Sabah yataktan kendimi spatula ile kazıyarak kaldırdıktan sonra "amanın da belim, oy oy bacağım, uf dizim, vah kolum" nidalarıyla organlarımın yoklamasını yaptım, hepsi raporlu çıktı. Baharın bünyeye indirdiği şiddetli silleyi hazmetmeye çalışarak carpal tunnelli ellerimin sabah uyuşukluğunu gidermek için kanat çırpma benzeri hareketler yaparken gerçek bir kanat sesi geldi pencereden. Balkona gidip baktığımda bizim doğum odasına yeni bir kiracının gelmek niyetinde olduğunu farkettim. İki gündür takipteyim zaten; gurultular, kanat çırpmaları, saksıya doğru yapılan pikeler ipuçları veriyordu. Bir-iki güne kalmaz doktoruyla sezaryen ya da normal doğum olayını sonuca bağladı mı gelip yerleşir müstakbel anne kuşumuz. Hayırlısı, alıştık ebeliğe.
Baktım evde oturursam ağrı, sızı, uyuşma üçgeninde mızmızlanıp duracağım, annemin böyle durumlarda kullandığı bir deyimi yüksek sesle tekrarladım ve kendimi sokaklara salmaya karar verdim: "Acı acıya, soğuk su sancıya, kes avrat bir soğan daha". Dünkü uzun yürüyüşün bugünkü organ raporlarındaki katkısını gözönüne alarak sinemaya gitmenin yerinde olacağını düşündüm. Filmlerden film beğendim ve oyuncularının kalitesini ve filmin Ankara'da geçiyor olmasını baz alarak "Siyah Beyaz"ı izlemeye karar verdim.
"Siyah Beyaz" Ankara'nın en eski ve en ünlü barlarından biridir. Film de çoğunluk bu mekanda geçiyor zaten. Fazla aksiyonu olmayan, daha ziyade diyaloga dayanan filmin konusu, 25 yıldır işlettiği barı kapatmayı düşünen "Siyah Beyaz"ın sahibinin (Taner Birsel), 70'ini aşsa da ideallerini yitirmemiş eski sosyalist bir ressamın (Tuncel Kurtiz), mesleğinden memnun olmayan bir doktorun (Nejat İşler), geçirdiği kalp krizinden sonra işini bırakıp gramofon, pikap tamiriyle uğraşan ve sümüklüböcek besleyen bir avukatın (Erkan Can) ve yalnız bir iş kadınının (Şevval Sam) etrafında dönüyor. Dostluğu, dayanışmayı, hayata renk katan küçük olayları ele alan hoş bir filmdi, Ankara'da çekilmiş olması da benim için anlamlı oldu.
Dışarı çıkmak iyi geldi, benim raporlu organlar velilerinden mazeret dilekçesi getirerek yavaş yavaş sınıftaki yerlerini aldılar ama sabaha ne olur bilemem. Yarın ola hayrola...
Baktım evde oturursam ağrı, sızı, uyuşma üçgeninde mızmızlanıp duracağım, annemin böyle durumlarda kullandığı bir deyimi yüksek sesle tekrarladım ve kendimi sokaklara salmaya karar verdim: "Acı acıya, soğuk su sancıya, kes avrat bir soğan daha". Dünkü uzun yürüyüşün bugünkü organ raporlarındaki katkısını gözönüne alarak sinemaya gitmenin yerinde olacağını düşündüm. Filmlerden film beğendim ve oyuncularının kalitesini ve filmin Ankara'da geçiyor olmasını baz alarak "Siyah Beyaz"ı izlemeye karar verdim.
"Siyah Beyaz" Ankara'nın en eski ve en ünlü barlarından biridir. Film de çoğunluk bu mekanda geçiyor zaten. Fazla aksiyonu olmayan, daha ziyade diyaloga dayanan filmin konusu, 25 yıldır işlettiği barı kapatmayı düşünen "Siyah Beyaz"ın sahibinin (Taner Birsel), 70'ini aşsa da ideallerini yitirmemiş eski sosyalist bir ressamın (Tuncel Kurtiz), mesleğinden memnun olmayan bir doktorun (Nejat İşler), geçirdiği kalp krizinden sonra işini bırakıp gramofon, pikap tamiriyle uğraşan ve sümüklüböcek besleyen bir avukatın (Erkan Can) ve yalnız bir iş kadınının (Şevval Sam) etrafında dönüyor. Dostluğu, dayanışmayı, hayata renk katan küçük olayları ele alan hoş bir filmdi, Ankara'da çekilmiş olması da benim için anlamlı oldu.
Dışarı çıkmak iyi geldi, benim raporlu organlar velilerinden mazeret dilekçesi getirerek yavaş yavaş sınıftaki yerlerini aldılar ama sabaha ne olur bilemem. Yarın ola hayrola...
sevgili Leylak dalı, sinemaya yalnız mı gidiyorsun? eğer öyleyse takdir ediyorum seni.
YanıtlaSilSevgili Leylak Dalı hareket öneririm sana da fazla yormadan yürüyüş daha ziyade...
YanıtlaSilHa bir de kefir mucizesini... :)
Şenizcim,
YanıtlaSilBugün arkadaşımla gittim ama yalnız gittiğim de olmuştur, düzgün bir sinemaysa çok rahat yalnız gidebilirim. Takdirlerini bekliyorum:)))
Funda'cım,
Valla bende ya hep ya hiç, sorun orada galiba. Yürüyüşü abartıyorum yürüdüğümde, sonra heryerim tutuluyor. Yürümedim mi de oturup kalıyorum, ikisinin ortasını bulamadım gitti:)) Bu işi bir düzene bağlamak lazım aslında. Kefiri denemekte de fayda var, haklısın. (Bu arada çaktırma ama artık hafiften yaşlanma belirtileri de göstermekteyim:))
Leylak Hanımcığıma yazılı bir takdir belgesi verdim bendeniz, konu sinema olunca.:)9
YanıtlaSilPekala, Mavi Baloncuğum soru size, neden bu eylem takdiri gerektiriyor ki?
:)
Güzelim çiçeklerine rağmen baharı neden sevmiyorum sanıyorsun. Bu ağrıları yüzünden. Eskiler azıyor, yeniler ekleniyor. Hafta sonu biraz yürüdüm şimdi ceremesini çekiyorum ben de.
YanıtlaSilNeyse, umarım daha iyisindir şimdi.
Bu arada yeni kuşun hayırlı haberlerini bekliyorum.
İyi geceler Leylak' cım...
Aaah ah sorma Leylak'cım, neden bilmem benimde organlarım isyanda. Herbir tarafım ağrı dağı misali. şu anda parmaklarım bile tuşlarla savaş halinde. Nedendir dersin:)))
YanıtlaSilGeçmiş olsun canım, ama sende yapman gereken eylemlerinden bende yapmam gereken eylemlerimden geri kalmıyoruz. Filmin hoş olması çok doğal, oyuncularından belli,bu topluluğu konusuz bir filmde bile seyretmek yeter sanırım.
Sevgiler canım.
Ekmekçim,
YanıtlaSilTakdir belgemi çerçeveletip astım duvara, sağolasın:))))
Başka konularda da takdirlerinizi bekler sevgiler sunarım:))
Asucum,
YanıtlaSilE napcez şimdi, baharı mevsimler kontenjanından çıkartsak mı ki:)) Ama pek de güzel be, insan kıyamaz. Valla aynen, dün çok yürümenin sıkıntısıydı benimki de, yürüsen dert yürümesen dert:))
Bakalım yeni kuşumuz neler yapacak.
Sevgiyle...
Nurcuğum,
YanıtlaSilHaklısın, hem sızlanıp hem gezmekten geri durduğum yok:))
Dediğin gibi oyuncular süperdi gerçekten, biraz da onlar izletti.
İyi geceler...
Geçen gün , bu film hakkında bir yazı okumuştum... Merakda ediyordum , senden onay alındığına göre izlenilebilir.
YanıtlaSilAy aklıma geldi ben hiç yalnız sinemaya gitmedim , du onu da deneyeyim....
bir yerlerimiz ağrıdığında en iyisi ilgimizi vücudumuzun dışına yöneltmek.ben ne zaman kendimi dinlesem yataktan kalkasım gelmiyor.
YanıtlaSilkeşke vakit bulsam da ben de sinemaya gitsem,izlemek istediğim bir sürü film var.sinemaya gitmek için kimseleri aramam,kendim giderim.ah bir vakit bulsam ya da evimin yakınlarına bir sinema açılsada yolda geçecek vakitten kurtulsam.her mahalleye bir sinema kampanyası mı başlatsam. :)))
Leylak Abla,senin bu tempona vücudun dayanamamış sonunda.Seninle gezebilmeyi çok isterdim.Eminim ki çok eğlenirdik...
YanıtlaSilGeçmiş olsun,hemencecik toparlan ki yeni baharlar getir evimize :)
Leylakcığım bahar çarpmış olmalı.Her taraftan böyle hastalık haberleri geliyor.Dikkat et kendine lütfen.Bol vitamini eksik etme. Sevgiyle canım !
YanıtlaSilen kısa zamanda izlemek isterim sağol canım
YanıtlaSilSevgili Leylak Dalı, sizi her daim takdir ediyorum.
YanıtlaSilSevgili Ekmekçi Kız, yokk çok hoşuma gitti. Yanlış bir anlam yüklemek istemedim. Aslına bakarsan benimde yalnız gittiğim oldu. bu cesarete sahip bir birey olarak takdir ettim. Herkesin harcı değildir anlamında. umarım yanlış anlaşılmamışımdır.
Biliyor musun ben de bir kaç gündür böyle kalkıyorum yataktan; hele bu gün, annemi fizik tedaviye götürdüğümde, oradaki yatağa yatıp fizik tedavi olasım geldi.
YanıtlaSilBunu "bahar" yapıyorsa ayıp ediyor bence.
Fİlmi de izleyeceğim en kısa sürede:))