Bıktım inan olsun. Bir dakika önce görüntülenen blog bir dakika sonra yokoluyor, ya da üstünde damgalı eşek gibi bir yazı: Bu bloga erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir. Sankim blog müdürünü (OİP kulakların çınlasın) dolandırdık:) DNS ayarlarını değiştiriyorsun 5 dakika normale dönüyor, sonra yine cıvıtıyor. Dellenip kalacağız, adımız "Hunili Bloggerler"e çıkacak. Sonra da grup kurar Eurovision'a katılırız.
Zaten bugün ağzı burnu dağıtmışım, üstüne bir de blog dövüşü tuz biber ekti. Öğleden sonra kaç zamandır ağrıyan azı dişimi elinden tutup diş hekimine götürdüm. Hekim hanım hoşsohbet, epey muhabbet ettik. Sonra yerleştim koltuğa. Hayatta çekinmem dişle ilgili işlemlerden. Grip olsam doktora gitmekten tırsarım ama dişçiye gitmek hiç sorun değildir benim için. Ağzımı açar açmaz hatta açmadan teşhis konmuştu zaten: Çekilecek. Uyuşturucu iğneyi yedik. Hafiften yamularak duyum kaybını beklemeye başladık, yamulmuş ağzıma bakmadan durmadan konuştum tabii ki. Sonra bir prova yapıp henüz uyuşmadığım tesbit edilince bir iğne daha yedik. Sonunda hepten kayan ağzımı açıp azı dişimle vedalaştım. Pek de toramanmış, tripot gibi, üç ayaklı. Getti koçlar gibi dişim, ah ah anısı yoluma ışık tutsun:))
Azı dişle vedalaştıktan sonra üst köprülerin yapımı için randevulaştık ve ben ağzım lastik gibi yayılmış, dudaklarım yatay 8 şekline dönüşmüş olarak panoramik röntgene gittim. Çekim işini tamamlayıp röntgen dosyasıyla ağzımı kamufle ederek dışardaki diğer işlerimi tamamladım ve yine kamuflajlı olarak Bedri Baykam'ın "İçim Parçalanıyor" adını verdiği sergisini gezdim. Eve ulaştığımda hala uyuşuk ve yamuktu ağzım. Lakin bir kahveyi hakettiğimi düşünüp yoldan aldığım pembe sümbülleri koklayarak içerken olan oldu. Hissiz dudağımı ısırdığımı "kırt" sesini duyunca farkettim. Öyle böyle değil aziz ve muhterem kârilerim neredeyse kopuyormuş bir parça. Kendi kendini yiyen ilk yamyam olarak tarihe geçmekten kılpayı kurtuldum. Şu anda alt dudağımın sol yanında leblebi büyüklüğünde bir şişlikle Arap Bacı görünümündeyim. Esasen alt dudağıma silikon enjekte ettirsem pek latif olacağımı da farketmiş bulunuyorum. Düşüneyim ben bu konuyu:)
İşte böyle, bunca yazıyı yazdım ama yayınlayabileceğimden, yayınlasam bile okunacağından kuşkuluyum. Oynattın bizi Google, dilerim sen de oyna, hem de zil takıp. Haydi kalın sağlıcakla...
Sevgili Leylak dali yazini yayinlayabilmissin hemde benim tarafimdan okundu ;) ama memlekette durumlar nedir, kim okur kim oyuyamaz bilemiyorum, neler olmus blog alemimize boyle :(
YanıtlaSilcok gecmis olsun disin icin de.
Çok geçmiş olsun. Diş işleri hassas ve acılı meselelerdir, uğraşılması meşakatlidir. Umarım bir an önce iyileşir, inci gibi dişlere kavuşursunuz. Ben de bu yorumu yazıyorum ama dilerim okuyabilirsiniz.
YanıtlaSilNurşen ablam, sabah sabah güldürdün beni. Valla ne şekersin sen ya. İnsan dudağını ısırışını ancak bu kadar betimleyebilir :)
YanıtlaSilGeçmiş olsun...
oofff çok geçmiş olsun canım, diş işi kadar zor iş var mı ya:((
YanıtlaSilGeçmiş olsun.Her ikisi içinde. Diş konusunda yine yanakla ucuz atlaşmışsınız, dilini yiyeni duydum ben. Bedri Baykam'ın resimlerinden pek söz etmemişsiniz.
YanıtlaSilcanım ben okudum herzamanki gibi zevkle:) senin bu sanatsal gezilerin yokmu imrenmemek elde değil, birgün benide peşine takıp götür lütfen:))
YanıtlaSilAhahah okuduk okuduk dişlere ve dudaktan giden parçaya üzülmekle birlikte pek de güldük :)))
YanıtlaSilGeçmiş olsun Leylakcım .
Google bir iki haftaya kadar adsense reklam tıklamaları azalınca elini alnına koyup düşünmeye başlayacak merak etme. Adsense yoğunlukla .com adresler yerine blogspot adreslerde kullanılır.
Sis,
YanıtlaSilSağol canım. Valla kendi halime ben de güldüm inan, ilk kendimi yeme denememdi:))
Ben de aynı şeyleri düşünüyorum, reklam gelirleri düşünce herhalde bir çözüm bulacaktır ama o zamana kadar umarım biz kafayı yemeyiz:)))
Meyra,
YanıtlaSilSağolasın.
Gidelim ben hazırım, ne zaman istersen:)
Sevgili Defne,
YanıtlaSilSabah tam sana cevap yazıyordum blog mahkeme kararıyla kapatılıverdi yine:)))
şimdi nasılsa açık. Bedri Baykamın sergisinde fotoğraf çektim aslında ama blog bi açılıp bi kapanırken ekleyemedim. Düzelince koyarım.
Sevgiler...
Judy,
YanıtlaSilZor hakikaten diş işi ama el mahkum:)
Buğdayçım,
YanıtlaSilSağol canım. o senin kendi şekerliğin:))
Gamlı Baykuş,
YanıtlaSilSağolasın.
Yorumu sabah okudum ama lök diye kapanınca cevap akşama kaldı. Deli ettiler bizi, ettiklerini bulsunlar inşallah:))
A-H,
YanıtlaSilTeşekkürler canım.
Sen Singapur'da kal, burda işler tatsız diyeceğim ama içim elvermiyor seni oralarda ebediyen bırakmaya:))
Bakalım düzelecek inşallan diye umuyoruz.
Blogun beş dakika önce kapalıydı.Pat diye yakaladım.Ne olacak halimiz bilmiyorum.Böyle köşe kapmaca oynuyacağız heralde.Ayrıca çok geçmiş olsun.
YanıtlaSilYaşasın yorumunu okuyunca sevindim seni gördüğüme , Sanki gurbetten özlem dolu çocukluğumu görmüş gibi:) Dişçilerden çıkmayan biri olarak seni anlayabiliyorum. Birde giden bir diş ve de yerine köprümü !!! ilk protez dişlerime ortaokula giderken sahip oldum:)
YanıtlaSilGördüğüme sevindim
Sevgili Elif,
YanıtlaSilBizi ne hale getirdiler değil mi?
Gurbette hemşeri bulmuş gibi oluyoruz:) Neyse yavaş yavaş toparlanıyoruz galiba, DNS ayarını yapan dalıyor ortama. Valla elim kolum bağlanmış gibi oldu, nasıl alışmışız buraya ve birbirimize.
Evet diş konusunda aynı kadere sahibiz belli. Yarın köprüm sökülüp yenisine başlanacak umarım sorunsuz hallolur.
Sevgiyle...
Hüznün Tadı,
YanıtlaSilSağolasın.
DNS ayarlarıyla oynadım artık rahatça girebiliyorum hem kendi, hem başkalarının bloguna. Umarım böyle devam eder...
Çok geçmiş olsun...Ne güzel anlatmışsınız dişe dokunanı!şu aralar bloglarımıza da dokunuldu ama...tepki zannedildiğinden de fazla oldu...koca bir ulusu, toplumu böyle traji komik bir şekilde blogları kapatarak!nedir ki susturulmak istenilen!.maçları korsan yayınlayanları önlemek için tüm blogları kapatmak mı çözüm!!!
YanıtlaSilOlmaz..olamaz...bilişim teknolojisinin önüne artık kimse geçemez!..:)
Hem blog işleri,hem diş işleri bir an önce şifa bulsun diliyorum!
YanıtlaSilNasılda keyfimiz kaçtı?:(