.

.
.

1 Aralık 2025 Pazartesi

ARA-LIK 1 (HASTAYIM HASTA, ÇORBAM TASTA)

Eveeet sevgili blogger arkadaşlarım, yeni bir yazma serisiyle Kaptanım ve ekibim olarak Aralık uçuşuna başlıyoruz. İdrak yollarımız açık, penceremiz güneşli, ruhumuz türbülanssız olsun.

Olmasına olsun da bendeniz yine Kasım ayından indirimli alışveriş yerine indirimsiz griple nasiplendim. Gelenek oldu Kasım griplerim, mübarek ajanda tutuyor sanki; yazıyor: Önümdeki yıl Kasım ayının son haftası grip olunacak, unutma. Boğazımda hafiften bir kaşıntıyla başladı, sonra burnum tıkandı, geniz akıntısı başladı ve güm! Öğretmenler Günü'nün ertesi günü tumba yatak. İlk gün artık paçavralardan dokunmuş paspas gibiydim, ertesi gün makine işi yolluğa döndüm. Şimdilerde Isparta halısı modundayım, İran halısına dönüşebilmemin mümkünatı olmasa da Bünyan da kurtarır, birkaç güne umuyorum inşallah. 

Önce burnum uçukladı, bu genetik miras annemden. Sonra dudağım, bu bizzat kendi genetiğim, içimde bir yerlerde her an patlamaya hazır bir uçuk tomurcuğu taşıyorum. Aynaya bakınca parası yetmediği için dudağına yarım dolgu yaptırmış süslü fakir kızı gibi hissediyorum. Kısmet olur da az daha biriktirirsem sol yana da yaptırıp yarım ördeklikten kurtaracağım kendimi inşallah 😂 Lakin o çarpılmış görüntüye bir de iki parmak çıkmış beyazlar ve aşırı uzamış saçlar da eklenince grip şurup demeden kuaför randevusu aldım. Takarım maskemi yaptırırım boyamı, kesimimi. Maymuna döndüm evlerden ırak olsun. 

Sabah birtakım ilaçlar yazdırıp grip derdime deva olacak bir şeyler sormak için aile hekimine gittim. Benim hekim hastaymış, başka birine yolladılar. Derken aydınlandım, evet arkadaşlar bana grip aile hekimimden bulaştı. Zira on gün önce yine ilaç yazdırmak için kendisini ziyaret etmiştim ve salaklık bende ki maskesiz gitmiştim. Hayatımda bu kadar pis kokan, havasız bir oda görmedim. Ne kadar kolonyalansam da fayda etmemiş demek, doktor hastaymış, hastasına da bulaştırmış. Zaten o odada Herkül bile hasta olurdu alimallah. Geçici doktordan raporlu ilaçlarım dışında grip için de bir şey yazmasını rica ettim, C vitamini yazmış. Yeterince mandalin, portakal, kumkuat yemiyormuşum gibi bir de ilaç içtim. Bu gidişle sarı ırka dönüşeceğim, "Solsan da sararsan yine gül pembe dehensin" şarkısı söyleyecek biri de yok ki etrafımda moralim düzelsin. Neyse en azından ayaktayım artık, 3-5 güne toparlarım, beni bekleyen Aralık ayı etkinliklerime geri dönerim. 

Dün sabahtan itibaren hava güneşliydi, fırsat bu fırsat çamaşır yıkayıp serdim. Öğleden sonra şeytan mı dürttü nedir, askılığı açtım ve içeri taşıdım çamaşırları. Son parçayı içeri götürüp mutfağa döndüğüm anda şiddetli bir dolu başladı ama nasıl gözgözü görmüyor. Yahu daha bir dakika önce güneş vardı, hayrola? Yarım saat kadar çakıltaşı boyutunda dolu indirdi gökten. Sonra durdu, durur durmaz da güneş çıktı. Havaların da tadı kaçtı. Şu anda dışarısı yine güneşli umarım ben kuaförden dönene kadar da böyle devam eder. 

Randevu saatim yaklaşıyor arkadaşlar, geçen yıl bugün çektiğim bir fotoğrafla yeni serinin ilk yazısını bitireyim. Aramıza katılırsanız çok seviniriz. Çoğaldıkça güzeliz. Kalın sağlıcakla...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder