Yine epeyce ara vermişim, yazmadıkça tembelleşiyor insan. Aslında hareketli bir hafta geçirdim, daha hareketlisi de yarın başlayacak.
Antalya hala çok sıcak, üstüne üstlük nem oranı da yüksek. Fotoğraf perşembe gününden, festival biletlerini soruşturmak için parkın içinden geçerek uzun bir yürüyüş yapmıştım, biletler ertesi güne kaldı ama yürüyüş güzel oldu, bir de eve terden havuza düşmüş gibi ıslak giysilerle girmesem iyiydi.
Aslında şu fotoğrafı gözle görünür bir yere koyup terledikçe serinlemek amaçlı kullanacaksın. Bayılırım bu tarz sulama sistemlerine, eğer üstümde çok önemli bir giysi yoksa özellikle yolumu onların olduğu yere kırarım ki ıslanıp ferahlayayım.
Aynı günün akşamı Antalya Opera ve Balesi'nin sezon açılış konseri vardı, pek şahaneydi. İlk bölümde çeşitli bale gösterileri izledik, ikinci bölümde ise orkestra ve opera sanatçıları sahne aldı. Bittabi benim şirin kuzenim de kemanıyla aralarındaydı:
Antalya Film Festivali (değiştirilmeden önceki adıyla Altın Portakal Film Festivali) yarın başlıyor. Benim için de hareketli bir hafta başlıyor. Dün biletlerimin bir kısmını aldım, günde 2-3 film izlemeye düşünüyorum. Biletleri almadan önce oturup sıkı bir çalışma yaptım, filmleri inceledim, seanslarına baktım, çakıştırmamaya çalıştım ve kendime göre bir liste belirledim. Umarım beni yanıltmaz seçtiğim filmler. Yarın üç film izleyeceğim, akşamki filme çok sevdiğim Audrey Tatou konuk olarak katılacak, onun son filmini izleyeceğiz zaten.
Bugün hamaratlığım üstümdeydi, günlerdir sosyal medyada paylaşılan aşure fotoğraflarına bakıp bakıp yutkunmaktaydım. Ha olur a, komşulardan yapıp getiren olur mu diye bekledim ama tıs yok, "iş başa düştü kızım" dedim ve sıvadım kolları. Sabah mis gibi kaynattım aşuremi, söylemesi ayıp bu saate kadar da üç kase götürdüm. Yalnızca aşure ile kalmadım, bu hafta çok sıkı bir film mesaisi içinde olacağım için bir sürü de yemek yaptım, sinema uğruna aç kalmayalım :)
İkindi üstü yürüyüşe çıktık ve o arada Festival Korteji'ne rastgeldik. Bir zamanlar festivalin en can alıcı etkinliğiydi, halk sokaklara dökülür, kortejde yer alan ünlü sanatçılara tezahürat yapardı. Durup izledik ve gülmek geldi içimizden. Kim olduklarını bile bilmediğim bir grup jöleli saçlı dizi oyuncusu ve botokslu kadın üstü açık arabalarda geçtiler önümüzden. Arabalar şahaneydi, içindekileri boşver. Lakin en ünlü yıldızı yakaladım, aşağıda:
Biraz mahcuptu, arkada durmayı tercih etmiş.
Kırmızı otomobili halalar paylaşmış, Aşk-ı Memnu'nun ve Paramparça'nın iki halası el sallayarak geçtiler. Keriman kırmızı rujunu sürmüştü yine, onlardan ve bir önceki araçta geçen Tijen Par'dan başka kimseyi tanımadım zaten.
Durum bu merkezde, yarın maraton başlıyor, festival haberleri için beni izlemeyi unutmayınız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder