.

.
.

12 Ocak 2011 Çarşamba

GÜLÜMSEMELER

Lise kızlarıyla buluşma günümdü bugün, öğleye doğru düştüm yollara.
Yüzümde kocaman bir gülümseme oluşturan ilk görüntü üzerinde "Hurdacı" yazan seyyar bir arabaya yüklenmiş, oymalı süslerle bezeli altın rengi borusu pırıl pırıl yanan "Sahibinin sesi" marka bir gramofondu. Yanına atılmış iki plağın hangi sanatçıya ait hangi şarkılar olduğunu nasıl merak ettim bir bilseniz.

Fotoğraftaki mor çiçeklerin adı "Narin"miş, yeminle ilk kez duydum.

Yüksel Caddesi'nin sembolü haline gelmiş sokak heykelleri geri gelmiş, ikinci gülümseme bunlaraydı. Bankta oturan kadını temizleyip paklayıp sabitlemişler yerine, memur heykeli ise henüz paketliydi.

Gittiğimiz mekanda istediğimiz kahveler şekerli isteyene sade, sade isteyene çok şekerli geldi. Arkadaşların bir kısmı içmiş, ben cırladım yeniden sade pişirip getirdiler, üstüne de özür mahiyetinde çay ikram ettiler ama o da demini almamıştı, ot kokuyordu. Lakin diğer herşey gayet keyifliydi onun için üstünde fazla durmadık bu aksaklığın.

Hava çok soğuktu, evden erken çıktığım için hem vakit geçirmek, hem de ısınmak için kitapçıya girdim. Ben bakınırken yanıma genç bir çift geldi. Erkek olanı Freud'un bir kitabını almak istediğini söyledi kız arkadaşına. "Neden?" diye sordu kız, "Herkes ondan bahsediyor" dedi delikanlı, "merak ettim". Kız "O cinselliği irdeler" dedi, "çözülemeyen bilinçaltı olayları cinselliğe bağlar". "Yuh!" dedi delikanlı, "Ayıp ya..." Üçüncü gülümseme bu diyaloga geldi.

Oturduğumuz masanın ilerisindeki pencerenin pervazına dizilmiş mumlukların fulya formundaki çiçekleri baharı müjdeler gibiydi.

Kitapçının önünde fular satan genç kızın tezgahından iki tane fular aldım. Ben parasını öderken cep telefonu çaldı. Poşeti ve paranın üstünü acele elime tutuşturup arkasını döndü ve muhtemelen sevgilisiyle konuşmaya başladı. Çantamı, cüzdanımı, elimdeki diğer poşeti zaptetmeye çalışarak fularları torbaya yerleştirirken, iki kere paketi, bir kere cüzdanımı yere düşürdüm, kızın umuru olmadı. O yüzünde koskocaman bir gülümsemeyle konuşmaya devam etti. Bu seferki gülümseme de ondan gelsin dedim, yere düşenleri toplayıp yoluma devam ettim.

Ev yapımı enfes zeytinyağlılardan oluşan bir açık büfesi vardı mekanın, ayrıca tatlı standı da, ben oraya yanaşmadım. Dekorasyon oldukça kokoştu ama kendine has bir havası vardı. En çok bordo üzerine parlak sarı çiçekli duvar kağıdıyla kaplanmış ve kağıt klozet oturağı örtüleri kurdelelerle süslü kadife bir kutuya yerleştirilmiş mor perdeli tuvaleti beğendim:))

"Sahilde Kafka" beni benden alarak bitti, Nazlı Eray'ın anılarıyla buluşma vaktidir...

12 yorum:

  1. Gülümsemeleriniz hayatınızdan hiç eksilmesin,sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. güzel enstantaneler yakalmışsın çok sevdim :)

    YanıtlaSil
  3. Mumluklar ne kadar hoş:)) Tuvaleti çok merak ettim, ne benim ne de arkadaşlarımın salonları bile bu kadar kokoş değilken, nasıl bir tuvaletmiş bu ya?

    YanıtlaSil
  4. Sen tuvalet deyince, benim de aklıma, gördüğüm ilginç bir tuvalet geldi. Aynı yerde birbirine doğru bakan 2 klozeti olan bir tuvalet görmüştüm. Eline gazete, dergi alıp da girileceğine, karşılıklı mesai yapabileceğin biriyle sohbet etmek daha mı eğlenceli acaba? :))))))

    YanıtlaSil
  5. leylağım öyle güzel yazıyorsun ki,
    yaşadıklarını gözümde canlandırıyorum
    çok hoş yaşadıkların
    gülümsedim
    ve sana sevgilerimi gönderdim :))))

    YanıtlaSil
  6. bizdende gülümsemeler sana Leylak Dalıcım...
    Nazlı Eray kitabı ilk dışarı çıkışda alınılacak... Ayşe Kulin'in kitapları çok güzelmiş dün bir köşe yazarında okudum...

    Sahilde Kafka bittiyse Zemberek Kuşunun Güncesi zamanıdır...

    YanıtlaSil
  7. Ne kadar renkli bir gün geçirmişsiniz, detaylar muhteşem...
    Sahilde Kafka bitmiş gözünüz aydın sonuç nedir ? meraktayım?
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  8. Hayatın sizden kaçabilmesi o kadar zor ki Hocam.

    sevgiler pırıl pırıl.

    YanıtlaSil
  9. İçine tükürülen heykeller yerlerini alıyor demek. Yüksel caddesi ne kadar özeldi çok eskiden kitap satan çocuklar aynı zamanda o kitapları okuyanlardı gitar çalarlardı yanlarına oturup muhabbet edilirdi. şimdi sokak mafya tarafından pay edilmiş ben kocayla yüksel cad.kitap satarken tanıştım biliyor musunuz:))Parasızlıktan evdeki kitaplarını satıyordu bir çoğunu aldım kitapları geri ona döndü:))

    YanıtlaSil
  10. çok güzel olmuş yazınızı keyifle ve gülümseyerek okudum.

    YanıtlaSil
  11. Kavuştuk demek ki heykellerimize ben de gidip bir yerinde ziyaret edeceğim kendilerini,tuvaleti merak ettim, iki kare foto da oradan lazımdı Leylak Hocam:}

    YanıtlaSil
  12. Sevgili arkadaşlarım,
    Hepinize çoook teşekkür ediyor ve koccaman bir gülümseme armağan ediyorum...

    YanıtlaSil