-Çoklukla bilgisayar başında oyalandım; blog, face, mail arası dolaştım durdum. OİP'in deyimiyle "sosyal paylaşım" yaptım.
-Gün boyu başım ağrıdı, hala da ağrıyor.
-Gidip gelip kıvama gelen kornişon turşumuzdan yedim, pek güzel olmuş.
-Bir ara yatıp uyumayı denedim, uyuyamadığım gibi başımın ağrısı daha da arttı.
-Kalktım, bir film koydum, "Wild Target". Türkçesi "Sevgili Hedefim" mi ne? Yapacak başka işiniz yoksa izlenecek cinsten birşey. Duygusal, titiz, steril bir kiralık katil, deli-dolu, çılgın bir hırsız kız, aralarına tesadüfen katılmış saf, salak ama ruhunda katillik yeteneği olan bir delikanlı. Gerisi kaçma, kovalama, öldürme şu bu. Bir de kızın Yeşim Büber'e olan benzerliği şaşırtıcıydı. Kaç kere ara verdim bilinmez. Kahve arası, meyve arası, kitap okuma arası, telefonla konuşma arası.
-Son arada mutfağa gidip yukarıdaki keki pişirdim. Bol kakaolu, üzümlü, file bademli.
-Film bitti, yemek hazırlığı başladı. Yemek dediysem balık kızarttım. Onlar kızarırken ben de "Victoria'nın Dansı"nı okudum. Bu Antonio Scarmeta'nın bir romanı, bitmek üzere. Daha önce "Ateşli Sabır"ı okumuştum aynı yazardan. Okumayanlara şiddetle öneririm, çok güzeldir. "Postacı" adıyla filme de çekildi.
-Şimdi yemek yendi, bulaşıklar yerleşti, mutfak toparlandı. Dışarda yağmurun şırıltısı. Eh çay da demlendi, bir dilim kek ve bir fincan çay iyi gider değil mi?
-Gidip gelip kıvama gelen kornişon turşumuzdan yedim, pek güzel olmuş.
-Bir ara yatıp uyumayı denedim, uyuyamadığım gibi başımın ağrısı daha da arttı.
-Kalktım, bir film koydum, "Wild Target". Türkçesi "Sevgili Hedefim" mi ne? Yapacak başka işiniz yoksa izlenecek cinsten birşey. Duygusal, titiz, steril bir kiralık katil, deli-dolu, çılgın bir hırsız kız, aralarına tesadüfen katılmış saf, salak ama ruhunda katillik yeteneği olan bir delikanlı. Gerisi kaçma, kovalama, öldürme şu bu. Bir de kızın Yeşim Büber'e olan benzerliği şaşırtıcıydı. Kaç kere ara verdim bilinmez. Kahve arası, meyve arası, kitap okuma arası, telefonla konuşma arası.
-Son arada mutfağa gidip yukarıdaki keki pişirdim. Bol kakaolu, üzümlü, file bademli.
-Film bitti, yemek hazırlığı başladı. Yemek dediysem balık kızarttım. Onlar kızarırken ben de "Victoria'nın Dansı"nı okudum. Bu Antonio Scarmeta'nın bir romanı, bitmek üzere. Daha önce "Ateşli Sabır"ı okumuştum aynı yazardan. Okumayanlara şiddetle öneririm, çok güzeldir. "Postacı" adıyla filme de çekildi.
-Şimdi yemek yendi, bulaşıklar yerleşti, mutfak toparlandı. Dışarda yağmurun şırıltısı. Eh çay da demlendi, bir dilim kek ve bir fincan çay iyi gider değil mi?
antonio scarmeta, not alındı.
YanıtlaSilevde oturmalı ama bol faaliyetli bir gün olmuş Sevgili Leylak Dalı' nın şen bülbülü...
YanıtlaSilamanın o nası bi kek öyle...
YanıtlaSilbu sabah öyle kötü bir film izledim ki...
Amaaan kek pek güzel görünüyor, ben çayı boş hiç içemiyorum yanına mutlaka birşeyler arıyor gönlüm, ellerinize sağlık.
YanıtlaSilKek nefis görünüyor, ben de gidip gelip dışarıyı izliyorum, koşturan ıslanan insanları, elimde de çayım, arada kitabım:))kendine iyi bak, öpüyoruz...
YanıtlaSilhani bana hani bana demişşş....
YanıtlaSil:)
Kek çekti canım, gidiyorum mutfağa oğluma kek yapmaya:)
YanıtlaSilAh Sevgili Şenizcik o gün, yollarda elinde FB valizi 19 mayıs stadyumu B kapısını bulup Havaş'a yetişme telaşındaydı :( ama en büyük dinlendiricimse her oturduğum yerde açıp okuduğum Ahmet Ümit'in Bab-ı Esrar adlı kitabı oldu..
YanıtlaSil