Bu postu misss gibi fotoğraflar süsleyecekti aslında, öğlen zaman doldurmak için girdiğimiz parkta cillop gibi görüntüler almıştım. Evde bilgisayara aktarırken yanlış bir tıklama ile hepsini sildim, üzgünüm hakim bey, taammüt yoktu, anlık bir gelişme oldu:)
Günlerdir tamamlanmasını beklediğimiz evraktan nihayet bu sabah ses geldi. "Haydi buyrun, paranızı yatırın, belgenizi alın" dediler mesajla. Koştuk gittik bankaya, sonra da vakit doldurmak için eski okulumuza uğradık. Herşey o kadar yabancı geldi ki; duvarların rengi, kantin, bahçe, öğrenciler ve hatta öğretmenler. O okulda 25 yıl bir başkası çalışmış sanki. Artık birkaç tane kalan eski arkadaşlardan biriyle 5-10 dakika sohbet edip ayrıldık, attık kendimizi parka. Park süperdi, park harikaydı, park hala yazı yaşıyordu, çınarlar hariç. Koca parkta bütün ağaçlar yemyeşilken çınarlar yapraklarını çimenlerin üstüne serpmeye başlamışlar. Ne yapsınlar Akdeniz iklimine dayanamıyor garibanlar. Ha bir de ilginç birşey vardı, çiçek açtıklarına ilk kez şahit olduğum "Maymun tırmanmaz" ağaçları. Gövdeleri sivri sivri dikenli bu ağaçları ne zaman görsem kuru daldan ibarettiler ama bugün biri pembe, diğeri beyaz muhteşem çiçeklerle donanmıştı. Ah ah nasıl yanmayım fotoğraflarıma, nasıl da güzel çekmiştim, gitti şahane tasvirler:)
Park sonrası evrağımızı tamamlatıp eve döndük ama sormayın nasıl, sıcak ve nemden bütün giysiler üstümüze yapışmış olarak. Yorgunluktan ve sıcaktan perişan aldım elime "Yeşil Peri Gecesi"ni ve uzandığım yerden bitirene kadar kalkmadım. Kitap bitti, yorgunluk gitti. Soracak olursanız "güzeldi" diyeceğim, kendine has bir kitap. Anlatmak istemiyorum zira çok kişi okumak niyetinde, keyiflerine limon sıkmayım. Bilmiyorum Ayfer Tunç'un ilk kitabı "Kapak Kızı"nı okudunuz mu? Hakettiği ilgiyi görememiş bir kitap olduğunu düşünürüm, ben çok sevmiştim. İşte bu kitabın onunla uzaktan akrabalığı var diyeyim.
Pazar günü Antalya'ya uzunca bir süre için veda ediyoruz. Denizi, güneşi, enfes bir sonbaharı ve film festivalini arkamızda bırakarak. Evimi özleyeceğim ama meşhur deyimi değiştirirsek "Mevzubahis evlatsa gerisi teferruattır".
Şimdi kaybolan o nazenim (bu sıfat anneanneme ait, bir kez daha anayım) fotoğrafların yerine netten indirilmiş çiçek açmış bir "Maymun tırmanmaz ağacı" (diğer ismi floş ağacı) görüntüsü ekleyim de görün bakın ne hoş şeymiş. Çiçek gibi olsun sizin de hafta sonunuz...
Görsel: Buradan
Günlerdir tamamlanmasını beklediğimiz evraktan nihayet bu sabah ses geldi. "Haydi buyrun, paranızı yatırın, belgenizi alın" dediler mesajla. Koştuk gittik bankaya, sonra da vakit doldurmak için eski okulumuza uğradık. Herşey o kadar yabancı geldi ki; duvarların rengi, kantin, bahçe, öğrenciler ve hatta öğretmenler. O okulda 25 yıl bir başkası çalışmış sanki. Artık birkaç tane kalan eski arkadaşlardan biriyle 5-10 dakika sohbet edip ayrıldık, attık kendimizi parka. Park süperdi, park harikaydı, park hala yazı yaşıyordu, çınarlar hariç. Koca parkta bütün ağaçlar yemyeşilken çınarlar yapraklarını çimenlerin üstüne serpmeye başlamışlar. Ne yapsınlar Akdeniz iklimine dayanamıyor garibanlar. Ha bir de ilginç birşey vardı, çiçek açtıklarına ilk kez şahit olduğum "Maymun tırmanmaz" ağaçları. Gövdeleri sivri sivri dikenli bu ağaçları ne zaman görsem kuru daldan ibarettiler ama bugün biri pembe, diğeri beyaz muhteşem çiçeklerle donanmıştı. Ah ah nasıl yanmayım fotoğraflarıma, nasıl da güzel çekmiştim, gitti şahane tasvirler:)
Park sonrası evrağımızı tamamlatıp eve döndük ama sormayın nasıl, sıcak ve nemden bütün giysiler üstümüze yapışmış olarak. Yorgunluktan ve sıcaktan perişan aldım elime "Yeşil Peri Gecesi"ni ve uzandığım yerden bitirene kadar kalkmadım. Kitap bitti, yorgunluk gitti. Soracak olursanız "güzeldi" diyeceğim, kendine has bir kitap. Anlatmak istemiyorum zira çok kişi okumak niyetinde, keyiflerine limon sıkmayım. Bilmiyorum Ayfer Tunç'un ilk kitabı "Kapak Kızı"nı okudunuz mu? Hakettiği ilgiyi görememiş bir kitap olduğunu düşünürüm, ben çok sevmiştim. İşte bu kitabın onunla uzaktan akrabalığı var diyeyim.
Pazar günü Antalya'ya uzunca bir süre için veda ediyoruz. Denizi, güneşi, enfes bir sonbaharı ve film festivalini arkamızda bırakarak. Evimi özleyeceğim ama meşhur deyimi değiştirirsek "Mevzubahis evlatsa gerisi teferruattır".
Şimdi kaybolan o nazenim (bu sıfat anneanneme ait, bir kez daha anayım) fotoğrafların yerine netten indirilmiş çiçek açmış bir "Maymun tırmanmaz ağacı" (diğer ismi floş ağacı) görüntüsü ekleyim de görün bakın ne hoş şeymiş. Çiçek gibi olsun sizin de hafta sonunuz...
Görsel: Buradan
Emekli olmaya karar verdiğim gün oturduğum koltuk bile beni itmişti sanki. Heryer birden yabancılaştı ve zaten hiçbir zaman bana ait olmadığını ve benim de artık oraya ait olmadığımı hissettim. Depremden sonra evine girdiğinde eşyalarına, sevdiğin ortama yabancı hissetmen gibi bir duyguydu. Nedense senden sonra o yerin kıymetinin bilinmediği, artık oranın eskisi gibi değerinin bilinmediği gibi hislere kapılıyor insan.
YanıtlaSilAnkara yolları göründü yine ha?
Nalan Hanım'ın gözü aydın:)
Delikanlıda bir medenî durum değişikliği filân mı oluyor yoksa?
Emeklilik konusunda haklısın Nedukcuğum, hiç çalışmamışım sanki orada, hiç de eksikliğini hissetmedim şükür. Yaşasın kendine ait boş zamanlar:))
YanıtlaSilAnkara'ya gidiyorum evet, oğluma destek için, sınavları var ve işyerinde çok yoruluyor, biraz faydam olsun, burada bağlayan birşey yok nasılsa diye. Nişan yaptık biliyorsun ama medeni durumda henüz değişme yok:)
Sevgiyle kal...
Merhaba Leylak Dalı,
YanıtlaSilBu ağacı ilk defa görüyorum desem?
Valla hiç tanımıyorum ne yalan söyliyeyim.Benim bildiğim bir Maymun Çıkmaz var ama bambaşka bir şey.Latince adı:Arokaria arokana
Yeni bir şey öğrendim ben de sayenizde..Teşekkürler..
Sevgili Mine Hanım,
YanıtlaSilİnanın ben de çiçekli halini ilk kez gördüm, yıllardır o dikenli gövdeye hayretle bakar dururdum, bu kez çiçekli görünce şaşırdım. Aslında Latince adı "Chorisia Speciosa" imiş, "silk floss" yada Türkçe floş ağacı diyorlar. 2 yıl önce tohumunu da bulmuş saklamıştım sonra kayboldu gitti. Burada olsam sizin için bakınırdım yine. Artık dönüşümde kolaçan ederim etrafını. Çiçekleri harika, beyaz ve pembe türleri var. Sanırım gövdedeki dikenlerden dolayı maymun tırmanmaz adını uyduruvermişler:)
Sevgiler...
Bu gün akşam üzeri o çiçek açmış ağacı görmek için parka gideceğim. Minik(Köpeğim) de çok sever o parkı. Sanırım Subaşı Parkı'nda bu ağaç. Görürsem fotoğraflarını çeker sizin için paylaşırım Begonvilli Ev'de.
YanıtlaSilDemek yine yolcusunuz. Güle güle gidin. Görüşmek kısmet olmadı, ne yapalım. İyi yolculuklar ve çocuğunuza sınavlarında başarılar diliyorum.
Sevgili Begonvilli Ev,
YanıtlaSilŞu kısacık süre nasıl geçti anlamadım. Günlerin çoğunda sıcaktan evde hapis gibiydim. Çok isterdim aslında buluşup görüşmeyi ama olmadı, inşallah baharda uzun süre geldiğimde gerçekleştiririz bunu.
Bu ağaç yapay gölden cam piramite doğru olan alanda, caddeye yakın yerlerde, şu hanımeli pazarı civarında. Gerçekten özellikle pembe olanı görmeye değer.
Güzel dileklerinize çok teşekkürler, sevgiler...
leylak Dalıcım, yıllar önce Doğayı koruma derneğinin davetlisi olrak bir etkinliğe katılmıştık, etkinliğin bir parçasıda bir Arberotum gezisiydi... Orada bize bir ağaç gösterdiler, maymun çıkmaz ağacı dediler. Dalları aşağı aşağı sarkıyordu, tersdi yani. Ben , yine de çıkar demiştim hatta. Ama şimdi senin resmi görünce aslı bu olmalı dedim.
YanıtlaSilTam Antalya mevsiminde oradan ayrılman kötü tabi ama ne yapalımki dediğin doğru... Yoksa ben şimdi çoktan bir Bodrum koyunda ense yapmaktaydım:))
Öptüm çok çok
Resimlere yazık olmuş Leylak' cığım.
YanıtlaSilİkinci kez Antalya' ya gelme planını arkadaşımla oradan ayrılmadan önce yapmıştık. Senin orada olamayacağını durumların yüzünden tahmin ediyordum zaten. Umarım Ekimde oralar tahmin ettiğim gibidir ve rahat rahat gezeriz.Tabii gidebilirsem...
İlginç bir ağaçmış gerçekten..Ben de bir gün bahçemizdeki 'pampas çalısı'nın fotoğrafını koyup bahsedeyim, bilmeyen çoktur muhtemelen.O da çok ilginç bir bitki. İyi yolculuklar olsun, Allah kavuştursun.Evlat yaa..Ötesi var mı..
YanıtlaSil