Gece uzandığım yerden sapsarı bir kavun dilimi gibi görünen ayı izledim uzun süre. Günboyu süren kurutucu sıcak yerini az da olsa serinliğe bırakmışken açık camın önünde gökyüzüne bakmak güzel oluyor. Bir an ayı elime alıp kavun yer gibi ısırdığımı hayal ettim, her lokmada içim ışıkla dolar mıydı acaba?
Sabahın köründe başladı sıcak, günboyu da gitgide artarak devam etti. Kendimi yüksek ısılı bir fırının içinde kızarıp pişen tavuk gibi hissetsem de biraz bakımın tavukların da hakkı olduğu düşüncesiyle kuaförün yolunu tuttum erkenden. Benim saçım boyanırken yan koltukta bir hanımın saçına fön çekiliyordu. Kalfa kızlara evlenecekleri zaman mutlaka düğün yapmalarını, sadece nikahla evlenecek olurlarsa ilerde pişman olacaklarını üstüne basa basa tembihledikten sonra kendisinin de düğün yaptığını, düğününde bol bol oynadığını ayrıca ailecek oynamayı çok sevdiklerini, hacı olan anneannesinin bile hiç oturmayıp pistte döktürdüğünü söyledi. Sonra yeni bebeği olan genç kuaför hanıma evlenir evlenmez bebek yapmakla ne kadar iyi ettiğini belirterek takdirlerini sundu. Açık olan TV'den hareketle muhabbet dizilere, oradan da "Yaprak Dökümü"ne kaydı. Ferhunde'ye fena halde sinirlenmişti; "Yine yaptı yapacağını, adama kriz geçirtti" dedi. Aaaa, sözkonusu Ferhunde bile olsa haksızlığa dayanamazdım doğrusu, hasbelkader dünkü bölümü sonuna kadar izlemiş olmanın verdiği güvenle "Ferhunde bu sefer ilk defa suçsuzdu" diye söze karıştım, "Kadın Şevket'i müdafaaya gitti, bilmiyordu ki Ali Rıza Bey'in haberinin olmadığını" diyerek musibet Ferhunde'yi savundum ve ilk avukatlık girişimimi başarıyla sonuçlandırdım. Kadın beni gerçekten avukat sanmış olacak ki itiraz etmedi, "Hımm, evet, ay zaten dizi de çok uzadı" diyerek konuyu değiştirdi. Dizinin uzadığına kalfa kızlar da onay verdiler. Kadın bundan cesaret alarak şöyle buyurdu: "Zaten yazarı Celal Nuri Gültekin de kızıyormuş, çok uzattınız bitirin artık diziyi diyormuş". Eh, bundan sonrası dizinin de, sözün de bittiği yerdi; sustum ve oje sürmesi için elimi manikürcü kıza uzattım.
Fotoğraf dünkü Çakırlar gezisinden...
Sabahın köründe başladı sıcak, günboyu da gitgide artarak devam etti. Kendimi yüksek ısılı bir fırının içinde kızarıp pişen tavuk gibi hissetsem de biraz bakımın tavukların da hakkı olduğu düşüncesiyle kuaförün yolunu tuttum erkenden. Benim saçım boyanırken yan koltukta bir hanımın saçına fön çekiliyordu. Kalfa kızlara evlenecekleri zaman mutlaka düğün yapmalarını, sadece nikahla evlenecek olurlarsa ilerde pişman olacaklarını üstüne basa basa tembihledikten sonra kendisinin de düğün yaptığını, düğününde bol bol oynadığını ayrıca ailecek oynamayı çok sevdiklerini, hacı olan anneannesinin bile hiç oturmayıp pistte döktürdüğünü söyledi. Sonra yeni bebeği olan genç kuaför hanıma evlenir evlenmez bebek yapmakla ne kadar iyi ettiğini belirterek takdirlerini sundu. Açık olan TV'den hareketle muhabbet dizilere, oradan da "Yaprak Dökümü"ne kaydı. Ferhunde'ye fena halde sinirlenmişti; "Yine yaptı yapacağını, adama kriz geçirtti" dedi. Aaaa, sözkonusu Ferhunde bile olsa haksızlığa dayanamazdım doğrusu, hasbelkader dünkü bölümü sonuna kadar izlemiş olmanın verdiği güvenle "Ferhunde bu sefer ilk defa suçsuzdu" diye söze karıştım, "Kadın Şevket'i müdafaaya gitti, bilmiyordu ki Ali Rıza Bey'in haberinin olmadığını" diyerek musibet Ferhunde'yi savundum ve ilk avukatlık girişimimi başarıyla sonuçlandırdım. Kadın beni gerçekten avukat sanmış olacak ki itiraz etmedi, "Hımm, evet, ay zaten dizi de çok uzadı" diyerek konuyu değiştirdi. Dizinin uzadığına kalfa kızlar da onay verdiler. Kadın bundan cesaret alarak şöyle buyurdu: "Zaten yazarı Celal Nuri Gültekin de kızıyormuş, çok uzattınız bitirin artık diziyi diyormuş". Eh, bundan sonrası dizinin de, sözün de bittiği yerdi; sustum ve oje sürmesi için elimi manikürcü kıza uzattım.
Fotoğraf dünkü Çakırlar gezisinden...
Ay senin suratının hâlini çok merak ettim:)))
YanıtlaSilpuhahhaha
YanıtlaSilay ama koptum.demek Celal Nuri Gültekin kızıyormuş.
cidden söz bitmiş o anda.
Bak, ne güzel Aşk-ı Memnu'yu kararında bitiriyorlar. Ama duyduğuma göre bunda eserin yazarı Ahmet Ziya Afyonlugil'in diziyi çok uzatmamaları konusundaki uyarısı etkili olmuş:)))
YanıtlaSilNe günlere kaldık Hocam.
YanıtlaSilEdebiyatı rayting davası haline getirenlere gülmek lazım asıl.Uzattıkça uzatıyorlar diziyi.Kitaptan epeyce farklılaştırarak hem de.Uğraştıkları iş sanat ile.Sanatı evirip çevirip kendi yollarına eğiyorlar.Halbuki bütün adımlar sanata yönelmeli.
Edebiyat kan kaybetmeye devam ediyor.
yaprak dökümünü hiç izlemedik, daha başlarken bu çok acı bir hikaye izlemeye dayanamam demiştim... ama bu acı değil entrika doluymuş... Fragmanlarından takip ediyos yetti bize...
YanıtlaSilLeylak Dalıcım daha önce söyleyen oldumu , ya da sen farkettin mi yeni headerinden sonra sayfanı çok zor açıyorum hatta açamıyorum bile... sayfan ağırlaştı gibi... Ama leylaklarında öyle güzelki belki küçültebilirsin... Çook öptüm
kih kih kih :))))) Teyze bütün söylediklerine bomba bir final yapmış, bravo. Bu arada yeni sayfa düzeniniz pek güzel olmuş. Güle güle kullanın.
YanıtlaSilSevgili Leylakcığım, şaka gibi vallahi, koptum burda okurken. Konuşacak ya illa teyzem, gerekli gereksiz, doğru ynlış önemli değil.Yeterki konuşsun, etraftakiler dinlesin. sinir oldum, iyi sen sabırlı davranmışsın, gerçi böyle bir durumda ne desen boş. Şükür halimize, beynimize ve ruhumuza diyerek bitiriyorum, sevgilerle öpüyoruz...
YanıtlaSilŞablon fevkalade olmuş, güle güle yani yaza yaza kullan Leylak'cım.
YanıtlaSilKızcağıaz doğru söylemiş be canım dizinin yazarı Celal Nuri Gültekin zaten, bizim bildiğimiz yaprak dökümü bu olmadığına göre!
Ayın o halini bende çocukluğumdaki kayık salıncaklarına benzetirim.
Sevgiler...
Leylakcım bir evvelki yorumum hangi adla çıktı bilmiyorum ama o benim işte evde olmadığımdan karışlık yaptım sanırım...
YanıtlaSilmadem öyle yok aslından ayrılmadan senaryo yazıyoruz' un ardına sığınıyorlar oldu olacak sonları da iyi bitse o kadar dertten sonra bizde desek sabrın sonu selamet :)
YanıtlaSilbu arada Sevgili Leylak o header denilen şeyi ki öyle demeyi de hiç sevmiyorum baştaki şablon yüzünden sanırım sayfan o kadar geç açılıyor ki :(
Sevgili arkadaşlarım,
YanıtlaSilYolculuk nedeniyle çok işim var, tek tek cevap veremiyorum. Hepinizi seviyorum bunu bilin:)
Lalecim ve Fundacım, başlıktaki resmi değiştirdim geç açılma sebebi o mudur diye, bilmiyorum şimdi kolay açılıyor mu, bu resmin boyutu bir hayli küçük. Tabii bunu yaparken şablonu tamamen bozdum ve eski haline getirmek epey zamanımı aldı:) Umarım düzelmiştir.
Hepinize çook sevgiler...
hah hah hah
YanıtlaSilcanım yaa
demek yazarı uzatmayın demiş
ne çok cahil okumayan insan var malesef
öyle güzel bir dilin var ki,
uzun da olsa yazıların zaevkle okunuyor
bence sen, hikaye yazmalısın
elif şafak bit palas'taki kuaförde sayfalarıhatırlattı bana yazın
öpücükler sana
O kuaför kalfasi bizim aileden olabilir mi acaba diye düsünmedim degil?
YanıtlaSilKadin hakli, yazar yasasaydi kesin kizardi. Teyzem empati yapmis sadece:)
Celal Nuri Gültekin:)))
Isimde biraz kayma olmus ama olsun bu kadar kusur kadi kizinda bile olur:)))