"Sen Dünyaya Gelmeden" boğazıma oturmuş koskoca bir düğüm bırakarak bitti. Bir süre yutkunmakta zorluk çekeceğim kesin. Zaten kitaba başladığımdan beri başımın üstünde bir hüzün bulutuyla dolaştım desem yeridir. Yıllar öncesinde bıraktığım Saraybosna savaşı anıları ve acıları birer birer çıkıp geldiler belleğin derinliklerinden. Bir savaşın acısını duymak için illa onu birebir yaşamak gerekmez, kulağımıza gelenler, TV'den izlediklerimiz, okuduklarımız yeterince üzüp etkisi altına almıştı uzun zaman. Bu kitapla bir kez daha hatırlamış oldum. Bugün bitirme amaçlı son okumalarımı yaparken de Goyko'nun annesinin mezar taşında yazan şiirle gözyaşlarımı tutamadım:
"İpin bir ucunu tut,
ben diğer ucu elimde
dünyada koşacağım.
Ve kaybolacak olursam,
sen, anneciğim, ipi çek."
Bilmediğimiz yerlerde, bilmediğimiz zamanlarda ne acılar yaşandı ve daha da yaşanacak ne yazık ki. Savaş, adın kalleş olsun...
Tepemdeki hüzün bulutunu biraz olsun dağıtmak için kuaföre gittim sonra. İçeri girdiğimde Ohran Gencebay hastası kuaför kızın sesini sonuna kadar açtığı TV'den "Severek Ayrılalım" şarkısı yükseliyordu. Zibel Can'la birlikte yaptıkları düet. Genelde sıcak bakmadığım arabeske saçlarımın yıkanması için oturduğum koltuktan ben de bağıra çağıra iştirak etmeye başladım: "Severek ayrılalım/Aşka hasret kalalım/Eğer mutlu olursak/Yeniden barışalım". Vay canına sevmesem bile isteğim dışında o kadar çok dinlemişim ki bunca yıl sonra sözleri aklımda hala. Ben yayına başlayınca saçlarımı yıkayan kalfa kızın gözleri faltaşı gibi açıldı, "Ne olmuş yani" dedim, "benim Zibel Can'dan neyim eksik, kiloysa kilo, diyetse diyet". Kız gülmekten suyun ayarını şaşırdı, az daha beyin haşlama yapacaktı. Eline şamarı yiyince aklı başına geldi. Fön çekilirken konsere devam ettim, biraz açıldım. Sahi bu ara biraz arabesk takılayım, repertuarımı genişletmiş olurum. Neyse şimdi işim var, bu kadar yeter. Sizlere harika bir Cumartesi akşamı diliyor ve "Hatasız kul olmaz, hatamla sevin beni" diyorum...
"İpin bir ucunu tut,
YanıtlaSilben diğer ucu elimde
dünyada koşacağım.
Ve kaybolacak olursam,
sen, anneciğim, ipi çek."
çok güzel canım ellerine sağlık çok duygulandım.
muhabbetle kal arkadaşım:))))
Mezar taşının üzerine yazılan not, çok acı.
YanıtlaSilAh o kitap:(:
YanıtlaSilNiçin ısrarla Zibel:) Yokluğumda bir şey mi kaçırdım?
YanıtlaSil"Hatasız kul olmaz, hatamla sevin beni" diyorum...Sizin gibi hataya candan sevgiler,Leylak Dalı'm...
YanıtlaSilbende de benzer duygular uyandırmıştı bu kitap. çok hüzünlüydü. filmini çektiler yenilerde, penelope cruz oynuyormuş. ne zaman gelir acaba, izlemek isterim.
YanıtlaSilbenim de kuaför zamanım geliyor, boya ve de kısa saçın cilvesi olarak uzayıp şekilsizleşen saç modelim. bir de üşeniyorum ki!
Ben seni hep her zaman çok seviyorum.
YanıtlaSilO not var ya içimi burktu, annemi düşündüm sonra,annesiz kalanları, sonrası sonra işte...
Ben de bugün okumaya başladım. Hadi bakalım.
YanıtlaSilÇok acıklı gibi, şu aralar etkinlenmek istemiyorum:(belki daha sonraaa...
YanıtlaSilFoto çok güzel olmuş:)
Natali,
YanıtlaSilEvet madem uygun değilsin okuma, fena sarsıyor çünkü.
Goto hakkındaki düüncelerin için teşekkürler, sevgiler...
Selgin,
YanıtlaSilBakalım sen nasıl bulacaksın?
Buğday, Ben de seni seviyorum nolmuş yani:))
YanıtlaSilEvet o şiir kötü yaptı beni, seni öyle iyi anlıyorum ki...
Neo,
YanıtlaSilYa bir haftadır tepemde hüzün bulutuyla gezdim resmen. Filmi merak ediyorum ama kitabın duygularını verir mi acaba, yine de gider izlerim sanırsam.
Of Neo berber işi beni de çok sıkıyor, hele de boya. Saçımın kesimini de kaybetti aptal kuaför, Ankara'ya gidene kadar idare edicem artık.
Sevgiyle..
Nehire,
YanıtlaSilÇok tatlısınız, çok teşekkürler...
Asucum,
YanıtlaSilBirşey kaçırmadın. Zibel olmasının sebebi Gugıl teyzeye aratırlarsa bulunmasın diye. malum dalgamızı geçtik ya:))
İncecikten,
YanıtlaSilAh ah:((
Dersaadet,
YanıtlaSilBir de kitabı okuyup bağlantıyı kursan çok daha acı bulurdun, çok etkilendim...
Bir Kase Lezzet,
YanıtlaSilDuygulanmamak elde değil ki...
Kitaplar ve insanlar, bazen nasıl da güzel oluyorlar bir araya geldiklerinde.
YanıtlaSilbenim için 2011'in en güzel kitabıydı. O mavi tabure çok etkilemişti beni bir de, şiir kadar.
YanıtlaSilBen de çok etkilendim bu kitaptan..Sevgili 7.oda sayesinde okudum ve 2011 yılında okuduğum en güzel roman oldu :)
YanıtlaSilMerhaba Leylak Dalı, ne zamandır bu post hakkında yazacağım bir şeyler, ama kalıyor niyeyse. Neyse, unutmadan yazayım hemen;)
YanıtlaSilBen, Margaret Mazzantini ismini Penelope Cruz'un bir filmiyle duymuştum. Çok oldu seyredeli, hatta annemle izlemiştim ve Cruz o filmde baya bir çirkindi, aklımda o kalmış. Niye öyle kalmış peki, çünkü annem tüm film boyunca; aa bu muymuş çok ünlü, güzel dediğin oyuncu, hiç de güzel değil, ı ıh hiç beğenmedim, demiş durmuş, beni de sinir etmişti;)) Annem güzelliğe filan bakmaz, ama ben kadının çok reklamını yapmıştım sanırım; anne bu kadın çok güzel, pek beğeniyorlar bunu Hollywood civarında, oraya da İspanya'dan transfer oldu, filan falan demişimdir herhal;p
Diyeceğim, film kötüydü kadın da çirkindi;p
Hah ha, böyle demeyecektim yahu! İyice tozuttum;p Toparlıyorum, tamam; bahsettiğim şu film;
Sakın Kımıldama
Şimdi de Neo söyleyince fark ettim, senin okuduğun kitabın filmi çekilmiş ve Cruz bu yazarın bir kitabının uyarlamasında daha oynamış. Hmmm, Mazzantini'yi seviyor sanırım Penelope. Tabii bana ne oluyorsa, biri yazmış, biri oynamış, safi geyiğim;)
Vizyona girmesine daha çok varmış;
Twice Born
--------------
Berbere gitmekten ben de nefret ederim, ölüm o koltuğa oturmak. Oturduktan sonrası biraz daha kolay. Çıkması, eve gidip aynaya bakıp, kuaförün saçma bir düzene soktuğu saçı kendi ayarına getirmek ise en güzeli.
Neo'ya da sesleneyim tam olsun, saçının o havalı şeklini korusun, pek beğenmiştim ben o modeli.
Çok sevgiler, selamlar.
Ben hüzünlü hikayaleri okuyamıyorum... İStemiyorum da. Hüzünlü herşeye karşıyım. DAyanmıyor minicik yüreğim....
YanıtlaSilZeynep,
YanıtlaSilO zaman kesinlikle okuma canım benim, etkilenmemen mümkün değil çünkü.
Justine,
YanıtlaSilEvet filminin çekildiğini en de duydum. Lakin bugüne kadar kitabından etkilendiğim ne kadar film varsa beni hayal kırıklığına uğrattı. O nedenle pek hevesle izlemeyi beklediğim söylenemez. Belki laf olsun, nasıl çekmişler diye gider görürüm. Ben sevdiğim kitapların hayalimdeki gibi kalmasından yanayım. Penelope Cruz'a gelince anneniz gibi düşündüğüme emin olun. Sıradan bir İspanyol tipi bence, ha vücut güzel ona birşey diyemem ama abartılı bir yanı yok bence de. Annenize iletin:)) Ben de aynını düşünüyorum Penelope ve Margaret kanka galiba, ya da kadının hayalindeki kahraman Penelope'ye benziyor. Neyse bizim S. ışıl Aksoy da var, onu da ben hayalimdeki Aska'ya benzetemedim işte:)
Neyse çeksinler görürüz:))
Kuaför mü, Allahım ne sinir bir durum, hele hele benim 3 haftada dipten fırlayan beyazlar. Mubarek sulak yerde büyüyen ot gibiler. İşin yoksa git boyan:)) Neyse ki kullanımı çok kolay düz saçlarım var, bu da benim için bir nimet.
Sevgiyle...
Justine,
YanıtlaSilSonradan okudum da o kadar çok neyse demişim ki. Siz en iyisi bir "neyse" parantezine alarak okuyun bu cevabı:)))
Leylək Xəlifə,
YanıtlaSilokuduğum en güzel değilse de en etkileyicilerinden biri diyebilirim. Gerçekten sarstı beni.
Sevgiyle...
Lale,
YanıtlaSilBiliyorum, zaten senin sayende aldım ve okudum. Biz birbirini takip eden tren kompartmanı gibiyiz bu konuda:))
Parpali,
YanıtlaSilEvet kitaplar bize, biz kitaplara yakışıyoruz galiba. Senin gibi...
;)) Neyse, olur öyle;)
YanıtlaSilBenim de bazı kelimelere takıldığım oluyor ve küçük bir numara yapıyorum, çok fazla "ama" mı kullandım, bir sonraki cümlede "fakat" oluyor o kelime ;p
Yalnız, Saadet Işıl Aksoy olayını anlamadım, bizimkiler de mi çekiyor aynı kitabın uyarlamasını? Bir bakayım ben şuna. Ayrıca hiç beğenmem ben o kızı. Çok önce ekşi'ye bir şeyler yazmıştım;
radikal cumartesi'nin sevip saydığı kadınlar
Neyse, iyi günler;)
Justine,
YanıtlaSilSaadet Işıl Aksoy Penelope'nin filminde oynuyor, diğer kadın kahramanın rolünde. Sınırları aştık yani:))
Bak bu defa neyse demedim neyse:))