Eylül de bitti gitti, normalde yaz biterken hüzünlenirim, kışı sevmeyen bünyem huzursuz olur ama bu yıl "oh be, sonunda gitti" dedirtti. Hele de Temmuz, bir daha o şekilde gelecekse Haziran'dan doğruca Ağustos'a geçelim mümkünse. Yaz bitti dedim ama buralar hala yaz, hem de oldukça sıcak bir yaz. Denizin en güzel zamanı, birkaç güne kadar Antalya'nın da en güzel zamanı olacak, tadını çıkarmak lazım.
Eylül okumalarına gelince, ne yazık ki yaz ayları kadar verimli olmadı. Ankara'dan Antalya'ya dönüş, yerleşme telaşı, çocuklarla geçirilen keyifli zamanlar okumaya pek fırsat bırakmadı. Yine de 8 kitabı devirmişim ve Goodreads Challenge'ımda 14 kitap ilerdeyim, daha ne olsun. Gelelim kitaplara:
- "Duman", John Berger'in metnini yazdığı, Selçuk Demirel'in desenlediği bir mini kitap. Novella bile denmeyecek küçük metinler ve hoş resimler. 15 dakikalık bir şeydi ama keyifliydi.
-Edip Cansever sevmeyen var mı? Şiire bir şekilde bulaşmış herkesin en azından birkaç şiirine meftun olduğunu düşündüğüm şairin Ruhi Bey şiirlerini bölük pörçük okumuştum ama tamamını okumak Eylül ayına kısmetmiş. Ne diyeyim bazılarına yaradan torpil geçiyor...
- Mario Vargas Llosa sevdiğim bir yazar, yıllar önce, daha Nobel ödülü almadan "Üveyanneye Övgü"sünü okuyarak tanışmıştım. Geçen yıl "Hınzır Kız"la tazeledik okuma maceramızı. Külliyatını tamamlamak niyetindeyim. "Ketum Kahraman"dan sonra "Palomino Molero'yu Kim Öldürdü" girdi sıraya, "Ketum Kahraman"ın iki kahramanının kitapta yer alması da sürpriz oldu. Çok heyecanlı olmayan bir polisiye bu ve diğer kitaplarıyla karşılaştırıldığında biraz zayıf kalıyor. Yine de Llosa iyidir, bunu değilse de diğer kitaplarını okumalı...
-Alef Yayınevi son bir-iki yıldır ilgiyle takip ettiğim bir yayınevi oldu. Hemen hemen her kitabını severek okudum. "Güvercinler Gittiğinde"yi Goodreads'da güvendiğim bir takipçinin önerisiyle okudum, Alef'den çıkmış olması da ek referans oldu. Natalia'nın, daha doğrusu güvercin meraklısı kocasının ona verdiği güvercin anlamına gelen isimle "Colometa"nın öyküsü. Genç yaşta, bir anlık itkiyle evlendiği maço kocasıyla, iki çocuğuyla, hayat gailesiyle, savaşla geçen ömrünün öyküsü. Okumalısınız.
- "Kız Koşucu" ve yine Alef. Dedim ya Alef beni yanıltmıyor. Bu ay-hatta belki de bu yıl-okuduğum en iyi kitaplardan biriydi. Kanada'nın Ontario taşrasında bir çiftlikte dünyaya gelen ve hayattaki en büyük tutkusu koşmak olan Aganetha'nın öyküsü. Aganetha'nın geri dönüşlerle anlatılan yaşamına ek olarak 1928 olimpiyat oyunlarına "muhteşem altılı" olarak geçen Kanadalı kadın atletlerin öyküsünü de okuyacaksınız. Kesinlikle tavsiyemdir.
- "Tatar Çölü" kendi açımdan ele alırsam geç kalmış bir okuma idi. Yıllarca kitapçılarda, kitap dergilerinde görüp, sağdan soldan "Tatar Çölü'nü okudun mu?" sorularına muhatap olduktan sonra müthiş bir beklenti ile aldım elime. İyi bir kitaptı, bu kadar üzerinde durulmasa ve beklentim bu kadar yüksek olmasa "çok beğendim" de diyebilirdim belki. Evet, ilginç bir konuydu, evet iyi bir edebiyattı ama daha iyilerini okumuştum. Sınırdaki bir kaleye görevli olarak giden ve bir an önce dönmeyi düşünen genç bir subayın orada ömrünü geçirmesini konu almış. Benim gibi beklentinizi yüksek tutmazsanız çok sevebilirsiniz.
-Nihan Eren'in 2015 Cevdet Kudret Öykü Ödülü'nü almış "Kör Pencerede Uyuyan" isimli kitabını daha önce okumuş ve çok beğenmiştim. "Yavaş" yazarın ilk kitabı aslında, ikincisini çok sevince ilkini de okumak isteği duydum. Tıpkı ikinci kitaptaki gibi kahramanların tüm öykülere bir şekilde dokunduğu "Yavaş" da "Kör Pencerede Uyuyan" kadar olmasa da güzel bir kitaptı. Öykü sevenlere önerilir.
-Geçen yıl aklıma düşen Nobel'li yazarlardan en az bir kitap okuma fikrine dayanarak Almıştım "En Uzağından Unutuşun"u, bir yıldır okunmayı bekliyordu, bu ay elime alabildim. Patrick Modiano Nobel'i 2014 yılında almış. Kitap kısa süren ama hayli karmaşık bir gençlik aşkını konu alıyor, kuru bir anlatımdı sanki ya da çeviriden öyle bir duyguya kapıldım ve pek sevemedim. 2014 Nobel'i tek kitapla kalabilir diyorum :)
Evet, bu ay bu kadar, şimdi gelelim Şalanjımızın 7. sorusuna:
-Korkmasanız denemek isteyeceğiniz şey:
Daha önceki yazılarımda itiraf.com tadında belirtmiştim, yüzme bilmiyorum. Çoçukluk çağımda yaşadığım bir travma nedeniyle bir türlü öğrenemiyorum. Su belimin üstünü aşar aşmaz paniğim başlıyor, bu yüzden denizle ilişkim yok denecek kadar az, kırk yılda bir girersem de su balesi yapıyorum :) Ben denizi dışındayken seviyorum. Ama işte bu konuda da kendimi çok ayıplıyorum ve eğer korkmasam Kıbrıs'a kadar yüzmek istiyorum :)
Dino Buzzati'nın kısa öykülerden oluşan bir kitabını okutmuşlardı bize zorla okulda. Hatta hala kitaplığımda bir şekilde bu eve kadar kalmış. Dediğin gibi, öyle okullarda okutulacak bir kitap değil bence, idare eder. Biraz ışıltısız mı ne.
YanıtlaSilŞimdi google'ladım Modiano'yu, fransızmış. Fransızlar sonunda bir edebiyat nobel'ini alabilmiş demek kaç sene sonra. Hiç adını duymadım desem? 99'a kadar ondan hiç mi hiç bahsedildiğini hatırlamıyorum ki o senelerde ömrüm kütüphanelerde, kitapçılarda geçerdi, boş kalan zamanlarımda da edebiyat programlarını sıkı sıkı takip ederdim televizyondan. İlginç.
Valla pek sevilesi bir yazar gibi gelmedi bana ama belki Fransızcadan okusam daha iyi olabilirdi.
Sil