.

.
.

21 Şubat 2019 Perşembe

21 ŞUBAT (ELEŞTİRELİM BAKALIM)

Hava günlerce çılgın yağan yağmuru affettirmek ister gibi güneşli birkaç gündür. Sanki bahar geldi ama pek aldanmamak lazım, ne demiş eskiler "Kork Abril'in beşinden, öküzü ayırır eşinden". Abril Nisan oluyor tabii ki efenim, eskiler de yabancı dil biliyorlarmış 😃

Bu aralar Trendyol bana, benim olmayan kredi kartımla almadığım ürünler için sürekli mesaj gönderiyor. Ürünün kendisi de gelse hoş olacak ama iş sadece mesajla kalıyor. İkidir telefonda cebelleşiyorum müşteri temsilcileriyle, hala düzelttiremedim. Kontrol ettiğimde kartımdan yapılmış bir alışveriş yok, zaten internet alışverişine kapalı ama yine de insan endişelenip rahatsız oluyor. Sanırım alışverişi yapan kişi telefon numarasını hatalı girdi, o da benim telefona denk geldi. 

Bugünkü konumuza gelecek olursak:

1. Herhangi bir konuda eleştiri hazırlayabilirsin, telefon uygulaması, kitap, müzik ya da restoran ne istersen sana kalmış.

Eleştiri işinden korkuyorum aslında, kaç yıl önce 4 arkadaş açtığımız ve kitap yorumladığımız sitemizde  kitabını eleştirdiğimiz bir yazar canımıza okumuştu, hem de bayağı terbiye kurallarının dışına çıkarak, meydan kavgası gibi, tüm sanal alemlerde demediğini bırakmamıştı. Oldukça da tanınmış bir kadın yazardı, o günden beri ne kitabını okurum, ne de farklı mecralarda ettiği kocaman laflara itibar ederim. Bazılarını dışı seni, içi beni yakıyor hesabı. Ama madem meydan okuyoruz ve ödev de verilmiş, el mahkum yazacağız bir eleştiri yazısı. Aslında ne zamandır aklımda olan bir konu var, eminim hepinizin de dikkatini çekiyordur. Gerek Twitter, gerek Instagram, gerek Facebook olsun, sanal alemlerde insanların birbirine diskur çekmesi, her yazılana itiraz edip, her konuda "Ben daha iyi bilirim" iddiasına girmesi, çirkin yorumlarda bulunması bana çok tuhaf geliyor. Paylaşılan şeyi beğenmiyorsan, ilgini çekmiyorsa takip etmezsin olur biter. Bazı insanlar sosyal medyayı yalnızca kavga etmek amaçlı kullanıyor sanki. Orada sergilenen şişkin egonun gerçek hayattaki karşılığı bence feci bir kompleks. Daha sabah Twitter'de denk geldim. Kızcağızın biri duvarındaki bir panoyu paylaşmış, kendince havalı bulduğu panosunu ne kadar ucuza malettiğini yazmış. Vay sen misin paylaşan, sen misin havalı bulan. Demedik komamışlar altındaki yorumda. "Bunun neresi havalı?", "Ucuz mekanların dekoruna benziyor", "Pano güzel ama alttaki kitabı niye okuyorsun?", "Ben senden önce yapmıştım böyle bir şey", "Gözümü yordu". Bir linç etmedikleri kalmış kızcağızı. Normal ya da tuhaf ne eklense altında mutlaka linç edici bir polemik sıralanıyor merdiven gibi. Bir de ünlülerin Instagram hesabı var. Sanırsın o ünlü takipçileriyle kanka. Altında senli-benli yorumlar. Elinde sigara var mesela "Aaa sigara çok zararlı, ayrıca hiç size yakışıyor mu?" şeklinde başöğretmen havaları ya da "Ablaaa ne olur beni takip et" yalvarmaları. Aslında kıskançlıktan baygınlık geçirildiği çok belli "Çok çirkinsiniz" ya da "Hiç yakışmamış" şeklindekileri de atlamayalım. Çocuğuyla ilgili bir şey paylaşanlara akıl vermeler: "Ayyy şeker çok zararlı, neden dondurma aldınız yavrunuza?", "Yoksa emzirmiyor musunuz, niye biberon var elinde?", "Benim oğlum 3 yaşında okumayı sökmüştü, sizinki birinci sınıfta hala böyle çirkin mi yazıyor?". Fesüphanallah. Sanal alem inzibatları, Facebook jandarmaları, Twitter sınıf başkanları yettiniz yahu. Düşün işinize gelmeyen, hoşunuza gitmeyen hesabın yakasından, millet canı ne isterse onu paylaşır, keyfinin kahyası mısınız? Yok kitabın yanında kahve varmış, ne komikmiş, yok durmadan kedi mi paylaşılırmış, yok niye yemek fotosu koymuşunuz, herkesin canı çekerseymiş. Yahu adam yemek tarifi  paylaşım hesabı, ne koysun bulaşık makinesi mi? Onu da canınız çeker belki evinizde yoksa. Hiç çarşıya pazara gitmiyor musunuz, hiç yiyecek görmüyor musunuz, hiç pastane vitrinine bakmadınız mı, sanal alemde görünce mi aklınıza geliyor yiyecek, takip etme mecbur musun? Yok onun derdi çemkirmek. 

Neyse ben de fazla uzatmadan kaçayım, birileri de beni linç etmesin 😃 Hep bunlar meydan okumanın yüzünden oldu zaten. Neyse şurada bir hafta kaldı, bitiyooooor 😃

Fotonun elbette ki yazıyla alakası yok, kuşbakışı işte...

 


7 yorum:

  1. Genel adıyla klavye delikanlısı da deniliyor. Oturdukları yerden ahkam kesmek isteyen çok kişi var maalesef... Selam ve Dua ile ...

    YanıtlaSil
  2. Ağzınıza sağlık.Benim de akıl sır erdiremediğim bu,son günlerde.Yorumları okurken bazen ağzımın açık kaldığını fark ediyorum.Mecazen değil gerçekten de öyle kalakalıyorum.

    YanıtlaSil
  3. Bu cirkin dil sosyal medyayi cok iyi kullananan gencleri de kotu etkiliyor maalesef:(

    YanıtlaSil
  4. çok güzel bir konuyu ele almışsınız. böyle hesaplara uzak
    kalmaya çalışıyorum. bana eleştiri tarzında yazan da olmuyor,
    belki az insan az kafadan ses iyidir :)

    YanıtlaSil
  5. Sanal alem inzibatları, Facebook jandarmaları, Twitter sınıf başkanları yettiniz yahu...çok güldüm çok ...hakverdim bu arada...sevgiler...

    YanıtlaSil
  6. Kuş bakışı :)))) bu yüzden ne twitterı kullanıyorum, ne de bir yorum yazıyorum. Bir kere başıma geldi, sürekli hem de küfürlü saldıra maruz kaldım. Hepsi klavye delikanlısı.

    YanıtlaSil