.

.
.

5 Haziran 2010 Cumartesi

CUMARTESİ SABAHI

Sabah günlük balkon seanslarımdan birini yaptım, ortalıkta in cin top oynuyordu. Sanırım herkes haftasonu rehavetinde, henüz uykunun kucağından çıkamamışlar. Böylesi daha güzel, sessiz, sakin ve henüz serin. Neredeyse ağaç boyuna geldikleri halde çiçek açıp meyve vermemekte direnen domatesleri okşadım biraz, ellerim mis gibi domates koktu. Anlaşıldı onlardan bize hayır yok, kokularıyla yetineceğiz. Yapraklarının üstünde desen yapmış pırıl pırıl sümüklüböcek izleri var, labirent gibi. İzlerin sahibini görebilir miyim diye arandım bir süre yaprakların arasında, bulamadım. Ya gitmiş, ya saklanıyor.

Havalar ısındı ya Antalya'da "kokalak" mevsimi başlar, bende de nefreti. "Kokalak" hamam böceği sülalesinden ama onun daha dev boyutlusu ve uçabileni. Böyle yaz akşamları kapı pencere açık otururken vızzzt içeriye birşey uçar, gider bir yere yapışır. Bakarsınız iğrenç kokalak, ıyyk. Sevimsiz tayyare eşim tarafından yokedilene kadar ben suratımı binbir şekle sokarak zıplar dururum odanın ortasında. Bir de hızlı giderler ki sormayın, o cüsseden umulmayacak bir hızla kayboluverirler. Bu sabah balkonda şahit oldum ki çıkmış piyasaya sevimsizler. Şöyle de ilginç bir durum var; karanlık çöküp el ayak çekilince minik yarasalar avlanmaya çıkıyor ve bu kokalakları havada kapıyorlar. Sabah balkonunuzda bulduğunuz kanat, bacak kalıntıları bu savaştan yadigardır, netekim bir parça kanat, bir parça bacak görünce balkonun bir köşesinde anladım ki yüzyıllar süren döngü tekrar başlamış. (Korku filmi gibi yazmışım valla, tekrar gözden geçirince kendim bile korktum ama uygulamada bu kadar vahim olmuyor merak etmeyin:))

Almanyalının küçük apartman önü bahçesindeki erikler iyice olgunlaşmış, renkleri sarıdan kırmızıya dönmekte. Ağacın en üst dallarında olduğu için muhtemelen toplanamayacak ve dalında çürüyecek. Öyle bir nekestir ki geçtiğimiz yıllarda ağacın dallarından biri yan apartmanın alt kattaki balkonuna uzandığında erikleri balkonun sahibi yemesin diye dalı kestirmişti. Tıpkı masallardaki gibi değil mi?

Emlakçinin dükkanının önündeki sardunyalar coşmuş, pembeyle mor arası bir renkte cıvıl cıvıl açmışlar, yan taraftaki Japon gülü de pek keyifli ama benim en sevdiğim, çaprazımıza gelen apartmanın demir bahçe kapısına ve parmaklıklarına dolanan uçuk pembe sarmaşık gülü. Önünden her geçişte okşayıp her seferinde bir diken yarası alıyorum ellerime.

Mıntıka teftişini bitirip içeri girdim ve dün aldığım kaktüslerimi koymak için minik saksılar arayıp buldum dolapların içinden. Hani şimdi bir söylenti var ya, kaktüsü bilgisayar monitörünün yanına koyarsanız radyasyonu alıyormuş diye, pek inanmasam da dün gidip aldım işte iki tane. Aslı yoksa da kaktüs severim ben, üstlerine birer de çiçek yapıştırmışlar silikonla sanırsın kendi açmış. "Şok Market" getirmiş bunları, pek de ucuz satıyor, 2,5 lira civarındaydı galiba. Dün arkadaştan duydum ve hemen gidip satın aldım, şimdi monitörün yanında süzülüyorlar.

Yalnızca kaktüs değil bunları da aldım "Şok Market"ten. İnanılmayacak kadar ucuz bir fiyata. Picasso desenli porselen objeler. Her biri 2 lira. Üstelik lisanslı ve sanırım İtalyan malı, çok sevdim. Bunlara ilaveten bir de Picasso'nun meşhur güvercin deseni resmedilmiş tabağını aldım. Ne yazık ki tek kalmıştı, bulsam 6 ya tamamlayacaktım. Yine de bunları Şok Market'te bulmak şaşırtıcı geldi ve bitmeden bir-ikisine sahip olduğum için sevindim. Hoşunuza gittiyse bir koşu gidip bakın Şok Market'e, belki sizin de birkaç Picasso desenli objeniz olur. Orijinaline sahip olamayacağımıza göre evde tabak-çanakla da olsa bir Picasso esintisi keyifli oluyor.

Hepinize güzel bir hafta sonu diliyorum...

22 yorum:

  1. Çok güzellerr hepside... Bayılırım bende kaktüslere. Asortik krep'in bahçesinede bir göz atın derim. Hayranım bahçesindeki kaktüslere.

    YanıtlaSil
  2. Kakalaklarınla, yarasalarınla, kaktüslerinle ve porselenlerinle, sana da iyi hafta sonları Leylak' cım...

    YanıtlaSil
  3. Şenizcim,
    Asortiğin kaktüslerini biliyorum, o çok meraklı. Ben Antalya-Ankara arası gide gele çiçek falan bakamaz oldum.
    Öpüyorum...

    YanıtlaSil
  4. Asucum ya,
    Kaktüslere, porselenlere eyvallah da kakalaklarla yarasalar kalsın mümkünse:))
    Ayın 20 sinde kaçıyoruz Antalya'dan. Önce Didim, sonra Marmaris ve Ankara.
    Öpüldünüz...

    YanıtlaSil
  5. Kokalak görünce zıplayan tek şahıs değilmişim, buradan sevgili eşime duyurmak istiyorum Nurşen'cim:)))
    Uzak olsunlar bizden mümkümse:)

    YanıtlaSil
  6. Biz de size, güzel objelerinizin kefyini çıkartacak, keyifli bir haftasonu dileriz efendim.
    Yarınki görevinizde de başarılar dileriz, ayriyeten!
    ;)

    YanıtlaSil
  7. benim de işyerinde bilgisayarımın önünde noel baba şapkası giymiş bir kaktüsüm var.kaktüsleri severim,öldürmeyi beceremediğim nadir çiçeklerden. :))) picasso desenli o şaşırmış kılıklı kadının oluğu şey vazo mu?çoook beğendim.güle güle kullan ablacığım. :))

    bu arada kurbağacığa da bayıldım.

    YanıtlaSil
  8. Iyk ki ne ıyk! Burada da oluyor o azmanlardan.
    Şok hiç girmediğim marketlerdendir. Porselenler çok güzel gerçekten. Güle güle kullan. Hiç fiyatlarını göstermiyorlar:)) Sevgiler.

    YanıtlaSil
  9. Ekmekçim,
    Görev başarıyla yerine getirilmiştir, umarım sonuç da iyidir:))

    YanıtlaSil
  10. Özlemcim,
    Kokalak görünce zıplamayan hatun kişi var mıdır bu dünyada. Bütün eşlere duyurulur:))

    YanıtlaSil
  11. Nalancım,
    Sadece gülümseyip kaçtığına göre taşınma işleri tamamlanamadı anlaşılan. Kolay gelsin...

    YanıtlaSil
  12. Karakitapçım,
    O şaşkın kadınlı şey vazo değil, matara formunda yapmışlar, aslında bir işe yaramaz sadece süs ama formunu ve resmini beğendiğim için kaptım hemen.
    Kaktüsler kullanışlı çiçekler fazla bakım istemiyorlar.
    Öpücük...

    YanıtlaSil
  13. Nedukçum,
    Sıcak iklim canavarları o kokalaklar sanırım. Bir kere daha ıyyk...
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  14. Leylakcım, ne güzel bir sabah anlatımı olmuş :) haziran ayında Antalya sabahına özeneceğim hiç aklıma gelmezdi :)

    YanıtlaSil
  15. Antalyalı arkadaşım,
    Her şey ne güzel..
    Tıpkı şehriniz gibi...
    Balkon sabahı ve domates yaprağı kokusu favorimdi...
    Sevgiler İstanbuldan..

    YanıtlaSil
  16. Nanem Şekirim,
    Bugün yağmur da yağdı akşamüstü serin serin pek güzel oldu . Şöyle 10 gün falan daha dayanılabilir herhalde. Sonrası: kaçmak lazım:))

    YanıtlaSil
  17. Sevgili Düşünce Bahçesi,
    Şehrimiz güzel gerçekten, bir de yaz sıcağı olmasa.
    Evet domatesimizden ürün almaktan vazgeçtik sadece kokluyoruz:)
    Antalya'dan İstanbul'a sevgiyle...

    YanıtlaSil
  18. merhaba,eşim de bana şok'dan sizinkiler gibi picasso desenli vazolar,tabaklar,şişeler,kısaca şok'da ne varsa -7-8 tane-hepsini almış..picasso hayranı olduğum için.çok mutlu oldum..sizinle ortak birşeylerimiz oldu yani..kaktüsleriniz de çok güzel..

    YanıtlaSil
  19. Sevgili Selma,
    Ne güzel aynı şeylerden zevk alıyor olmamız. Siz de güle güle kullanın Picasso'larınızı. İyi bir hafta dilerim...

    YanıtlaSil
  20. Yazını okurken Antalya'da yaşadığımız günler geçti aklımdan. Tüm hayvan, bitki ve hatta böcekleri bile seven biri olarak ben de kakalaktan nefret ederdim :(. Bir keresinde tam balkon kapısının önünde yerde oturmuş resim yaparken uçarak omzuma konmuştu bir tanesi. İğrenç. Yaptığım ilk şey duşa girmek oldu.
    Ama bunun gibi ender durumlar haricinde sevgili kedimiz sayesinde kakalaklar genelde bizim evden uzak duruyorlardı. Ya da kısa sürede telef oluyorlardı.
    Kakalak, fare vb cinslerin evlerinden uzak durmasını isteyenlere kedi beslemelerini önerebilirim.

    YanıtlaSil
  21. Sevgili Çiğdem,
    Hoşgeldin. Tiran maceralarınızı Annecik'in blogunda okudum. Sibel de kayıplarda, bari seni okuyalım aileyi temsilen:)
    Kakalaktan Antalya'da yaşamış herkes dertli galiba, ıyk lafı bile kötü. 2-3 yıldır yazları Ankara'da geçiriyorum o yüzden pek müşerref olmuyorum kendisiyle neyse ki.
    Sevgiler yolluyorum, blogları ihmal etmemenizi rica ediyorum:))

    YanıtlaSil