.

.
.

16 Haziran 2010 Çarşamba

YOL HAZIRLIKLARI

En domestik günlerimden biriydi. Haftasonu yola çıkılıyor olması iş katsayısını arttırdı, söylene söylene toparlanmaktayım. Hafiften valizleri toparlamaya başladım, herkes gibi 10-15 günlüğüne tatile gidiyor değilim ki, bir gidiş 3-4 ay sürüyor. Bununla bağlantılı olarak da hazırlık aşaması hayli ağır oluyor. Sabahtan akşama kadar valize girmesi ve girmemesi gerekenlerin muhasebesini yaptım, bakiye aldım, ambar sayımı, envanter derken akşamı buldum. Valize gireceklerin sayesinde çekmece ve dolaplar da yerleşti, herbir giysi koklama testinden geçti, hafiften bile ter kokusu aldıklarım makineyi boyladı, yıkandı, ütülendi ve ben bittim. O kadar otomatiğe bağlamışım ki ellerim giysileri ayırırken beynim başka yerlerde geziniyordu. Hayatıma bir şekilde girmiş ve ondan sonra tamamen yokolmuş kişilerin bir listesini yapmaya kadar götürdüm işi yerleştirme esnasında. İlk anda 6 yaşımın Gürbüz abisi düştü aklıma, anneannemin uzaktan akrabası, askeri tıp öğrencisi, hayli uzun boylu, saçları hafiften seyrelmeye başlamış, güleryüzlü bir gençti. Haftasonları bazen bize evci çıkardı, dört gözle beklerdim zira belimden tuttuğu gibi havaya kaldırır, uzun süre tutardı beni yukarda. Boyu uzun olduğu için odayı kuşbakışı seyrederdim sayesinde ve bu da çok hoşuma giderdi. Sonra tıp fakültesi bitti, Gürbüz abi gitti. Gidiş o gidiş, o gün bugündür görmedim. Neyse ki havaya atılıp tutulma ihtiyacımı karşılayan bir başkası peydah oldu. Şu dünyadaki hala görüştüğüm en eski arkadaşım Serpil'in Osman dayısı. Kendi dayımmış gibi koştururdum peşinden, sağolsun yiğenlerinden ayırmazdı, çok havalarda gezmişimdir sayesinde. O apartmandan taşındıktan sonra Osman dayı da karıştı gaipler arasına. En özlemle hatırladığım ise ilkokulun üç yılındaki sevgili arkadaşım Afife'dir. 3. sınıfın son günlerinden birinde geldi ve "Allahaısmarladık, biz taşınıyoruz" dedi bana. "Hadi be, yalan söyleme" dedim, "Sahiden, babamın tayini çıktı" dedi. Yine de inanmadım ve güle güle bile demedim, Afife ise ertesi gün ve daha sonraki günler gelmedi. Hala içimde yaradır doğru dürüst vedalaşmamış olmak.

Akşama doğru fazla daldığımı ve fazla yorulduğumu farkedip ara verdim ve adıma gelen bir paketi almak için kargoya gittim.

Paket Lalecim'den geliyordu, şanımıza layık bir kitap almış bana, bizim için çok önemli bir makinanın-matbaanın-mucidinin yaşamöyküsünü anlatan "Macar". İbrahim Müteferrika olmasaydı çok sıkılacağımıza eminim hem benim hem Lale'nin. Kitap yok, dergi yok, gazete yok. E ne yapacaktık, "Nine bize masal anlat". Büyüyünce ne olacak, hayat çok tatsız olacak. Öyleyse iyi ki doğmuş Müteferrika, bakalım neler görmüş, geçirmiş okuyup göreceğim. Kargodan geldim, dışarının nemli sıcağından arınıp rahatlamak için kendimi duşa attım ve arkasından yaptım kahvemi, Lalecim senin şerefine içtim, bir yandan da kitabımı karıştırdım, uğur böcüklü, çiçekli, kuşlu mektubumu okudum. Çok teşekkürler, hatırın 40 yılın da üstünde olacak emin ol...

Ek:
Birhan Keskin aşkım depreşti yine, birkaç dize koyayım şuraya:

"sen bana elma yerdin eskiden
ben kocaman bir bardak su sana mutfaktan
iki buğulu ağaç olalım, ben sana
iki serin taş demiştim daha o zaman
yan yana ses veren, yağmur alan"

11 yorum:

  1. Merhabalar, bloğunuzu ilgiyle takip etmekteyim, fotoğraftaki kaleme takıldım ben, o ne güzel bir kalemdir :) nereden aldınız acaba? Çok beğendim...

    YanıtlaSil
  2. Roman Karakteri,
    Hoşgeldiniz:)
    Kalem 6'lı bir paket olarak kitapla birlikte hediye geldi, gerçekten güzel. Üzerinde yazarların isimleri değişik yazı karakterleriylele yazılmış. Kutusundan anladığım kadarıyla İstanbul'daki Alkım Kitabevi'nden alınmış. Umarım yararlı olmuşumdur.
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  3. Hem de altılı:) çok güzelmiş, teşekkürler...

    YanıtlaSil
  4. Leylak Dalıcım, yazını okurken ben de hayatıma girmiş, sonradan da sanki buharlaşmış gibi bir daha görüşemediklerimi düşündüm. Özellikle yazlık komşularımızı ne tuhaf, gece yarılarına kadar birbirimizin evinden çıkmaz, sahillerde yanyana güneşlenir birlikte yer içerdik tam üç ay ama kışın birbirimizin adını anmaz görüşmezdik sonra haziran ayı gelince yine aynı Eylüle kadar... ne garip bir ilişki biçimi ...
    Kitabı umarım seversin, umarım keyifli anlarına eşlik eder... Çok öptüm seni

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Leylakcığım, yazını okurken geçmiş hafızamın çok kötü olduğunu fark ettim, özellikle çocukluğuma dair ufak tefek simalar var ama isimler falan uçmuş buhar olmuş.Ama tabi sonrasındaki insan envanteri baya kalabalık. Getirdikleri kadar götürdükleriyle birlikte yerlerini bulmuşlardır sanırım. Heyecanla tatil fotoğraflarını ve yazılarını bekliyorum, güzel de bir tatil diliyorum, sevgilerle öpüyoruz...

    YanıtlaSil
  6. Merhaba Hocam,
    Biraz değişiklik iyi geliyor bünyelere.Tatiliniz mutlu ve huzurlu geçer inşallah.Fotoğraftaki kahvenin duruşunu,fincanı ve kitapları ne kadar çok beğendiğimi söylememe hiç gerek yok sanırım. :)
    Birhan Keskin'den de alıntı var.Hem de en çok sevdiğim Ayna şiiri(telefonuma kaydedip kendi sesimden bolca dinlediğim şiir).Daha ne olsun...
    Hocam kendinize çok çok iyi bakın,
    Bol sevgiler.
    not:Bizi yazılarınızdan ve fotoğraflarınızdan mahrum etmeyin nolur...

    YanıtlaSil
  7. Size de iyi yolculuklar bana da :) sevgiyle...

    YanıtlaSil
  8. İyi yolculuklar demeli öyleyse...

    YanıtlaSil
  9. bugün sabah yazını okuduktan sonra içimde kara kitap'ı tekrar okumak için dayanılmaz bir arzu duydum.eski,kayıp bir dostu yeniden bulmak arzusuydu belki içimdeki.bugün akşam 17 yı sonra kara kitap'a tekrar başladım.

    sana iyi yolculuklar,güzel ve sağlıklı günler leylak dalım :))

    kağıt,kitap,kalem,kahve,kalp... hepsi de "k" harfiyle başlıyor.bunun bir anlamı var mı dersin?

    YanıtlaSil
  10. bende ne zaman yolculuğa çıksam değişikduygulara kapılırım sanki bir daha dönemeyecek gibi...kitabı merak ettim yorum bekliyorum...iyi eğlenceler bol dinlenmeler

    YanıtlaSil
  11. Offf çok sabırsızlanıyorum.Gel ayın 20si gelll :)

    YanıtlaSil