Bugün ikinci diş randevuma gittim. Sağolsun hekim hanımın eli alıştı, her gidişimde bir dişle vedalaşıp dönüyorum. Bu sefer de son kalan pirinç boyutundaki üst ön dişime el salladım. Hakkını helal et dostum, seninle ne mısırlar, ne ayçekirdekleri, ne elmalar yiyip ne şamfıstığı kabukları açmıştım. Kaderde vedalaşmak da varmış:) Sonra sıra geldi sağ köpeğin kanal tedavisine. Uyuşturucu iğneden lastik gibi yayılmış olarak düşündüğüm ağzıma envai çeşit alet girip çıktı. Hekim hanım yardımcısıyla sohbet ederek acısını duymadığım fakat yapılanları hissettiğim sinir alma operasyonunu sürdürürken en büyük sıkıntım sohbete iştirak edememekti. Merak ettiğim bazı şeyler oldu soramadım içimde kaldı:) İşlem bitip ağzımı çalkalamam gerektiğinde ise pek fena oldum, toparlayamadığım ağzımdan sular heryerime fışkırdı. Ay oyuncak oldum bu yaşımda yahu, ha daha diş çekiminden önce boynuma bağlanan mama önlüğünden bahsetmedim tabii ki. Yapılanların acısını hissetseydim "Ingaaaa" diye ağlayacaktım. Neyse sonunda bugünkü işlemler tamamlandı. Sempatik doktorumla biraz muhabbet edip kanal tedavisiyle ilgili bir ağrı gelişecek mi diye bekledik. Sonra bir dahaki postaya kadar vedalaştım. Bu defa üst dudağım yamulmuş birkaç mağaza dolaştım, yolda kendini Orhan Gencebay sanan bir adamla karşılaştım. Ağzım yamuk olmasa ve rahat gülebilsem kahkahalar atacaktım, o derece sakalet birşeydi. Seyrelmiş saçlarını siyaha boyayıp briyantinlemiş ve Orhan Gencebay gibi taramış, bıyıklar da keza boyadan nasibini almış ve aynı biçimde uzatılmış. Üzerine giydiği boyuna çizgili, koyu gri, yelekli takım elbisenin tek eksiği yakasının gülüydü. En komik tarafı da koca göbeğine rağmen neredeyse göğsünün altına kadar çektiği pantolonu idi. Nasıl uğraşmış özenmiş, ağzımı toparlayabilsem adamı mutlu etmek adına yanına yanaşıp "Orhan Bey bir imza rica edebilir miyim?" diyecektim. Kısmet, bir dahaki rastlaşmamıza artık.
Dün akşam Opera sahnesinde bir bale izledim: "Zorba". Müzikleri Mikis Theodorakis'e, libretto ve koreografisi Lorca Massine'ye ait balenin tahmin edeceğiniz gibi müzikleri muhteşemdi. Lakin bale olarak beni pek tatmin etmedi sanki. Uzman değilim elbette ama gözümün gördüğünü de inkar edemeyeceğim. Belki bunda Anthony Quinn'in görüntüsüyle hafızamıza kazınmış Zorba rolünü ufak-tefek bir baletin üstlenmiş olmasının rolü vardı. Ayrıca danslar da fazla oryantal geldi gözüme. Yine de bir müzik, renk ve dans cümbüşü olarak gözlerimiz şenlendi. Verilen emeği de elbette ki alkışlıyorum, bale yapan ayakları dert görmesin.
Bir yasaklı günü de geride bırakırken hepinize bloglara rahatça girebileceğimiz bir hafta sonu diliyorum.
blog durumuna inşallah diyorum ablacığım :) ayrıca diş işlerine de geçmiş olsun :) sen alemsin vallahi sevgiler ablam güzel hafta sonları :))
YanıtlaSilçok geçmiş olsun. benim de acilen gitmem lazım dişçiye ama bu diş doktoru korkusu yok mu:(
YanıtlaSiliyi hafta sonları:)
Ah kıyaam bi de o ağzınla bale izlemeye gitmiş.. Neyseki baleye gittin, ya komedi filmine gitseydin:)) nasıl gülecektin.
YanıtlaSilBenim diş doktoru korkutmuşluğu vardır. Yüzüme bakınca , böyle yaparsanız benide heyecanlandırıyorsunuz demişti kadınceğiz. Hemcinslerimize ayıp olmasında galiba diş çektirirken erkek dr tercih etmek gerekirmiş hani kuvvet bakıından:))
Öpüyom seni leylak Dalıcım
Yaa Leylak'cım çok geçmiş olsun.
YanıtlaSilBlog durumu düzelsin inşallah canım, ben üzgünüm halen:((
Leylak Dalım, geçmiş olsun. Cesaretinden ötürü kutlarım. Ben dolgu işlerinden sonra gene adım atamadım dişçiye. Halbuki biri dolması, biri de çekilmesi gereken 2 adet 20'liğim var. Ey cesaret, geldinse masaya 3 kere vur:))
YanıtlaSilTekrar geçmiş olsun. Bu sefer kaza yoktur umarım. Değişik bir bale. Modern bale olsa gerek. Bende bu popüler konuları olanlara alışamadım bir türlü.İllede klasik arıyor gözüm, kulağım, ruhum. Yinede postmodernin sanat olduğu çağımızda bunlarada arada karışmak gerek. Bu bale sadece kulağınıza iyi gelmiş sanırım...
YanıtlaSilTövbe tövbe, nazar değmesin benim blog hala tık demeden çalışıyor.
YanıtlaSilGeçmiş olsun, git-geli bitmez diş işlerinin. Gazi Üniversitesi Hastanesi, Plastik cerrahi'ye uğrayıver, beş dakikada Sezen Aksu olursun:))
Sen diş işlerini yazdıkça her sıcak ve soğuk yediğimde içtiğimde sızlayan sol üst dişim geliyor aklıma. Bu yaşımda ağzımda sadece 4 tane dolgum var, ama böyle devam edebilmek istiyorsam ihmal etmesem daha fazla iyi olacak.
YanıtlaSilBalede ben de Defne Soysal gibi illa klasik diyenlerdenim.Modern bale denen şeyi anlamıyorum bile.
Sis,
YanıtlaSilGerçekten ihmal etme. Ne mutlu sana, aman maşallah diyeyim. Benim ağzımda 4 tane sağlam diş yok.
Bale klasikti aslında ama bende bir tuhaflık var herhalde oturmamış geldi sanki danslar, balerinler, baletler...
Nedretcim,
YanıtlaSilSezen Aksu'nun hangi halini kastediyorsun:))
Benim blog az evvel yine su koydu ama bereket çabuk düzeldi. Hepimizi şaşkın ettiler yahu:)
Defnecim,
YanıtlaSilÇok teşekkürler.
Bale klasikti aslında ama ben sevemedim. Gerçekten kulağıma hitap etti. Hiçbir rolü dansçılara oturtamadım ondan mıdır nedir? Yoksa mızmız mıyım:)))
Çenebaz,
YanıtlaSilÇok sağol canım. Diş konusu en cesur olduğum konudur. Hiç tınmam, küt diye gider otururum o koltuğa ve gık demem yapılanlara. Lakin sonrası biraz zor oluyor. Şimdi ağzımın içi sızım sızım sızlıyor:)
Özlemcim,
YanıtlaSilSağol.
Evet umutla düzelmesini bekliyoruz. Hayırlısı...
Lalem,
YanıtlaSilValla gülemezdim, pek berbattım çünkü:)
Valla benim dişçi kadın ama sektirmeden çekti ikisini de, maşallahı var:))
Neslihan,
YanıtlaSilÇok teşekkürler.
Valla ihmal etmemek lazım, diş elden gitti mi pek fena yanıyorsun.
İyi bir hafta sonu olsun...
Burcucum,
YanıtlaSilSağol güzelim.
Tek umudumuz çabucak sorunun giderilip yasağın kalkması, bakalım bekliyoruz:)
Çok çok geçmişler olsun...Diş olayı gibi sevimsiz bir işi bu kadar tatlı,komik anlatana daha rastlamadım...Güldürdünüz beni yine:)
YanıtlaSilBen blogda şimdilik bir sorun yaşamıyorum,bakalım...
Dis dökümü mevsimi geldi galiba bütün tanidiklarim dislerinden muzdarip su aralar.
YanıtlaSilTekrardan gecmis olsun. Ama cogunu atlatmissin en azindan.
Öpüyorum seni leylakcim:)