Bugünkü konumuz "Sıcak, sıkıcı ve uzun bir Cumartesi günü nasıl geçirilir?" üzerine olacak sevgili kârîlerim. Böyle yazınca kendimi çocukken dinlediğim "40 Yıl Geçti Aradan" isimli sohbet programını sunan Refik Ahmet Sevengil gibi hissettim. Bizim zamanımızda İlber Ortaylı, Murat Bardakçı mı vardı, Refik Ahmet Sevengil, Burhan Felek dinleyerek öğrenirdik geçmişimizi, muhtemelen bu adını andıklarım da onları dinleyerek büyümüştür. "40 Yıl Geçti Aradan" program cıngılı başlarken bir eski zaman kantocusunun, muhtemelen Peruz Hanımın şarkısı yankılanırdı:
"Ateş gibi yanmıştı avuçlarında elim
Göğsüme dayanmıştı benim güzel sevgilim"
Bunu takiben de dâvudî bir ses "40 Yıl Geçti Aradan" anonsunu yapardı.
Konuyu dağıttım yahu, sıkıntımı nasıl dağıttığımı anlatacaktım aslında. Hava öyle sıcak öyle sıcaktı ki kafanızı balkona değil de alev alev yanan bir fırına uzatıyordunuz sanki. Antalya'nın ünlü poyrazı huzurlarımızdaydı yani. Şehrin "Caretta Caretta" cinsinden olan ahalisi bir şekilde denize ulaşmış, çorba kıvamındaki sularda cıpcıplayıp serinlemeye çalışadursun biz kara tosbağaları kabuğumuzun içinde sıcağa ve sıkıntıya çözüm aramaktaydık.
Klima açmadım, poyraz adamı kavursa da en iyi tarafı nemi yoketmesidir. Bu da ter dökmeyi bir ölçüde azaltır. Vantilatörün çaprazdan sağladığı sunî rüzgar eşliğinde film izledim bugün: "Vicky Christina Barcelona". Evvelki yıl festivalde oynadığı seans vizyon şansı olmayan bir Avrasya filmiyle çakışınca diğerini tercih etmiştik. Ne zamandır DVD si bir kenarda izlenmeyi bekliyordu, bu sıcak ve sıkıcı haftasonuna kısmetmiş. Yönetmenliğini Woody Allen'in yaptığı film harika manzaralar, enfes güzellikte kadınlar ve yakışıklı erkekler resmigeçidi gibiydi. Barselona görüntüleri eşliğinde karmaşık ilişkilerin konu edildiği filmin baş erkek oyuncusu Javier Bardem'i nedense fena halde Emre Kınay'a benzettim. Eski eşi ve sevgilisi rolündeki Penelope Cruz ve Scarlett Johansonn ise arkadaşlarımın kızlarının kopyası gibiydiler. Yani filmin oyuncularına karşı hiç yabancılık hissetmedim:) Sonuç itibarıyla hoşça vakit geçirten eğlenceli bir filmdi. Bence tek eksik Christina'nın Gaudi'ye olan tutkusundan dolayı Barselona'ya gitmesine rağmen ne Park Guel'in, ne Sagrada Familia'nın, ne de Casa Mila'nın şöyle göz-gönül doyuracak uzunlukta gösterilmemesi idi.
"Ateş gibi yanmıştı avuçlarında elim
Göğsüme dayanmıştı benim güzel sevgilim"
Bunu takiben de dâvudî bir ses "40 Yıl Geçti Aradan" anonsunu yapardı.
Konuyu dağıttım yahu, sıkıntımı nasıl dağıttığımı anlatacaktım aslında. Hava öyle sıcak öyle sıcaktı ki kafanızı balkona değil de alev alev yanan bir fırına uzatıyordunuz sanki. Antalya'nın ünlü poyrazı huzurlarımızdaydı yani. Şehrin "Caretta Caretta" cinsinden olan ahalisi bir şekilde denize ulaşmış, çorba kıvamındaki sularda cıpcıplayıp serinlemeye çalışadursun biz kara tosbağaları kabuğumuzun içinde sıcağa ve sıkıntıya çözüm aramaktaydık.
Klima açmadım, poyraz adamı kavursa da en iyi tarafı nemi yoketmesidir. Bu da ter dökmeyi bir ölçüde azaltır. Vantilatörün çaprazdan sağladığı sunî rüzgar eşliğinde film izledim bugün: "Vicky Christina Barcelona". Evvelki yıl festivalde oynadığı seans vizyon şansı olmayan bir Avrasya filmiyle çakışınca diğerini tercih etmiştik. Ne zamandır DVD si bir kenarda izlenmeyi bekliyordu, bu sıcak ve sıkıcı haftasonuna kısmetmiş. Yönetmenliğini Woody Allen'in yaptığı film harika manzaralar, enfes güzellikte kadınlar ve yakışıklı erkekler resmigeçidi gibiydi. Barselona görüntüleri eşliğinde karmaşık ilişkilerin konu edildiği filmin baş erkek oyuncusu Javier Bardem'i nedense fena halde Emre Kınay'a benzettim. Eski eşi ve sevgilisi rolündeki Penelope Cruz ve Scarlett Johansonn ise arkadaşlarımın kızlarının kopyası gibiydiler. Yani filmin oyuncularına karşı hiç yabancılık hissetmedim:) Sonuç itibarıyla hoşça vakit geçirten eğlenceli bir filmdi. Bence tek eksik Christina'nın Gaudi'ye olan tutkusundan dolayı Barselona'ya gitmesine rağmen ne Park Guel'in, ne Sagrada Familia'nın, ne de Casa Mila'nın şöyle göz-gönül doyuracak uzunlukta gösterilmemesi idi.
Eh, bir film öyle boş boş izlenmez değil mi, yenmeli, içilmeli bu esnada. Kahve, soda, limonata gibi sıvılar mideye yollanırken şu yukarıdaki garabet meyve "hünnap" da ihmal edilmedi. Kekremsi etli kısmı yendikten sonra sivri çekirdeği de kemirilerek dolaşıldı Barselona sokaklarında. Güya çok faydalıymış, eh yedik işte görelim faydasını.
Elimdeki Mark Levy kitabı "Birbirimize Söyleyemediğimiz Onca Şey" bitti bugün, ahım şahım birşey değildi ama Mark Levy'yi tanımış oldum. Yanımda 3 kitap getirdim Ankara'dan; bu, "Manzaradan Parçalar" ve Joyce Carol Oates'in "Güzel Bir Kız" adlı romanı. Şimdi "Güzel Bir Kız"a başlayacağım. Orhan Pamuk ara sıra okunur yine bölüm bölüm.
Ovvv, bu post çok uzamış. Sıkıntı anlatan yazıyı sıkılmadan okuyup buraya kadar gelebildiyseniz tebrikler. Haydi ben kaçar, sıcak ve sıkıcı bir de Pazar günü var önümüzde, kolay gelsin...
Elimdeki Mark Levy kitabı "Birbirimize Söyleyemediğimiz Onca Şey" bitti bugün, ahım şahım birşey değildi ama Mark Levy'yi tanımış oldum. Yanımda 3 kitap getirdim Ankara'dan; bu, "Manzaradan Parçalar" ve Joyce Carol Oates'in "Güzel Bir Kız" adlı romanı. Şimdi "Güzel Bir Kız"a başlayacağım. Orhan Pamuk ara sıra okunur yine bölüm bölüm.
Ovvv, bu post çok uzamış. Sıkıntı anlatan yazıyı sıkılmadan okuyup buraya kadar gelebildiyseniz tebrikler. Haydi ben kaçar, sıcak ve sıkıcı bir de Pazar günü var önümüzde, kolay gelsin...
Radyo deyince benim de ilk aklıma gelen(sanırım yalnızca İzmir radyosunda yayınlanıyordu) "Ses ve Saz Dünyamızdan" "Hazırlayan ve Sunan:Ali Rıza Avni" anonsudur. Sonra jenerikte "Daktilo, daktilo, sevgili daktilo, telefon başındayım, alo, alo" diye eski kayıtlı cızırtılı bir şarkı çalardı. Akşam akşam nostalji yaptırdınız bana:))
YanıtlaSilSıkıcı bir haftasonunu ne güzel değerlendirmişsiniz.Çok severek seyretmiştim bende Vicky Christina Barcelonayı..Javier Bardem'in Scarlet'i Barcelona sokaklarında öpmesi çok romantik gelmişti:)Kısmet olmadı yolum düşmedi bir türlü Barcelonaya.Sevgiler
YanıtlaSiljavier abim söz konusu olunca mar adentro'yu anmadan geçemeyeceğim. seyrederken beni benden alan bir film olmuştur kendileri. leylaaam seyretmediysen mutlaka ama mutlaka.
YanıtlaSilhttp://www.imdb.com/title/tt0369702/
Benim Cumartesim de serin ve çok keyifliydi.Sanıyorum burda olsaydınız siz de severdiniz.Akşamüzeri, Foça'da yaşayan yazarlarla bir edebiyat toplantısı gece de Genco Erkal'dan müthiş bir Nazım dinletisi.(geç kalıp içeriye giremeyince eşimle kalenin burçlarına tırmanıp tepeden izledik Genco Erkal'ı)
YanıtlaSilSevgilerimle...
Sıcak çok sıcak bir Antalya gününe de böyle sıcak çok sıcak bir film yakışırmış bence de:) ah şu filmler ve kitaplar olmasa nasıl dağıtırdık bu sıkıntı illetini bilmem:)
YanıtlaSilOralar hala sıcak demek.Biz kuzeyde serinlemeye başladık.Hatta akşamları üşüyoruz bile.Keyifli okumalar.Bu arada Leylak dallarının ve yanında duran demli çayın kokusu burnuma kadar geldi.Nefis duygular.Kim demiş sanalda 5 duyu çalışmaz diye?
YanıtlaSilŞuan yanı başımda bu dvd nin durması ve yazına rastlamam tesadüf müdür yani :) Bende bugün izlemeyi planlıyorum ve bu hoş karşılaşmanın etkisiyle de gayet keyif alacağımı düşünüyorum :)
YanıtlaSilKocaman bir merhaba...
Aylin,
YanıtlaSilBenden de merhaba. İlginç bir rastlantı olmuş. Umarım aldığınız keyif katmerli olmuştur.
Sevgiyle kalın...
Defne,
YanıtlaSilO serinliğin darısı başımıza:)
Valla gönül istesin yeter ki bütün duyular çalışır gerçekmiş gibi:)
Sevgiyle...
Zerocum çok haklısın,
YanıtlaSilİyi ki varlar ve hayata renk katıyorlar. Ne yazık ki bu yıl festival bensiz olacak.Kimbilir düzenleyiciler ne üzgündür değil mi:)))
İçlerinden biri de öğrencim üstelik:)
Sevgiler...
Petekçim,
YanıtlaSilSeni yazdığın şeylerin tamamından dolayı çok kıskandımmmm:))
Sefan olsun canım, ne güzel olmuş.
Sevgiler kaynar kazan Antalya'dan...
Aslım bidenem,
YanıtlaSilMar Adentro'yu hem izlemiş hemi de pek etkilenmişimdir.
Javier abimizi orada Emre Kınay'a hiç benzetmedim mesela, bu filmde ne olduysa:))
Özlemcim,
YanıtlaSilEn kısa zamanda Barselona'ya yolunun düşmesini ve anılarını paylaşmanı diliyorum. Paris'i zevkle takip etmekteyim, yazmaya devam.
Çenebaz,
YanıtlaSilSanırım o program İzmir radyosuna has birşeydi hiç tanıdık gelmedi bana.
Daktilo kantosunu ise iyi bilir ve çok severim.
Sevgiyle...
Antalya gibi sıcak olmasa da İstanbul sıcaklığında geçecek sıkıcı pazar günüm için ilham aldım. Teşekkürler :)
YanıtlaSilo ne muhteşem bir header öyle.seyretmekten yazıyı okuyamadım. :)))
YanıtlaSilHocamm selamlar,
YanıtlaSilNasılsınız, iyi misiniz?
Ben bu yazıyı bir Orhan Pamuk, Javier Bardem ve Penelope Cruz hayranı olaraktan çok beğendim. Barcelona Barcelona filmini merak ediyorum en yakın vakitte kesinlikle izlemeliyim.
Manzaradan Parçalar'a gelince, harçlığımla aldığım kitaplardan o kitap.Orhan Pamuk o kadar içten konşuyor ki kendisinden, suçluluk duygusunun kökenine bile inebiliyor.
Keyifli okumalar, takipçilere 'kara kitap'a özellikle bol selamlar,
sağlıkla...
Sishyphos,
YanıtlaSilUmarım sen de sıcak, sıkıcı Pazar'a renk katabilmişsindir.
yi bir hafta dileğiyle...
Kara Kitapçım,
YanıtlaSilBol bol seyret bakalım, ben de çok sevdim o fotoyu. Ama yazılarımı da oku ha:)
Bak Zeynep sana selam yollamış gördün mü?
Zeynep, nerelerdesin sen yahu?
YanıtlaSilÖzlettin kendini. Bu kadar çok ara verme yahu:))
Sevgiler, sana da iyi okumalar...