.

.
.

2 Mart 2025 Pazar

BİR GÜNLÜKLERİ 3 (RÜYA) / 2 MART

Rüya üzerine yazmış bugün sevgili Lesliyan. Ben de yazayım dedim, başlığımız da konumuz da aynı olsun olmuşken, madem ki birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için, varsın böyle olsun. Pek firaklı oldu bu cümle ama o da olsun bakalım 😊

Henüz pek gençken, hatta belki genç bile değil ergenken, uykularımın derin, rüyalarımın uçucu olduğu günlerden birinde babam işe gitmek için evden çıkarken asık suratının sebebini şöyle açıkladı: "Pek tatsız bir rüya gördüm, babama sakal traşı yapıyordum, içim sıkılarak uyandım". Annem her zamanki umursamazlığıyla, "K.ç.n açıkta kalmıştır" diyerek babamı acele uğurladı, sonra bana dönüp "Kardeşinin çorbasını yap, kahvaltı bulaşıklarını da yıka" komutunu verip komşulardan birine sabah kahvesine gitti. Ritüeldi bu, hafta içi kocalarını işe yolcu eden kadınlar komşulardan sıradakine konuşlanıp kahve, daha doğrusu sütlü kahve içerek günün dedikodularını paylaşırlardı. Buraya kadar her şey normaldi, ta ki iki gün sonra babama gelen telefona kadar: "Baban çok hasta, acele gel". Dedem mesane kanseriydi, Ankara'da gerekli tedaviler yapıldıktan sonra, elimizden geleni yaptık denilerek memleketine uğurlanmıştı. Beklenen bir ölüm durumuna insanlar kendini alıştırmıştı. Babam da nisbeten sakin bir ruh haliyle, otobüs bulamadığı için taksi tutarak 5 saat uzaklıktaki ilçeye ulaşmıştı. Lakin eve girdiğinde dedemi salonun başköşesinde, etrafı insanlarla çevrili ve üzgün bir yüz ifadesiyle bulunca paniklemiş ve sonunda meselenin dedem değil bir trafik kazası sonucunda ölen gayet sağlıklı babaannem olduğunu anlamıştı. Babamın korktuğu rüya gerçek olmuştu. Hayat dolu, neşeli, tencere tıngırtısına kalkıp oynayan babam o günden sonra uzun süre içine kapanmıştı. Ben de o günden sonra rüyalardan korkmaya başlamıştım. Yine de tesadüf işte, olacağı varmış sözlerinin etkisi, biraz da gençliğin uçarılığı ile rüyaları suçlamaktan tam anlamıyla vaz geçmesem de çok da ciddiye almaz olmuştum.

Aradan yıllar geçti, evlendim, bebek bekliyorum, Şubat tatilini bahane ederek Ankara'ya ailemin yanına geldik. Bacak kadar çocukluğundan beri haylaz, haşarı küçük dayım bir arkadaş cenazesi için İstanbul'a gitti ve bizim orada oluşumuzdan istifade başında durması için dükkanının anahtarını eşime bıraktı. O süreçte bu kez başrolünde dayımın olduğu anlatamayacağım kadar kötü bir rüyayı ben gördüm ve babamdan kalma eski korkularım depreşti. Aklımdan silmeye çalışırken haber geldi, dayıma belediye otobüsü çarpmıştı ve beyin sarsıntısı geçirerek hastaneye yatırılmıştı. Son derece karlı, aşırı soğuk bir Şubat geçiriyorduk, mecburen eşim, babam ve büyük dayım küçük dayımın giderken lazım olur diye bıraktığı arabasıyla İstanbul'a gitmek için yola düştüler. Evlerde henüz telefon yok, haber alma imkanımız kısıtlı ve gidenlerden 24 saat geçtiği halde ses seda çıkmıyor. Endişeden delirmek üzereyken haber ulaştı, bu defa babamların arabası buzda kayıp uçurumdan düşmüş. Neyse ki çok yüksek değilmiş, babamın kaburga kırıkları ve birkaç yara bere ile kurtulmuşlar. Sonuçta dayım iyileşti, kaza geçirenler toparladı ama o süreçte yaşananları unutmam mümkün olmadığı gibi rüya korkularım bu defa misliyle depreşti. 

Aradan yıllar geçti, bir gün bir arkadaş gelip, "Nasılsın, bir sıkıntınız falan var mı?" diye sordu. Afalladım, "Nereden çıktı o?" dedim. "Rüyamda seni kötü gördüm, benim rüyalarım hep çıkar, başınızda bir iş mi var diye merak ettim" dedi. Sinirlendim ve ilk paragrafta annemin babama dediğini bu kez ben ona söyledim. Üç gün sonra haber geldi, yine küçük dayım tam olarak hala anlamadığımız bir kaza sonucu hastaneye kaldırılmış, yarı koma halinde imiş. Çok geçmedi ölüm haberi geldi. 

Şimdi söyleyiniz rüyalardan korkmakta haksız mıyım? Öyle bir imkan olsa operasyonla rüyalarımı aldırmayı tercih ederim inanın. Güzel rüyalarını anlatan, rüyalarını not alan ya da gördüğü rüyayı iyi-kötü ciddiye almayan insanlara çok imreniyorum. Çok ender rüya anlatırım, o da birilerini çok neşeli, keyifli, iyi gördüysem. Rüya anlatılsın istemem, benimle ilgili görülen rüyaları dinlemeyi hiç arzu etmem. Bilmiyorum bu patolojik bir durum mu, psikolojik ya da bilinçaltı bir izahı var mı ama rüya işine yalnız isim olarak tahammül edebiliyorum. "Rüya" olmalı rüya değil 😊

Rüyalar üzerine verdiğim blog konferanstan sonra günün kitabını paylaşayım dedim. Çok yeni başladım sırtını şebboylara yaslayana: "Böcekleri Seven Kadın". Böceklerden ödü kopan bir kadın olarak ilginç bir seçim yaptığımın farkındayım. Diğeri ise Şubat'ın son kitabıydı: "Gençlik Hazları". Ergen bir bebenin haylazlıkları, yolunu bulmaya çalışması vs, pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim. 

Bir ekibine ve tüm takipçilerime çok sevgiyle...


8 yorum:

  1. Rüya konusuna ben de temkinli yaklaşırım. Rüya anlatılsın istemem. Beni rüyasında görenler anlatırken tedirgin olurum. Gördüğüm rüyalar çıkmaz. Çıksa, dediklerim de çıkmaz. Çok mesafeli bir ilişkimiz var. Sizin tecrübeleriniz pek fenaymış, çok haklısınız uzak durmakta.

    YanıtlaSil
  2. Nurşen öğretmenim, bir "Rüya" olarak yazıyorum size ve umut ediyorum ki sizi gülümseteceğim :)
    Annem bana hamileyken rüyasında aksakallı bir dede görmüş ve bu dede annemin kucağına bir bebek -aynı benmiş o bebek - vererek "Bir kızın olacak. Adını ya Rüya koy ya Harika. Çok şanslı olacak." demiş. Annem bu rüyayı anlatınca "Nurlu rüya görmüşsün o zaman adını da Nur Rüya" koyun demişler ve annemler de adımı gerçekten de Nur Rüya koymuş. İyi ki "Harika" koymamışlar diye şükrederim çocukluğumdan beri. Yaşadıklarımı bilenler, "Harika" koysalar daha şanslı olacaktın belki de dediklerinde gülerim, ismi Harika olup da şanslı olmak mı, Rüya olup da az şanslı olmak mı? Halimden ve ismimden memnunum :)))
    İmza: Lakabı "Kabus" olan bir Rüya :)))

    YanıtlaSil
  3. Çıkan rüyalar ve çıkan fallar bazen netameli konular haline geliyor. En iyisi suya anlatmak. :)

    YanıtlaSil
  4. Kötü rüyalar tedirginlik veriyor. Öncü olmasından korkuyor insan. Bazen de kötü bir şey olduğunda tedirginlik veren rüya hatırlanıyor ve ona bağlanıyor. Görüp de hatırlamamak en iyisi belki de.

    YanıtlaSil
  5. Anlattıklarınızı yaşadığınıza üzüldüm. Benim bahsettiğim rüyaya yatmak, rüyaları çıkmak gibi bir şey değildi tabii. Kimsenin sıkıntı yaşadığı, rahat etmediği, kabuslandığı bir şeyi dilemem, istemem de, ne haddime. Benimki daha çok birlikte hayal etmek, birlikte düşlemek üzerineydi. Bence beraber yazma yolculuğunda birleşe birleşe bir rüya yaratıyoruz, gündüz düşü gibi. :) O yüzden her şeye rağmen yazınızın başlığını da içeriğini de rüyadan yana kullanmanız gülümsetti. Kara bulutlar kara kabuslar dağılın hemen, kış kış! Blog konferansınızdan öperim. :)

    YanıtlaSil
  6. Bende rüyalardan hep korkmuşumdur.

    YanıtlaSil
  7. kötü rüyalar beni çok etkiler..

    YanıtlaSil
  8. Rüya görmekten hiç ama hiç hoşlanmam. Gördüğümü de sabah kalkar kalkmaz unuturum, beynimi bu yönde eğittim. :D

    YanıtlaSil