.

.
.

5 Şubat 2019 Salı

5 ŞUBAT (MEYDAN BULDUK OKUYALIM)

Eh, artık bana "Gözün aydın!" diyebilirsiniz, zira F klavye masaüstü bilgisayarım tamir amaçlı gittiği Ankara'dan bugün yuvasına döndü. Anakartın arızasından korkmuştuk ama sorun power supply'de imiş, abisi değiştirip, elden geçirip yolladı sağolsun. Armağan Şenol'un komik şarkısını bilen var mıdır içinizde; "Yayla Kızı". "Kavuştum yine baharla sürüme" diye başlar, "pırpırleeey" diye komik bir nakaratı vardır. Ben de kasayı yerine yerleştirdiğimden beri "Kavuştum yine bilgisayarıma, pırpırleyyy" diye şarkı söylüyorum 😃 Laptopuma da vefasızlık etmeyeyim bu arada, Q klavyeli ve biraz ağır makamlı olsa da o olmazsa ne yapardım ben. 

Bugün F klavyeye kavuştum ya, sabah da Macera Kitabım Özlem'in blogunda görünce bir heves niyet ettim Ezgissimo'nun başlattığı meydan okumaya. Hala görmeyen, bilmeyen kaldıysa şuraya bir TIK. Kimseye meydan falan okuduğumuz yok aslında, derdimiz kendimizle ve blogumuzla. Giderek arası açılan yazıları, gevşeyen blog faaliyetlerini canlandırmak, her gün "Ne yazsam acaba?" diye düşünmemek, işte hazır konu. O zaman başlayalım. Tabii insanlar ayın birinde başladı, ben arkadan nal toplayarak gideceğim artık. İlk 5 soruyu bugün cevaplayıp yakalayayım öndekileri etek uçlarından. Aslında bunları yazarak 1. günün sorusunu da cevaplamış oldum, diyor ki: Anlat bakalım, bu meydan okumaya başlamayı neden kabul ettin. 

2. güne gelecek olursak:  
-Düşün ki bugün doğum günün, sana ne alınırsa mutlu olursun? Şöyle güzel bir hediye listesi yapsana kendine:

Kutlu doğum haftasını daha 5 gün önce geride bırakmış biri olarak bu soruya ne cevap versem bilemedim. Yeterince hediye aldım, getirenler, hatırlayanlar sağolsun ama "İlla bir şey daha almak istiyoruz, bak Allahaşkına, çok üzülürüz söylemezsen" diyorsanız sevgili arkadaşım ressam Füsun Ürkün'ün şu tablosuna hayır demezdim doğrusu. E haydi, madem sordunuz, aranızda para toplamaya başlayın 😃


Ve 3. günün sorusu geliyor:
-Bazı evlerde hep pişen bir yemek vardır. Pişirmekten vazgeçmediğin bir tarifi bizimle paylaşır mısın? 

Bizim evde benim için vazgeçilmez olan bir yemek-daha doğrusu çorba-vardır ki benden başka kimse yemez. Hastalandığımda ilacım, canım güzel bir yemek çektiğinde baştacım olan "Yayla Çorbası". Lakin benim sevdiğim türü içinde pirinç yerine yarma buğday ve nohut olandır. Nasıl mı yapıyoruz, hemen herkes biliyordur ama yine de yazayım. Gözkararı koyarım malzemeyi ve mutlaka süzme yoğurt kullanırım. Yeterince yoğurdu tencereye koyup hafif sulandırdıktan sonra, bir yumurta ve 1-2 kaşık un ekleyip el blenderiyle bızzzt yapıyorum. Topak kalmadığına kani olunca su ekleyip kaynayana kadar karıştırıyorum. Bu arada sıkılmamak için diğer ele bir kitap alıp okunması tavsiye olunur. Yoğurtlu karışımdan fokurtulu sesler gelmeye başlayınca haşlanmış buğday ve nohutu ilave edip bir süre daha pişiriyorum. Çorba pişince tereyağı, pul biber ve naneyi küçük bir tavada eritip "Coss!" diye çorbanın üstüne döküyorum. "Coss!" sesi gelmezse çöpe atın o çorbayı, iyi olmamıştır, dersem inanmayın. Haydi afiyet olsun...
4. gün, 4. soru:
- Hava nasıl olursa olsun, yürüyüşe çık bugün, o gün gözüne ne güzel göründüyse bir kaç fotoğraf da çek, anlat bakalım neler oldu ?

Şimdi ben gecikmeli başladığıma göre buradaki bugün dün oluyor.  Allahtan dün Müze'ye konser dinlemeye yürüyerek gitmiştim de konsepte uydurdum vaziyeti 😃 Şimdi yolda fotoğraf çekmedim ama müzede çektiğim bir-iki lahit ve konser fotoğrafı var elbette. Aferin bana, ileri görüşlü bir kadınım, gelecek soruyu bilmişim. Eee ne de olsa öğretmenim, nereden soru çıkar tahmin edebilirim 😄


Vee 5. gün, yani bugünün sorusu:
- Sana ilham veren şeylerden bahset belki başkasına da ilham kaynağı olur.

Benim ilham biraz cins, ne zaman geleceği belli olmuyor. Bazen bir kitap okurken, bazen güzel bir manzaraya dalmışken, bazen de öyle boş boş duvara bakarak otururken teşrif ediveriyor kendileri. Anılarım, bilhassa çocukluk anılarım benim için çok ilham verici. Fazla söze ne hacet, yazdığım kitaptan belli değil mi zaten 😉
Yetiştim galiba öndekilere, yarın daha dört başı mamur bir yazı yazmak dileğiyle yukarıda bahsettiğim şarkıyı şuraya koyayım da siz de "pırpırleeeyy" diye bağırırsınz belki 😂






10 yorum:

  1. Ben f kılavyede asla yazamam çok tuhaf oluyo

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben üniversitede 10 parmak daktilografi eğitimi aldım ve birkaç yıl Ticaret Liselerinde (bilgisayarlar devreye girmeden önce) daktilografi derslerinde de öğretmenlik yaptım. O yüzden son derece seri ve süratli yazarım. Q klavye bana kabus :)

      Sil
  2. Zor sorular harika cevaplar...

    YanıtlaSil
  3. Meydan okumaya katılmadım ama bu sayede yazıların artmış olduğu, sevdiklerimin bol bol yazdığı bir gerçek. Katılmasam da okuyucu olarak sevdim ben bu meydan okumayı:)

    YanıtlaSil
  4. Gerçekten de yetiştin yahu. Bravo :) Ben hala yetişemedim. Çenem düşük sanırım, ondan. Soru başka, benim anlattıklarım başka zaten. :) Ama olsun. Blog benim değil mi?
    Bu arada yayla çorbasına bayılırım ama bizim evde Selçuk rengi beyaz olan hiçbir çorbayı içmez :)
    Soğuk ayran aşına da bayılırım bu arada. Canım çekti yahu. Yapsam mı acaba? Yağ kısmını es geçebilirim ama zira Avustralya'da yediğim hurmalar... :)
    Öperim, öperim, öperim.

    YanıtlaSil
  5. q klavyede yaklaşık( yaklaşık evet :P ) on parmak yazabildiğim halde f de iki parmak seri yazabiliyorum bunu neden yaptığım kendi öz manyaklığım arada sol elimle yazı yazıcaksın ulaaağn diye kavgalar etmişliğim tığ örgülerimde haydi şimdi de sen ör deyip tığı eline tututşturmuşum da cabası arada kendimi terse döndürmeye çalışmak hoşuma gidiyor :)

    YanıtlaSil
  6. Bayıla bayıla okudum, ne eğlenceliydi cevaplar :)

    YanıtlaSil
  7. "pırpırleeey" nakaratını bilen birini gördüm ilk defa :)

    YanıtlaSil
  8. İyi ki de katıldınız :)
    Yayla çorbasına bayılırım. Daha doğrusu bütün çorbalara aşığım galiba :)

    YanıtlaSil