Üç gündür geleneksel sonbahar krizindeki midemi düzeltmek için yemediğim, içmediğim abukluk kalmadı. Hafta başından bu yana bünyeme dahil olan hiçbirşeyin tadı yok, üstelik pek faydası da yok. Bugün bir öneri üzerine adaçayı denedim, ki normalde ağzıma sürdüğüm birşey değildir, kokusu yüzünden kolonya içiyormuş hissi verir bana ama orta katta ikamet eden çaydanlığın keyfini yerine getirmek için el mahkum gönderdik onu da. Umarım işe yarar zira bıktım artık. Enerjim sıfırlandı, sosyal hayatım kaydı yahu.
Sokağa çıkamadıkça kitapların gözüne gözüne vurdum. "İstanbul'un 100 Ağacı" ile başladım, "Dostluk Hüznü Paylaşmaktır" ile devam ettim, "Mutfaktan Sofraya"yı devirdim ağzımın sularını akıtarak, dün de "Hüzünlü Kadınlar Sığınağı"nı tamamladım. Bu sonuncusu hakkında daha önce okumuşum gibi bir duygu hasıl ettiysem de yarım bırakmadım bitirdim. Hala kararsızım, okudum mu yoksa bir zamanlar Antalya'da pek kitapçı bulunmazken gazetecilerden toparlayıp günde 2 tane yuttuğum pembe dizilerle mi karıştırıyorum bilemedim. Şili'li bir kadın yazarın, Marcela Serrano'nun kitap ve yaşam öyküsüne bakılırsa Isabel Allende ile bir tutuluyor ama peh, bence Allende'yi bulan onu müjde diye versin. Herneyse okuyup bitirdim işte bir yandan midemi ovalayıp dururken. Ve bugün sıra geldi kutsal Murakami avına. "Zemberekkuşu'nun Güncesi"ne başladım sonunda. Kitap Lale'nin, İstanbul'dan gelirken emanete aldım. Zaten ilk Murakami kitabım "Sahilde Kafka"yı da O hediye etmişti bana, içime Murakami virüsünü O soktu yani. Zemberekkuşu'na zoraki adaçayı ile değil kallavi bir kahve eşliğinde başlamak isterdim doğrusu ama mide durumu elvermedi, mecburen kolonya kokularıyla okudum ilk satırları. Kitabın olmazsa olmazı müzik ve kedi birinci sayfada kendini gösterdi. Kulağıma kulaklığı geçirdim ve Rossini'nin "Hırsız Saksağan Uvertürü"nü dinlemeye başladım bir yandan, hem de kitaptaki gibi şef Claudio Abbado yönetiminde, Londra olmasa da Viyana Flarmoni Orkestrası'ndan. Şimdilik sadece başkahraman Toru Okada ve karısı Kumiko ile tanıştım, ha yardımcı oyuncu Zemberek kuşunu da unutmayım. Hergün "ki ki kiii" diye öterek dünyanın zembereğini kuruyormuş kendisi. Hasılı olağanüstü bir macera beni bekliyor, ağzımın suları akmakta hevesimden. Haydi ben gidip Murakami biraderimle hasbıhale devam edeyim siz "Hırsız Saksağan Uvertürü"nü dinlerken...
Çok güzel bir kitap.... Oradan oraya götürüyor murakami okuyucusunu.
YanıtlaSilAh ah çoğu Murakami kitabı, keşke okumamış olsam da bir daha o "ilk okumanın dayanılmaz hazzını" tadabilsem diyeceğim kitaplardır. Zemberekkuşu da bunlardan biri... Leylak Dalım, tadını çıkar bu 500 küsürlük enfes maceranın.
YanıtlaSilMiden için tüm güzel enerjileri gönderiyorm sana:)
Ben hiç okumadım bu yazarın kitaplarını. Ve nedense bu günlerde herkes ondan ve kitaplarından bahsediyor. Okumalıyım! Meraktan öleceğim yoksa. Bu kitapla mı başlayayım ben de yoksa ilk önce şu kitabını oku diyeceğiniz bir tanesi var mı?
YanıtlaSilÖnce Elif Ayvaz'a cevap vereyim... Yaban Koyunun izinde veya Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında ile başlayıp, tuğla kalınlığında ki kitaplara kendini hazırlasın ve tek aşk romanı İmkansızın şarkısını asla atlamasın...
YanıtlaSilBacıkuşum, Leylak Dalıcım, emanet ne biçim söz...ha sende ha ben de demiyormuyuz her zaman...Zemberek Kuşunu okurken kuyulara inesim gelmişti:))
Miden için dediğimi yaptın değil mi?
Öptüm seni çook.
Çok teşekkürler. Not aldım. Hemen edineceğim.
YanıtlaSilYarım çay bardağı pekmez iç sen en iyisi. Mide üşütmesiyse iyi gelir. Gelip gelip hasta olduğunu okumak üzüyor beni. Çıkalım gezelim artık.
YanıtlaSilMüjdeee! Murakami'nin yeni kitabı da Ekim'de İngilizce yayınlanıyor, yakında Türkçeye de çevrilir.
YanıtlaSilBen de Zemberekkuşu'na bayıldım, Lâle kuyuları hatırlatınca güldüm şimdi.
Sevgilerimle
Nedret sağol canım, bu mide ağrısı her sonbahar başlangıcı yoklar beni. Geçer bir iki güne, başlarım ben de gezmelere:))
YanıtlaSilSerpil,
YanıtlaSilÖyleymiş duydum. Zemberekkuşu'nu beğeneceğime eminim:)
Elif Ayvaz,
YanıtlaSilLale benim yerime cevap yazmış sağolsun. o benden daha kıdemli bir okur güvenebilirsin seçimine:) Seveceğine eminim...
Lalem,
YanıtlaSilO kitap geri gelecek çünkü içinde okuduğum nota göre o bir armağanmış, sahibinde kalmalı:)
Midem biraz daha iyi dediğini sabah yapacağım...
Zerom,
YanıtlaSilEnerjilerini aldım, Murakamiyle yolculuğun muhteşem geçeceğine eminim. Öpüyorum seni...
Vladimir,
YanıtlaSilHaklısın. Diğer kitaplarını çok sevmiştim, bunu da beğeneceğime eminim...
Leylak'cım, geçmiş olsun.Note-book umla bu sefer sorunlar yaşıyorum.Bu yüzden pek rahat yorum yapamıyorum kimselere.Kendine iyi bak. En kısa zamanda sağlığına ve eski keyifli haline dön lütfen. Sevgiler...
YanıtlaSilAsucum,
YanıtlaSilSağolasın canım. Ben de bir an önce eski enerjime kavuşmayı diliyor seni çok öpüyorum...
o zaman şöle yapiciz Leylakcım, Murakami'nin çıkacak olan kitabını sakın alma bu sözümü unutur çamura yatarsam da kafama kakmayı unutma heheh
YanıtlaSilLale ya delisin, bunların lafı mı olur:))
YanıtlaSilSevgili Leylak dalı, Murakamiye bir başlangıç yaptım, sevdim, ama araya başka kitaplar girdi. Devamını mutlaka getirmeyi istiyordum. Bu kitabının yorumlarını da bekleriz sizden.
YanıtlaSilmidenizde gastrit oluşmuş olmasın sakın.
geçmiş olsun.
Uyumuş kalmışım nasıl bir yorgunluksa bu...
YanıtlaSilAzminize hayran kaldım... benim başım ağrısa tüm renkler solar herşey anlamını yitirir...Annem "neren ağrır ise canın oradadır derdi" zaman zaman aah ahh başım ağrımasın karnım ağrısın derim dayanılmaz gelir... Ne güzel mideniz bile okuma aşkınızı engellemiyor... dizi dizi kitaplar aldım sırada bekiyorlar...zaman zaman sesleri geliyor "hani neredesin tozlandık burada diye"...
Adaçayına limon ilavesi ile daha içilir kıvama getirebilirsiniz sanırım ...limonsuz açla içemem ben.. Mercanköşk de iyi bir etki yapıyor..bal her derdin devası mideye boğaza iyi geliyor benim başucu ilacımdır...
Yağmuru bekler iken baktık bulutlar pek bir heybetli gelir iken sanırsınız ki sular seller geliyor... ince bir tülü şöyle sallar gibi estiiii geçti...görüntüye aldanmamak gerek...değil mi?
uyku perisi dürtüyor beni haydi artık uykuya diye... sevgiler leylak kokulu blog arkadaşım...yarın daha iyi olacaksınız inşallah dualarım sizinle...
Öğretmenim çok geçmiş olsun:( Her mevsim geçişlerinde ben de aynı sıkıntıları yaşadığım için sana acil şifalar diliyorum...
YanıtlaSilben bu kitabı sadece kapağı için bile alırım.çok güzel bir kapak dizaynı var. hoş murakami okuyacak zihinsel dinginliğe sahip değilim bu günlerde.ruhlar evi'ne başlamıştım,ama araya sunay akın'ın ay hırsızını soktum.öykü,deneme okumak daha kolay geliyor bugünlerde.roman modumda değilim. bu arada o kadar kitabı o kadar kısa sürede nasıl bitirdin? süpersin sen...:))
YanıtlaSilben Zemberek'le başladım Kafka ile devam ediyorum:) her ikisi de çok keyifli kitapların.iyi okumalar:)
YanıtlaSilBen de Kafka ile başlamıştım. Zembereği de okursam sadece Haşlanmış Harikalar diyarı kalacak, yıl sonuna kadar külliyatı tamamlama niyetindeyim zira okumak büyük bir keyif Murakami'yi.
YanıtlaSilSevgiyle...
Kara Kitap,
YanıtlaSilMide sıkıntısı enerjimi sıfırladı eve kapandım, tek eğlencem de kitap okumak olunca bitip gitti, alışkanlık hızlı okurum zaten, çok da kalın değillerdi ama Zemberek biraz uzun sürecek gördüğün gibi tuğla boyutunda:)
Kafan sakinleşince okumanı öneririm, sevgiyle...
umarım miden düzelir biran önce canım
YanıtlaSilmurakami'yi ben de çok sevdim sahilde kafkayı okuyunca
demek sırada zemberek var
gerçi lale bir sıra vermiş yukarıda ama :)))
güzellikler ve sağlık seninle olsun
Maviannem sağol,
YanıtlaSilBen de artık yeter diyorum mideme, enerjimi sıfırladı resmen. Ben Murakamilerin çoğunu okudum. Zemberek elimde, bu bitince Haşlanmış Harikalar'a başlayacağım eh yenisi çıkana kadar külliyat tamam olacak:)
Görüşme fikrini ertelemeyelim, ben gitmeden haftaya yapalım bir buluşma. Sevgiler...