Artık iyiden iyiye kendini hissettiren sonbaharın ilk Pazar'ında kitabımın eşlikçileri: Kahve+çikolata+yeni edindiğim Kalanchoe çiçeği (biz ona aile arasında Kayınço diyoruz)+başağrısı.
Şu sıra İstanbul'un yemek kültürüyle fena halde haşır neşirim. Kendim için birşey istiyorsam namerdim sevgili İstanbullu kârîlerim, herşey sizin için:)
İlginç birşey okudum kitapta, paylaşayım:
Balık yemeklerinin İstanbul'un Müslüman halkı arasında yaygınlaşması 19. yüzyıl başlarında olmuş. Öncesinde uzak durma sebebi balıkların boğulan insanların etini yedikleri düşüncesi ve balığın üzerine su içilirse canlanacağı inancı imiş. (Şimdi balığı yediniz, üstüne de suyu içtiniz, amanın iki saat sonra ağzınızdan hem balık hem de yediği adam fışkırırsa ne olacak, ay Allah etmesin:) Gerçi ikincisi batılı yazarların iddiası imiş ama eminim ki payı vardır. Ancak Batılılaşma akımları, gayrımüslim komşulardan gelen enfes balık kokuları ve kırmızı ete göre ucuz oluşu sonuçta bizi de balığa alıştırmış. Hatta 2. Dünya Savaşı'nın yokluk ve karne yıllarında beslenmeye önemli katkı sağlamış. Bunda o yıllarda Boğaz ve Marmara'da görülen balık bolluğu da etken olmuş tabii ki.
Ne dersiniz, bu akşam balık yesek mi ki?
Şu sıra İstanbul'un yemek kültürüyle fena halde haşır neşirim. Kendim için birşey istiyorsam namerdim sevgili İstanbullu kârîlerim, herşey sizin için:)
İlginç birşey okudum kitapta, paylaşayım:
Balık yemeklerinin İstanbul'un Müslüman halkı arasında yaygınlaşması 19. yüzyıl başlarında olmuş. Öncesinde uzak durma sebebi balıkların boğulan insanların etini yedikleri düşüncesi ve balığın üzerine su içilirse canlanacağı inancı imiş. (Şimdi balığı yediniz, üstüne de suyu içtiniz, amanın iki saat sonra ağzınızdan hem balık hem de yediği adam fışkırırsa ne olacak, ay Allah etmesin:) Gerçi ikincisi batılı yazarların iddiası imiş ama eminim ki payı vardır. Ancak Batılılaşma akımları, gayrımüslim komşulardan gelen enfes balık kokuları ve kırmızı ete göre ucuz oluşu sonuçta bizi de balığa alıştırmış. Hatta 2. Dünya Savaşı'nın yokluk ve karne yıllarında beslenmeye önemli katkı sağlamış. Bunda o yıllarda Boğaz ve Marmara'da görülen balık bolluğu da etken olmuş tabii ki.
Ne dersiniz, bu akşam balık yesek mi ki?
çok devasa oluyor o çiçek leylaaam. başta fiti fiti güzel açıyor. sonra yapraklar filan abarıp amazon oluyor. "oldu işte yarın beni yiyecek bu" tedirginliği yaşatıyor kişiye.
YanıtlaSilbu arada senin şu keyif sehpalarına da hastayım, bi yandan da bende yok diye de kıskanıyorum. kaavenin yanındaki minik kurabiyeler hatta kitap ayracı. hepsi şahane :)
Varem gidem kendime balık alem.
YanıtlaSilZaten tavuk hormonlu, kırmısı et virüslü başka da seçenek yok.
Kalanchoe benim bu seneye kadar (bu sene karanfil)hemen hemen 5-6 sene her rengiyle çepeçevre balkonumu süsledi. Resme bakınca eski bir dost görmüş gibi oldum.
Ben dün akşam yedim balık canlanmadı valla:))
YanıtlaSilYediğim balığın insanı yeme olasılığı olduğunu da hiç sanmıyorum ama kitabı merak ettim canım, nereden bulursun bilmem?
Çok yaşa sen:))
sanırım bir süre balık yiyemem... helede boğazda çıkanları böööö
YanıtlaSilkeyfiniz da,m olsun Leylak Hanımcım:))
İzmirliler de balık yedikten sonra helva yemezsen balık hortlar der.!
YanıtlaSilAhahha süper bir yakalayışa süper esprili yaklaşım leylakcığım .Koptum okurken :D
YanıtlaSilyemek tutkumdan hiç vazgeçemiyorum, bana göre yemekler hakkında bilgi edinmeden bilgime bilgi katmadan hayattan zevk almak zor:))
YanıtlaSilGeçen hafta sırf balık yedim...
YanıtlaSilRakı balık keyfi yaptık bol bol ama onların canlanacağını düşününce midem bulandı doğrusu :D