Fotoğrafta bir kısmını gördüğünüz çoğu yeşil renkli, koca gözlü arkadaşlar benim kurbağalı objeler koleksiyonumun bir bölümü. Her ne kadar koleksiyona yeni parçalar ilave etmeye yer darlığı nedeniyle son verdiysem de yine de yüklüce bir miktar da dolaplara kaldırılmış vaziyette bekliyor.
Herşey yukarıda, sepetin içinde masum masum gülümseyen 3 çocuk ve analarının kızkardeş tarafından bir not eşliğinde bana yollanmasıyla başladı. Notta Emine adındaki bu gariban hatunun imam nikahlı kocasından yıllarca çok eziyet çektiğini sonra da üç çocuğuyla kapıya konduğunu, hallerinin pek içler acısı olduğunu belirtip mümkünse bizim evde sığınacak bir yer verilmesini istiyordu kızkardeş. Bizim evi "Mor Çatı Kadın Sığınma Merkezi" falan sanmıştı galiba. Kızkardeşin hatırı bir yana Emine öyle boynu bükük, çocuklar da o kadar masum duruyorlardı ki çaresiz aldık eve, koyduk kitaplığın güneş alan, nadide bir köşesine. Tesadüfe bakın ki Emine'nin hemen arkasına Charles Bukowski'nin "Kadınlar" kitabı denk geldi.
Emine ve çocukları Temel, İdris ve Fadime bir süre idare ettiler sessizce. Baktıkça insanın içi acıyordu yalnızlıklarına, terkedilmişliklerine. Sonra birgün okuldan dönerken bir dükkanın önünde yukardaki arkadaşı gördüm. Nedir, kimdir diye soruşturunca adının Talip olduğunu, halinin vaktinin yerinde olduğunu, uzun yıllardır bekar olduğunu, şimdiyse kendine bir hayat arkadaşı aradığını öğrendim. Adının "Talip" olması bir işaretti sanki, Emine'den bahsettim, aklı başında, dirayetli bir hanım olduğunu yalnız tek kusurunun sahip olduğu üç çocuk olduğunu söyledim. Talip çocukları çok sevdiğini, bunun sorun olmayacağını söyledi ve Emine ile tanışmak için benimle birlikte geldi. Emine talibi Talip'ten hoşlandı ve aile arasında bir nikahla evlendirip Talip'i bizim eve içgüveysi aldık. Bir ara Talip'in erkek kardeşi Galip de bizimle kaldı bir süre, sonra Almanya'ya işçi olarak yolladık.
Talip çocukları çok seviyordu, Emine'nin üç çocuğuyla yetinmedi ve bu mutlu evlilikten düz duvara tırmanan şu hiperaktif aşk böcüsü doğdu: Muttalip. Muttalip kitaplığın raflarında bir aşağı bir yukarı inip çıkarken aklımızı başımızdan alıyordu düşecek diye, neyse ki Franz Kafka'yı çok sevdi de onun bulunduğu rafta sabitlendi bir süredir.
Derken birgün yine beraberinde bir notla yukarıdaki koca gözlü çıkıp geldi. Kızkardeş, Emine'nin halden anlayacağını, hayatta yapayalnız kalmış bu pörtlek şaşkalozu evlat edineceğini düşündüğünü yazıyordu. Yapılacak birşey yoktu, Talip'e karşı mahcup olsak da evlat edindik yavrucağı. O da hem Emine'nin üç çocuğuyla hem de Muttalip'le pek kaynaştı. Herkes hayatından memnundu yani.
Lâkin bu işlerden pek hoşlanmayan bir kişi var ki, o da Emine'nin kaynanası, Talip'in annesi Talibe Hanım. "Zavallı oğlum, Darülaceze açmış kadar oldu, ortada kalmış kim varsa başında. Bu kadar insana bakıp beslemeye can mı dayanır?" diyor da başka birşey demiyor. Üzüntüden, sinirden devamlı hasta. Çocukların gürültüsünden devamlı ağrıyan başından buz torbasını eksik etmiyor. Ama onun başı daha çok ağrıyacağa benzer çünkü Talip Emine'den de, hayatından da gayet memnun. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bakıyor dünyaya.
Emine ve ailesine burada veda edip kurbağa cemaatimizin diğer üyelerini tanıyalım isterseniz. Fotoğrafta gördüğünüz en marjinal iki üyemiz yurtdışından geldiler. Kendileri travesti, bir seyahat nedeniyle gelip "Türkiş kebap, Türkiş raki" nin cazibesine dayanamayarak "Türkiş Kurbi" oluverdiler, isimlerini de Şahika ve Şahinde olarak değiştirdiler. Günboyu plajdalar, süslenip püslenip güneşleniyorlar.
İtalyan kaptan Massimo ve karısı Gina. Bu çift Şahika ve Şahinde'yi getiren geminin kaptanı ve eşi. Onlar da Antalya'yı çok sevdiler ve yerleşiverdiler. Kaptanımız Yat Limanında günübirlik yat gezileri düzenliyor, eşi de kendisine yardımcı oluyor.
Bunlar da Kurbi mahallesinin muhtarının en önemli yardımcıları yani İhtiyar Heyeti. Muhtar işleri kaytarıp sürekli kitaplığın üst rafında balık tuttuğu için her türlü sorunu bunlar çözüyorlar. Laf aramızda ortadaki irikiyım olanın görevi biraz sembolik, hatır için heyetin arasında tutuluyor. Geçen yıl geçirdiği bir kazadan sonra kırılan kafası ne kadar eklenip yapıştırılsa da aklı arada gidip geliyor, çocuklaşıyor, arkadaşları bunca yılın hatırına idare ediyorlar onu. Diğer iki üye birbirinin zıddı, biri ne kadar şense diğeri o kadar somurtuk. Yine de uzun yıllardır arkadaş olan Sülo ile Neco aralarında anlaşıp orta yolu buluyorlar.
Bizim kitaplıkta mûkim kurbağaların herbirini anlatmaya kalksam bu post yolluk uzunluğunda olacak. Siz en önemli karakterlerimizi tanıyadurun, günün birinde diğer elemanlardan da haber veririm. Şimdilik kalın sağlıcakla, gökten üç kurbağa düşsün, gitsin diğerlerine arkadaşlık etsin...
Hahahah önce bir güleyim dur :) Kıyıda köşede kalmış gariban kurbişlere yuva açan tatlı kadın, bu iyiliğinden dolayı seni takdir ettim :P
YanıtlaSilYalnız her şey iyi hoş da; Talibe teyze de mi sizle yaşıyor ve neden?
Ve o ihtiyar heyeti; onların ihtiyar heyetliklerinden ne olur allasen :P
Amanııın bu ne güzel ve ne keyifli hikaye,bugün canım sıkkındı valla içimi açtın.
YanıtlaSilBu arada Gülenin babaannesi vefat etmiş,kendi de biraz hasta.selamını iletemedim.iletirim.
bundan sonra sokakta kurbağa görürsem adres belli oldu.Önce kızkardeşinin kapısına ...o devamını getirir nasılsa
Harika yaa başka ne diyim.
YanıtlaSilPekii hiç içlerinden birini öpüp acaba
yakışıklı bir prens olur mu diye düşündüğünüz oldu mu ?
Çılgın Gülen,
YanıtlaSilTalibe teyze de bizle yaşıyor, var mı diyeceğin? Kaynana fobin mi tuttu:)) İhtiyar heyetime laf yok, görünüşe aldanmayacaksın:)
Babaannen vefat etmiş, başın sağolsun, arayacağım. Nalanla arka arkaya yorum yapmışsınız ordan duydum. sevgiler sana, bisiklet için sıradayım haberin olsun...
Nalancım,
Sıkıntını giderdiysem ne mutlu:) Gülenle sözleşmiş gibi yorum yazmışsınız. Yok artık kurbağa istemiyorum, yer kalmadı. Sizin bahçede biriktir:))
Şeniz ya, prens falan istemiyorum. Kurbağa olarak kalmaları daha faydalı:)))
YanıtlaSilBende var bir iki tane sana gelsinler de arkadaşları ile meşk etsinler hehe
YanıtlaSilYolla Direktörcüm. Bizim ev kurbağa sığınma merkezi oldu nasılsa:))
YanıtlaSilBu ne neşeli mor çatı. Yoksa dinlenme evi mi desek. Daha çok kurbağa geçen hanına dönmüş senin ev.
YanıtlaSilYine çok tatlısın Leylak' cım. Böyle sanal kesmiyor. Senden her gün bir doz lazım herkese. Hem kendi hayatını güzelleştiriyor, bizi de neşeye boğuyorsun.Allah ne muradın varsa versin. İyi ki varsın. Sen çok yaşa e mi.
Sevgiyle öpüyorum.
Asumancım,
YanıtlaSilsağol canım, şımartıyorsun beni. Allah hepimizin muradını versin. İyi ki sen de varsın. bu arada Rayegân'ı özledik, nerelerde ya, bir ses versin si bemolden:))
Ben de de kedi versiyonu var :)
YanıtlaSilbu anlatım da anca sana yakışır..nasıl oldun.. tekrar tetkik yaptırdın mı?
YanıtlaSilAsortikcim desene senin ev de "Kedi Sığınma Evi" olmuş:))
YanıtlaSilNefise, canım valla hala iyi olamadım. benimki domuz gribini de aştı deve gribi falan oldu galiba:)) Tiroidle ilgili tetkikler yaptırdım. olumsuz birşey çıkmadı. bilmiyorum beklemedeyim ama eskiye göre daha iyiyim. teşekkürler ilgine canım...
Sen de çok şekersin, Emine'ler, Talip ve Galip'ler de, çok güldüm akşam akşam:))
YanıtlaSilOğlum görmesin seninkileri, canlısının bile peşinden koşar o:))
Sevgilerimle...
Harika!
YanıtlaSilPazar akşamı biraz neşe geldi gözüme gönlüme, çok yaşa sen Nurşen'cim,
Eh artık kızıma değişik baykuş bulucam gözlemlerime birde değişik kurbağa bulucam bu güzel mor çatıya diye bakınacağım.
Biriktirir gün olur gönderebilme umuduyla.
Sevgiler...
Şirinler Şirini Leylâk,
YanıtlaSil*Kulaklarımın çınlaması tansiyondan değilmiş meğersim.Adımı duydum ve hemencik geldim.Bende acayip alışkanlık yapan bu güzel yazıları okumadan durabilir miyim?Son zamanlarda birazcık ''Okudu kaçtı''oluşum;kendimi hırhız gibi hissetmeme neden olmakla birlikte,kısıtlı süre ve yorum gönderebilmekteki beceriksizliğimi de bir itirafname olarak kabul edebilirsin.
*Eminanım en pörtleğinden bir çift göze tav olup
imam nikâhına razı olmuş.''Küçük kurba, küçük kurba kuyruğun nerede, kulağın nerede...diye diye de üç çocuğu sepete katmış.OOOh ne alâ memleket.
*Herşey iyi hoş da bu üç çocuklu Eminanımı baş tacı eden Talip Bey'in sigôrtası, bağkuru var mı?
Yetmemiş bir de ''Aşk böcüsü Muttalip.
*Kaynana desen evlere şenlik, bir gözü yukarıda bir gözü aşağıda felfecir okuyor.
*Siz iyisi mi bu kocagözlere anahtar teslimi yapıp kendinize yeni ev arayın.
*Allah herkese de hayırlı kardeş versin.{:-)))
Sepet dolusu sevgiler
Aah ah, sorma Rayegân, sorma bacım. Herkes bana güveniyor, sigortaya bağkura kim bakar. Mor Çatı Nuriş var nasılsa, doğuran doğurana, iribaştan geçilmiyor ortalık:)) Biz Talibi içgüveysi aldıydık anası da yerleşti eve. Zaten en sonunda oğlum çıngar çıkardı. yakında bu kurbağalar seni yiyecek diye de yokettim bir kısmını:))
YanıtlaSilses verdiğine sevindim, özlemişim ayol, arayı uzatma.
İyi geceler...
Özlemcim,
YanıtlaSilBirgün oğlunu da alıp gel kurbağaları yakından görme şerefine nail olsun:)) canlısına ben onun kadar sıcak yaklaşabileceğimi sanmıyorum.
Sevgiler canım...
Sevgili Nur,
seni neşelendirdiysem akşam akşam ne mutlu. Görüyorsun işte başımda bir sürü besleyip bakılacak boğaz var, işim çok zor benim, çook.
sevgiyle kal...
Çok şekerler:) Ancak bazen inanamıyorum aramızdaki benzerliklere... Sizinki gibi bilinçli olmasa da benim de hatırı sayılır sayıda kurbağam var evde. Belki bir gün hepsini bir araya toplar fotograflarını çekerim. Neden olmasın? Ama sizin gibi hepsine güzel birer öykü uyduramam valla:)
YanıtlaSilBizim kızların dolabının üstünde de koca bir kurbağa var:)))
YanıtlaSiltüm prensler kurbağa olarak kalsaydı daha mı faydalı olurlardı ne:))))
Sevgiler Leylakdalım, çok keyifli bir yazıydı.
EN SEVDIGIM HAYVAN KURBAGA.BELKI OKULDA COK KESTIĞIMDE VICDAN SORUNUDA OLABILIR BU SEVGIM
YanıtlaSil