AH BU ŞARKILARIN GÖZÜ KÖR OLSUN ŞALANJ 9

Sondan bir önceki şalanj sorusu çok musikişinas sevgili takipçilerim, şöyle:

-Size birini hatırlatan bir şarkı:

Bende bir değil bir çok var, başlayalım izninizle:

"Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına/Ey ufuklar diyorum yolculuk var yarına". Bu şarkı nerede dinlersem dinleyeyim annemdir. Bizim evde çok şarkı söylenir, çok şarkı dinlenirdi. Annem de, babam da her daim bir şarkının başından sonundan mırıldanıp dururlardı. Annemin sesi özellikle güzeldi, Türk Sanat Müziği sevgimi ondan ve eline aldığı her müzik aletinden mutlaka dinlenebilir bir ses çıkartan büyük dayımdan aldım ben. Annemi hatırlatan pek çok şarkı var aslında, ben bebekken ayağında sallar ve bir yandan da "Çıkar yücelerden haber sorarım" şarkısını söylermiş. Ve bendeniz o içli, o narin, o Yeşilçam farkına varsa en süperinden çocuk yıldız olabilecek (hahaha) bebek de hüngür kühür ağlarmışım. Derin duyguların insanıyım yav :) Neyse siz şarkıyı dinleyin, anneme bir rahmet gönderin...

"Acem Kızı", babamın favori türküsü, sık sık birlikte söylerdik eskiden: "Çırpınıp da şan ovaya çıkınca/Eğlen şan ovada kal Acem kızı/Uğrun uğrun kaş altından bakınca/Can telef ediyon gül Acem kızı". Sazlı sözlü bir ortam olduğunda babama ne istersin diye sorsalar cevabı hazırdır: "Acem Kızı". O zaman bunu da dinleyip nem babama, hem Neşet Usta'ya bir selam uçuralım. 

"Cevizin yaprağı dal arasında/Güzeli severler bağ arasında/Üç beş güzel biraraya gelmişler/Benim sevdiceğim yok arasında". Bu türkü de anneannemdir. Hayatımda anneannemin ağzından bir tek şarkı, bir tek türkü duymadım. 15 yaşında sevda nedir bilmeden, evleneceği adamı bile görmeden evermişler. Nasıl da güzelmiş, dedem mutlaka güzelliğine vurulmuş. Yoksa o hovardameşrep, vakt-i kerahet geldiğinde demlenmeye başlayan, gezmeyi tozmayı, yiyip içmeyi seven adam 7 yaşında oruca, namaza başlayan bir kadında ne bulacaktı acep. Bulamamış zaten, akşamcı sofralarına oturtamayınca, ud dersleri aldırsa da çaldıramayınca getirmiş kumayı. Kuma epey eziyet etmiş anneanneme, lakin ömrü kısa olmuş, göçmüş öbür tarafa, dede anneanneye kalmış ama huy değişir mi. Kahırla geçmiş ömrü, kırklı yaşlarında da dul kalmış. Hırçınlığına, aksiliğine rağmen şeytan tüylü bir kadındı, herkes onu, o küçük dayımı ve hayatı severdi, tiyatroyu, sinemayı, konserleri, güzel yemekleri de. İnce bir hüzünle yaşadı o sevdiği hayatı, o yüzden bu hüzünlü türküyü bir kere ağzından duymasam da hep ona yakıştırırım. Ruhu şad olsun...