İstanbul'daki 3.günüm, 2.sabahımda kargalarla birlikte kalktık ve kahvaltımızı bütün haşmetiyle Boğaz'a karşı Kuzguncuk'ta yapmak için şu gördüğünüz yokuştan aşağı tıkır mıkır inmeye başladık, tabii ki elimizde simit poşeti, çantamızda peynir paketi ile. Hayli dik yokuş Lale'nin ve benim dizlerimizi biraz zorlasa da gökyüzünde gezme varsa bulutlara merdiven dayayan kadınlardan olduğumuz için bozuntuya vermedik, uygun adım devam ettik yola.
Biz Kuzguncuk ve kahvaltı aşkına erkenden uyansak da mahallede hala uyuyanlar vardı. Eh beni de 3.kat balkonundan sallanan bir sepete yatırsalar ben de uyurum böyle.
Kuzguncuğun denize açılan balkonuna yaklaşınca oradaki banklardan birine oturmuş kitap okuyan kızıl saçlı bir prenses gördük, rica ettik kahvaltı soframızı şenlendirdi. Ayrıca nezaket gösterip bize Dilim Pastanesi'nin meşhur poğaçalarından da aldı. Çaylar da Çınaraltı Kahvesi'nden gelince değmeyin keyfimize.
Yokuş indik dizimiz yoruldu, denizden iyotlu hava soluduk ciğerlerimiz yoruldu, yedik-içtik midemiz yoruldu, hal böyle olunca da bir yorgunluk kahvesini hakettik doğal olarak. İstikamet Kuzguncuk Hayat Kahvesi.
İki yıl önce ilk kez Kuzguncuğa geldiğimde oturmuştuk bu cafede çok sevgili iki arkadaşımla birlikte. Lale yazılarında bahsettikçe günün birinde beraber bir kahve içebilmeyi hayal ediyorduk, gerçekleştirdik. Modaya uyup ben de bir teşekkür edeyim bari evrene mesajımı aldığı için: "Sağolasın be Evren gardaş" :))
Kahveler de höpürdetildikten sonra yönümüzü Kadıköy'e döndük. Malum öğleden sonra büyük buluşma yapacağız. Öncesinde kısa bir Alkım turu, birkaç dükkana dalıp çıkma ve sonra bir Kadıköy klasiği Çiya Sofrası.
Değişmeyen baş yemeğim yoğurtlu, köfteli çorbaya bu kez paylaştığımız lor dolması eşlik etti ki ilk kez yedim, pek de beğendim. Ortak tabağımızda ise zahter salatası, kaya koruğu, humus ve muhammara vardı. Karınlar doyup çaylar da lüpletilince Çiya ile vedalaştık ve büyük buluşma için Hümeyra'ya yollandık.
Birbiri ardına geldi arkadaşlar ve beni çok mutlu etti. Bloglarda kendimizi ne kadar yalın ifade edebilmişiz ki hiç yabancılık çekmeden, hiç hayal kırıklığına uğramadan düşündüğümüz kişiyi karşımızda bulduk. Sohbetler edildi, kahkahalar havada uçtu, herşey çok güzeldi çok. Sevgili dostlar hepinize katılımınız, sıcaklığınız, yakın ilginiz için çok teşekkür ediyorum, İstanbul'da ya da başka bir yerde tekrar biraraya gelebilmek en büyük arzularımdan biridir. Seviyorum hepinizi...
Bitmedi, yatcaz, kalkcaz bir gün daha anlatcam:)))
Bizde seni biz de seni çok sevdik )
YanıtlaSilKıs benim ille de bakır tencereli Çiya diye tutturup bi tane daha var diye aranmamı atlamışın:))
Blog toplantısı gerçekten de şahane oldu sayende leylak Dalıcım...
Ah ben de İstanbul'u kıyı köşe gezmek istiyoruuum:((( Kocamdan söz aldım. Ölmez sağ kalırsak, dizimide de derman olursa inşallah, inşallah.
YanıtlaSilOh ohh! İyi iyi! Sen gez böyle.Gez ve anlat ki, gönlümüz şenlensin. :))
YanıtlaSilYanlız rica ediciim bi daaya benim şehirde olmadığım zamanı seçme, lütfen! He mi? ;)
Okurken dedim ki kesin Lale Abla "yana yana Çiya aramamızı neden yazmadın" diyecek, yorumları bir açtım ilk sırada Lale Abla'Nın bu yorumu:)))) Yav biz ayrı şehirlerde yaşamamalıyız bence, uf nasıl çözücez bu sorunu bilemiyorum!
YanıtlaSilNe güzel de gezmişsiniz Istanbul'un en sevdiğim yerlerini.
YanıtlaSilÇiya'ya ve bu lorlu sarmaya bayılırım ben de. Zevklerimiz uyuyor demek. Siz buralarda gezerken ben de sizin memlekette, Antalya'daydım. Blogger olmasam da tanışmayı çok isterdim. Kısmet, belki bir gün gerçekleşir.
Öyle huzur buldum ki bu postlardan, başka bloglarda bu gğünlere dair şeyler okumaktan.. İçinde yaşarken bile İstanbul'u başkasından okumak da harikaymış.. Kuzguncuk, simit çay, Çiya hepsi harika..
YanıtlaSilSevgiler çok:)
Deli Anne,
YanıtlaSilSağolasın:) Gerçekten içinde yaşarken bir şehrin güzelliklerini farketmek zor oluyor hele de iki çocukla boğuşurken. Aynı durum Antalya'da benim için sözkonusu. Yıllarca deniz kıyısında bir okulda çalıştım, pencereden denize bakmak aklıma gelmedi, tuhaf işte:)) Etrafında olanlardan zevk almak biraz da vakte bağlı, emeklilikten sonra herşeyi daha iyi değerlendirmeye başladım. Ne diyeyim darısı başına:)
Sevgiyle...
Işın,
YanıtlaSilEvet her gittiğimde Çiya'ya mutlaka uğruyorum ve çok seviyorum, yerel tadlara hep meraklı olmuşumdur. Keşke Antalya'da olduğum bir zamana denk gelseydi sizinle tanışmayı ben de isterdim. Kısmet, belki bir gün bir yerde yollarımız kesişir. Sevgiler...
Zero,
YanıtlaSilAklımdaydı aslında ama son anda caydım yazmaktan:)))
Ne yapsak acaba Zero, sana Antalya'da bir restoran ayarlasak, Lale'yi de oraya taşısak hoş olmaz mı? Bu arada ben kıpırdamıyorum yerimden farkındaysan:))
Öptüm seni...
Ekmekçim,
YanıtlaSilSeni görebilmeyi ne kadar isterdim biliyor musun? Ama kısmet değilmiş, inşallah bir dahakine ya da sizi Antalya'ya bekleyelim artık. Bizim şehrin tam kıvamıdır Ekimden sonrası. Güzel kızına yeni okulunda başarılar diliyorum, sevgiler yolluyorum...
Nedret,
YanıtlaSilFazla uzatma, dizler, beller, sırtlar, eller tutarken İstanbul kazan sen kepçe ol. Hazır kocan söz de vermiş:))
Sevgiyle...
Lalem,
YanıtlaSilİnsanlar iyice merak etti yorumlarda da yazınca bakır tencereli Çiya'yı, ayrı bir post mu yazsak ki:))
Seviyom seni şeker kadın:))
Çok güzel çok keyifli bir gün olmuş.
YanıtlaSilVe fotoğrafını gördüm ama hala inanamıyorum... İpin ucunda sallandırılmış bir sepette uyuyan bir kedi var.. :)
harika bir gün olmuş yaa.. bir zamanlar İstanbulda yaşamış biri olarak çok özlüyorum bu güzel şehri.. teşekkürler paylaşım için..
YanıtlaSilİstanbul İstanbul olalı....
YanıtlaSilBir Ankaralının gözünden de ayrı bir güzelmiş
Elif,
YanıtlaSilBirinci cümleyi tamamlayım: "Hiç görmedi benim gibi güzel" :))) Ne kadar alçakgönüllüyüm di mi:))
İstanbul bakabilen her gözden güzel de, içinde yaşamayana daha güzel galiba:)
Turta Tadında,
YanıtlaSilTeşekkürler. Özleminizi gayet iyi anlıyorum:)
Vladimir,
YanıtlaSilHer anı çok keyifliydi.
Kedi bir gerçek, alenen 3.kattan iple sarkıtılmış bir sepetin içinde mışıl mışıl uyuyordu, imrenmedim desem yalan olur:))
Zevkle izliyorum İstanbul yazılarınızı..O yazılarda yaşadığınız birkaç saatin içinde ben de vardım.Hümeyra Cafe'de hepinizi tanıdığım ve çok keyifli saatler geçirdiğim için hepinize teşekkürler.İki yıl önce 1 Nisan'da iki arkadaşım,eşim ve ben doğum günümü ÇİYA'da kutlamış,birlikte öğle yemeği yemiştik.Tekrar buluşmak üzere,sevgiler..
YanıtlaSilİstanbul yazılarını okudukça beni feci çarptı bilesin:)) ve bizim oranın lor dolmasını istanbulda yedin demek bende çok severim görünce bile şapırdanmaya başladım sevgili leylak dalı:) buluşmanız paylaşmanız ne hoş,kimbilir nasıl dostane sevgi dolu saatlerdir...
YanıtlaSil