zamanki gibi, kek ve reçel şahane görünüyor:)
    Pazar güzel geçmiş gibi:))
    Haftan da güzel geçsin canımcım:)

    YanıtlaSil
  5. Aslımıza dönüyoruz işte, eskiden ölçü/tarif mi vardı? Kekin de acayip güzel duruyor reçelin de... Pazar tembelliğine ne çok şey sığmış ;)

    YanıtlaSil
  6. Kek süper gözüküyor.Ağzımın suyu aktı valla..Ben de isterem o kekten:)

    YanıtlaSil
  7. MUhteşem bir pazar olmuş, bizi de ortak ettiğiniz için teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  8. Leylak Ablacığım ne güzel bir pazar geçirmişsin bu "en" lerle. Mario Levi' ye bayılırım ama henüz bu kitabını okumadık, okunacaklar listemde. Kek ve reçel süper görünüyor sen zaten öylesin bana öpücükler göndermek kalıyor, sevgilerle:))

    YanıtlaSil
  9. Merhaba Leylak Dalı Örtmenim,
    Rica etsem ödülünüzü almak üzere bloğuma uğrar mısınız ?
    teşekkür ederim şimdiden...
    sevgiler...

    YanıtlaSil
  10. Sevgili Oya Kayacan'a yerden göğe katılıyorum: Allahtan miskin bir Pazar geçirmişsiniz..Maazallah bi de çalışkan tarafınızdan kalksaymışsınız ne olacakmış kimbilir..İlahi:))Ellerinize, kaleminize sağlık..(Bu arada üzüm reçeli bana Pamuk Nine'mi hatırlattı Allah uzun ömürler versin..)

    YanıtlaSil
  11. bize her gün pazar olsa :)

    YanıtlaSil
  12. 12 ye kadar uyumak mı bu bir mucize olmalı, anne kadayıf beni dövüyor, anne kaymak bana tükürdü, karnımız acıktı, gibi daha buraya yazamadığım cümleler geçidi ile pazar sabahları en geç sekizde başlar hayat..Kekte mis gibi görünüyor doğrusu canım çekti:))Sevgiler.

    YanıtlaSil
  13. Böyle pazara can kurban:) Hem ruhunuzu, hem midenizi, hem kulağınızı, hem beyninizi, hem bedeninizi doyurmuşsunuz, daha ne olsun:)) daha niceleri sizinle olsun...

    YanıtlaSil
  14. Hocam, ne güzel yazdınız, ne güzeldir o fotoğraflar...

    kek nefis görünüyor :)

    mario levy' nin o kitabını merak ediyorum, okuyacağım inşallah.
    marc levy ile çok karıştırıyorum onu.
    sözü açılmışken: "ölen bir anne yanan bir kitaplıktır." diyor marc levy.


    mutluluklar Hocam...

    YanıtlaSil
  15. Ne kadar beceriklisin maşallah. Reçel için bir hafta, kek için en az iki gün düşünürüm ben:))) Çoğu zaman da vazgeçerim:)))

    YanıtlaSil
  16. ayol bu hem gözüme hem gönlüme layık bu görüntüler benden nasıl kaçmış. Bana bak o kekler gözümden kaçıyor sanma. File bademli kekinden sonra bi de bu... Sen uzmanlık alanlarının bir kısmını bizden saklamıyon dimii:)

    YanıtlaSil