Çocukken Doğan Kardeş, Çocuk Haftası, Mavi Kırlangıç gibi bir takım çocuk dergileri alırdım, şahane şeylerdi, benim gibi bir kitap kurdu için besleyici bir yemlik. Hatta herkes benim gibi bunları alır ve okur sanırdım, öyle ki Çocuk Haftası'nın artık çıkmayacağı haberini son sayısında okuduğumda çok üzülmüş ve okula gider gitmez sıra arkadaşım Hande'ye, "Biliyor musun, Çocuk Haftası artık çıkmayacakmış" demiştim ağlamaklı bir sesle. Hande'nin cevabı: "Çocuk Haftası ne?". O gün anladım ki herkes seninle aynı zevkleri paylaşmıyor. Her neyse diyeceğim şu, bu dergilerde bol miktarda absürd bilmeceler olurdu, bunları ezberler ezberler önüme gelene satardım, en iyi müşterim de babamdı. En rağbet ettiğimse şuydu: "Anne kırkayağın en yorulduğu gün hangisidir?". Cevap: "Yavrularının ayaklarını yıkadığı gün". İşte az evvel fotoğrafta gördüğünüz zerzevatı ve daha fazlasını, bu olay patlak vermeden önce dünya para verip aldığım- iyi ki aldığım-bitkisel kökenli bir deterjanla köpürte köpürte yıkarken kendimi tüm sebze ve meyvelerin annesi gibi hissedip yıllar sonra kırkayağa hak verdim. Stok yapmayıp lazım oldukça ihtiyaç temin eden bir aile olduğumuz için de mevcutların ne kadar çabuk tükendiğinin farkına varmıyormuşuz meğerse. Buzdolabının rafları boşalmaya başlayınca anlaşıldı ki market işkencesi de başlıyor. Pazartesi gününü bu hafta sonu da sokağa çıkma yasağı olacağını öğrenen heyecanlı ve stokçu kalabalığa bırakıp salı günü aynı kostümler ve çift maske ile yola düştüm. Gerçekten manav reyonu çekirge sürüsü geçmiş gibiydi, normalde bizim markette eksik olan bir şeye rastlamamıştım bugüne kadar. Görevliye "Niye bu kadar boş bu tezgahlar?" dediğimde "Dün boşalttılar abla, bir saate gelir takviye" cevabını aldım. Ne bir saat bekleyecek, ne de tekrar gelecek halim vardı. Çekirgelerden kalanlardan bir şeyler yüklenip içeri girdim. İçeride rafları boş olan iki şey vardı:
1- Pötibör bisküvi
2- Maya
"Turkeygeti'de yaşayan karantina halkı ev yapımı ekmekle beslenip sonrasında keyif çaylarına batırdıkları pötibör bisküvinin sıcak sıvıda dağılışını izleyerek vakit geçirmekteler" diye seslendirme yaptım en belgeselci tonumla maskemin altından 😃
Market önceki iki seferime göre biraz daha kalabalıktı ama yine de sosyal mesafeyi korumak mümkündü, tek istisna brokoli alırken yanıma yanaşıp "Ben bunu pek severim, yanında et ve patates püresiyle" diyen, kırık şivesinden Alman olduğunu düşündüğüm teyze oldu. "Afiyet olsun" diyerek dar kaçtım yanından, bereket maskeliydik her ikimiz de 😃
Geçen yıl bugünlerde önce Grup Abdal konserine, ertesi gün de Bülent Emin Yarar'ın oynadığı "Hamlet" oyununa gitmişim. Acaba aklıma gelir miydi bir yıl sonra tüm etkinliklerin sona erip, evlere kapanıp, sokakla ilgili tek faaliyetimizin maskelenip markete gitmek olacağı..Hayat çok kötü çelme taktı hepimize, umarım ruh ve beden sağlığımızı yitirmeden affeder bizi. Ben gideyim de kuru bamya ile pilav pişireyim. Bir pötibör püskevitim bile yok ki çaya banayım...
Şu sebzeleri, meyveleri sabunlama işi başka hastalıklar olarak geri dönecek. Gerçi siz bitkisel deterjan almışsınız. O iyi hiç olmazsa. Geçen sene alerjik durumlar başlamıştı ben de. Şimdi hem mevsimden dolayı hem de çok sabun deterjan kullanmaktan yine nüksetti. Sabunlama işlerine başlayınca burnum şıpır şıpır akmaya başlıyor. Nasıl olacak böyle bilmem. Hiç bu dezenfekte işlerine girmeyenler de var. Kim doğru yapıyor bilmiyorum. Çok acayip. Neyse artık, önceliğimiz virüsü kapmamak:) Sağlıklı günler dilerim.
YanıtlaSilBu günler de geçecek ve yina başka günler gelecek değişmeyen şeylerse her anın başka sıkıntıları olacağı biz kendimizi sağlam tutalım da geriri hallolur inşallah
YanıtlaSilPetibör alanlardan biri de benim :) Ne yalan söyleyeyim, akşam saatlerinde iyice kendimi güvensiz ve karamsar hissettiğim zamanlarda bergamotlu çay ve yanında petibör düşüncesi beni çocukluğuma geri götürüp sakinleştiriyor. Sanki hala ailemin yanındaymışım da anam babam beni korurmuş her şeyden gibi :) Pişman değilim, petibörüm bitince yine alacağım :)
YanıtlaSilÇocuk, babasına sormuş: "Baba, İstanbul'a ne zaman varıcaz?"
YanıtlaSilBaba: "Sus ve yüzmeye devam et."
Meh meheh meh, ben de baba esprileri çekmecesinden bunu çıkardım :) Bu arada adını vermeyeceğim iki 65+ birey kloraklı suyla havuç yıkayıp yemek yapmış, "Allah allah neden bütün ev klorak kokuyor yav?" diye evi turlarken kaynağın havuç tenceresi olduğunu farketmişler. Bir zehirlenmenin ucundan dönen arkadaşlarımızı buradan alkışlıyorum, kendi bloguma yazmaya korkuyorum, telefon edip azarlarlar diye.
Ama o pötibörü süte banmak... Mutluluğun bizatihi kendisi değil mi yahu? ;)
YanıtlaSil