.

.
.

16 Eylül 2011 Cuma

NE VAR-NE YOK

32 kısım tekmili birden İstanbul yazıları bitti şükür, cümleten geçmiş olsun. Şimdi gerçek hayata dönme zamanıdır. Geleli 6 gün olacak neredeyse bende bir uyuşukluk, bir keyifsizlik, bir atalet hali ki demeyin gitsin. Bütün enerjimi İstanbul'da bırakmış gibiyim. Yol yorgunluğu, hava değişikliği, üşütme ya da her ne ise çeksin gitsin artık yahu kendime yakıştıramıyorum bu eylemsizlik durumunu. 

Geldim geleli elime yegane kitabı bugün aldım. Herbişeyden kardeşim Atalet'in armağanı "Dostluk Hüznü Paylaşmaktır". Yok böyle güzel bir kitap ismi, sadece adı için bile okunur. Bir dostla hüznü paylaşmak neşeyi paylaşmaktan da daha önemli ve özeldir kanımca. Yine de diyorum ki hüznü değil hep sevinçleri paylaşalım. Atalet'in işaret parmaklı ayraçla benim için gösterdiği öyküyü okudum ilkin: "Fotoğraflı Kadın". Depresif ve hüzünlü bir öykü gerçekten. Sonra kitaba adını veren ilk öyküye geçtim, bir balığın ağzından hüzünlü bir kadını anlatıyor "Dostluk Hüznü Paylaşmaktır". Lale'nin işaretlendiği öyküye henüz başlayamadım, sırayla okuyup gideceğim herbişeyden kardeşimi ve onunla geçirdiğimiz keyifli günü anarak.

Boğazım ağrıyor, ıhlamur içmeye başlayıp sezonu açtım. Üstüne de dondurma yedim. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu değil mi, öyle işte, bu da benim garipliğim olsun.

Bitişik ve karşı komşum kışlık kurutma faaliyetine başlamışlar ben yokken. Yandaki dolma biber asmış balkona dizi dizi, kızarmışlar, toplanıp kaldırılması yakındır. Karşıdaki ise kışlık çamaşır kurutuyor muhtemelen. Zira 5 gün önce astığı çamaşırlar hala balkonda. Güneşten kuruyup dağılması yakındır, kaç gündür her balkona çıkışta tanışma şerefine bile ermediğim komşunun donlarını görmekten usanmış bulunuyorum.

TV kanallarından birinde abuk ötesi bir tartışma programı var, fenalık geçirmek üzereyim. En iyisi elime kitabımı alıp yatmaya gitmek. Haydi kalın sağlıcakla...

11 yorum:

  1. Of! Bazan insanın üzerine nasıl bir miskinlik çöküyor gerçekten Leylak Dalı. Anadolu'da çok eskiden "miskinler tekkesi" varmış.O tekkenin mürüdeleri hiiiç çalışmazlarmış.

    Hep yardımseverlerin destekleriyle yaşarlarmış. Dergahlaında yangın çıksa diplerine alev yayılana kadar kıllarını kıpırdarmazlarmış. Bazan o tekkeye mürid olasım geliyor. Miskinler tekkesinin baş miskini vaziyetinde:)

    Du bi... Ben araştırayım. Halen varsa, arada gidelim birlikte:)

    YanıtlaSil
  2. :)) o komşunuz benim gibi tembelse bir hafta bile sürebilir çamaşırları toplaması:)

    YanıtlaSil
  3. Ohhh yap miskinliğini, önümüz kış moda girmek lazım :)

    YanıtlaSil
  4. Bu kitabı ben de postta yayınlamıştım belki okumuşsunuzdur ben de arkadaşıma hediye etmiştim,etmeden de ilk hikayeyi okumuş ve çok beğenmiştim sonra o okuyup tekrar bana birkaç hikayeyi işaretleyip okumamı söyleyerek vermişti.O da ben de Fotoğraflı kadın hikayesinden etkilenmiştik...Ne güzel aynı yerlerde dolaşıyoruz yine:)))
    Bu arada geçmiş olsun,sonbahar hoşgeldini'dir bu halsizlik;)

    YanıtlaSil
  5. Sen şimdi İstanbul yorgunluğunu Ankara 'da at Antalya^'ya nişin keyif kısmını bırak...
    Kitapta özellikle bir hikaye var , beni çok etkileyen bakalım aynı hikayede buluşacakmıyız...

    YanıtlaSil
  6. canım arkadaşım ben zevkle okudum leylak istanbulda yazılarını
    ankara'da dinlen bakalım güç topla
    geçmiş olsun
    ıhlamura başladığına göre biraz kırgınlık var üstünde demek ki
    kendine iyi bak
    hüzünler olmasa hep neşe olsa değil mi hayatta ben de böyle isterim her zaman
    ama dosstunun hüznünü paylaşmak önemlidir

    YanıtlaSil
  7. Hoş geldin
    bu hafta salıdan sonra buluşalım mı?
    gününü sen söyle.olur mu?

    YanıtlaSil
  8. yorum takibe basmayı unutmuşum da :))

    YanıtlaSil
  9. Haftaya cumaya kadar iyileşilecek değil mi:)) Heves ettim içimde kalmasın :))

    YanıtlaSil
  10. gerekir böyle zamanlar Leylakcığım.bunun da tadını çıkarmak lazım :)

    sevgiler...

    YanıtlaSil
  11. yani dondurma mı yemek gerekiyor, üstüne de soğuk su içmek...
    Evde yatıp kitap okumak için herşeyi göze alabilirim..

    YanıtlaSil