.

.
.

18 Eylül 2009 Cuma

ÖLÜM, YAŞAM, YERALTI, YERÜSTÜ vs vs

Bugün annemi ziyaret için mezarlığa gittik. Bayram öncesi o tarafların trafiğini bildiğimiz için toplu taşıma vasıtalarını tercih ettik giderken. Metroyu kullandık ilkin. İki kat merdiveni inip trenin gelmesini bekleyen kalabalığa karışınca bir garip oldum. Kafka'nın "Değişim"indeki gibi ama ben hamamböceğine değil de köstebeğe dönüştüm sanki. "Hadi bakalım" dedi iç ses, "bir süre köstebek ol bakalım, neler hissedeceksin?" "Fena fikir değil" dedim iç sese ve ossaat hem kendimi hem çevredekileri köstebek gibi görmeye başladım. Eğlenceli bir durumdu, burnumu oynatarak kalabalığı yarıp bindim önümdeki vagona. Bayram nedeniyle kalabalıktı, her türden köstebek doldurmuştu treni, ayakta kaldım. Tutunduğum direğin arkasında çok genç üç dişi köstebek güle, söyleye muhabbetteydiler. Biri diğerlerini yuvasına davet ediyor, diğerleri de evde kimlerin olduğunu soruyorlardı. Babaanne köstebeğin de onlarda olduğunu duyunca "Iyyy" dediler, geleceğin babaannesi olarak moralim bozuldu bu söyleme, kınadım bu yavru köstebekleri, tabii içimden. Az sonra boşalan yere oturdum. Tepemde dikilen iki genç köstebek-ki birinin dişlerinde tel takılıydı-Japonların teknolojideki gelişimleri üstüne derin bir muhabbet içindeydiler. Tam karşımda oturan sarışınsa hayli iddialı giyinmişti metro kullanan bir köstebek olarak; askılı siyah bluzunun üstüne kocaman turkuaz boncuklardan oluşmuş bir kolye takmış, sol elinin üç, sağ elinin iki parmağına da herbirinin çakıltaşı büyüklüğünde taşları olan beş yüzük geçirmişti. Muhtemelen yüzüklerine dikkat çekebilmek için yanındakiyle sürdürdüğü konuşmasını abartılı el hareketleriyle desteklemekteydi. Ayakkabıları gözüme takıldı düşmanı olmasam da-malum dost başa bakarmış, düşman ayağa-kolyesinin turkuazıyla uyumlu hayli yüksek dolgu topukların üzerinde nasıl yürüdüğüne akıl erdiremedim. Yavaş yavaş yeraltında gitmekten ve köstebeklikten sıkılmaya, etrafımdakileri tekrar insana dönüştürmeye başlamıştım ki ineceğimiz durağa geldik şükür. Yeraltından yerüstüne çıktık ve minibüse aktardık insana dönüşmüş bedenimizi. Cehennem sıcağı vardı minibüsün içinde ve oturacak yer olmadığı için yine ayaktaydık. Biraz yol almıştık ki şoför "Yatın yere" diye bağırdı. Tarandığımızı falan düşünüp panikle çöktük, meğer trafik ekibi varmış geçiğimiz caddede. Behey vicdansız cezadan korkarsın ne diye ayakta yolcu alırsın, haydi aldın, bunu söylemenin bir adabı yok mudur? Derken bir kavşağa geldik, trafik tıkandı, herkes zar zar korna bağırtıyor. Bizim şoför kafayı uzattı, önümüzdeki özel arabanın sürücüsüne "Yürüsene be" diye çemkiriyor, öndeki "Kırmızı yanıyor, görmüyor musun" diye el, kol işareti yapıyor. "Oruç bir yandan, sıcak bir yandan insanları dellendirmiş anlaşılan, yeraltında köstebekken daha sakindi ortalık keşke orada kalsaydım" diye düşünürken sürücümüz ses tonunu iyice yükseltip düşüncelerimi böldü, hazret kırmızı ışıkta duran öndeki adama veryansın ediyordu: "Ulan sadrazam mısın, bey misin, kırmızı ışıkta durmak sana mı kaldı, bas yürü, beni ne bekletiyon arkanda?" "Pes" dedim, "pes yani, trafik kurallarına uymak suç oldu, şimdi köstebekliği nasıl özlemezsin." Sonunda sağ salim attık kendimizi mezarlığın kapısında minibüsten. "Ölüm asude bir bahar ülkesidir her rinde" demiş Yahya Kemal, doğru demiş. Dışarının keşmekeşi şıp diye bitti içeri girince. Sakin, sessiz, gölgeli yollardan geçip annemin kabrine ulaştık, duamızı edip dönerken gözüm bazı mezarlara takıldı, abartının üstüne çıkmış mezarlara, 3-4 metreyi bulan mezar taşları, oymalı lahitler, cami formu verilmiş kabirler. Acaba burada yatan rahmetliler sağken de gösterişe düşkünler miydi, yoksa yakınlarının egolarının şişkinliği midir son istirahat mekanını bile böylesine tantanalı yapan. Yunus Emre'nin dizeleri düştü aklıma:
"Şunlar ki çoktu malları
Gör nice oldu halları
Sonuncu bir gömlek giymiş
Onun da yoktur yenleri"
Tüm ölenlere rahmet dileyip çıktık mezarlıktan, yolun karşısına geçtik. Caddenin bir yanında ölüm, diğer yanında cıvıl cıvıl yaşam vardı; sıra sıra seralar. Metrodaki köstebekliğimi geride bırakmak, minibüste daralan ruhumu ferahlatmak, mezarlıkta üzerime çöken hüznü dağıtmak için daldım seralara, renk renk çiçeklerin arasına. Buyrun siz de seyredin, içiniz açılsın...




Bu sardunyalar eğer okuyorsa sevgili Sardunya için, çiçek tazeliğinde geçsin günleriniz. Sevgiler hepinize...

11 yorum:

  1. Bu harika gözlem, bu yalın, içten tıkır tıkır duraksamadan giden anlatım biçimi. Yine zevkle okudum. Yine içim kıskançlıkla doldu taştı.
    Bu güzlliğe resimler de mükemmel bir kapak oluşturmuşlar. Ellerine sağlık.
    İyi geceler Leylak'cığım.....

    YanıtlaSil
  2. Asumancım, bunları söyleyen kişinin benden farkı mı var? Ben de senin yazdıklarını büyük bir zevkle okuyorum. Doğal olarak senden daha çok dışarıya çıkabildiğim içinde daha fazla anlatacak ıvır-zıvır oluyor. Yazalım canım, yazıp yazıp okuyalım, zevkli ve faideli bir işmiş bu blog işi. Seviyom seni Asucum, iyi geceler.

    YanıtlaSil
  3. Sanki bende sizinle aynı yollardan geçerek yolculuk yaptım. Harika anlatmışsınız.
    Rahmetli annenizi yarın okuyacağım Yasini bağışlarken ismini zikretmek isterim. En azından Leylak Dalının annesi diye sıkıştırırım araya söz.
    Eskilerden bir söz duymuştum. Kıyamete yakın insanlar mezerlıklarda yatanlara daha çok özenir olurlarmış. Ordaki sakinliğe, sessizliğe, aynı tipte olanlara karşı. Mezar taşları şaşalı ve farklı olsada diye.
    Rabbim huzur içinde yatmamızı nasip etsin inşallah.

    YanıtlaSil
  4. Köstebek oldum, minübüste terledim,duamı ettim, burnuma mis gibi çiçek kokuları geldi.

    YanıtlaSil
  5. Şenizcim, canım sağol güzelim düşüncem için. Annemin adı Nermin ama adını söylemen şart mı ki niyetlendikten sonra. Güzel yüreğine sağlık.
    Nedret hanım, gerçekten hissettire bildiysem ne mutlu bana. Nihayet şu DNS ayarını yaptık da rahatça açılıyor bloglar. Fena alışmışız eksiklik hissettik açamadıkça.
    Sevgiler, iyi geceler...

    YanıtlaSil
  6. Çok teşekkür ederim. Köstebek olduğumda göğsüm sıkışarak, insanların arasında terleyerek, mezarlıkta dua ederek ve hediyenle ferahlayarak okudum. Gülümsememi hediye ettin bugün bana:)

    YanıtlaSil
  7. hepimiz hayatın köstebekleriyiz.gözümüz açık gibi görünse de,nereye nasıl sürüklendiğimiz pek belli değil.
    hayırlısı.
    güzel bir yazı.

    YanıtlaSil
  8. :D Maceralar bitmiyor sende Leylak Abla.Tam bir Alice Harikalar Dünyası modunda gibisin.
    Bir de şu DNS ayarı nasıl yapılır ben de öğrenebilir miyim???

    YanıtlaSil
  9. Sevgili öğretmenim huzurlu ve sağlıklı bayram geçirmenizi dilemeye geldim :)Mutlu bayramlar, sevgilerimle Zehr@

    YanıtlaSil
  10. sardunyanın hediyesinden bir tane de ben aldım her ikinizin de izniyle. fikri bile ferahlattı zira serada dolaşmanın. iyi bayramlarımız olsun hepimizin sevdiklerimizle birlikte.

    YanıtlaSil
  11. Annene giderken sen, ben de yürüdüm aynı yolda , anneme gittim.Şehrin en güzel yerleri mezarlıklar olacak bu gidişle.

    Metroda hep içim sıkılır nedense kasvetli gelir bana.

    Sevgiyle

    YanıtlaSil